Bölüm 8|•

2.1K 212 175
                                    


Derin bir nefes alarak bakışlarımı önümdeki duvara sabitledim. Babamın, ilk kez bir baba gibi davranışı sadece bir dakika kadar sürmüştü. Bu bile beni şaşırtmışken şimdi eski otoriter haline dönüşü normal geliyordu, hemen özüne dönmüş ve bana nutuklar çekmeye başlamıştı. Ben neyse de Peggy ve Howard bile bundan sıkılmıştı.

"Ne demek gelmiyorum?" Diye konuştu şaşkınca babam. "Söylediğimi yap Becca, eve gidiyoruz."

"Baba." Dedim bıkkınca, bu kadar ısrarcı oluşunu anlamıyordum. Bakışlarım bile ona susması için yalvarırken bir türlü buna aldırış etmeyişi beni deli edecekti. "Gelmiyorum, sen gidebilirsin. James'in iyi olduğunu görmeden hiçbir yere kımıldamayacağım."

"O çocuğun hesabına yüklü miktarda para yatırdım, ona bir şey borçlu değilsin. Sen bir Stewart'sın, hastane koridorlarında bu şekilde dolaşamazsın. Soyadımızın bir ağırlığı var."

"Soy adım umrumda değil, kimin ne düşündüğü umrumda değil, paran umrumda değil." Dedim kaşlarımı çatıp. "Ona minnettarım ama ona para vererek gururunu zedeleyemezsin. En azından bu şekilde değil. Kendine gel artık dünya senin paranın etrafında dönmüyor. Bu dünyada paradan kıymetli şeyler var."

"Yeter artık Becca. Haddini aşıyorsun." Dedi ve ayağa kalktı babam. Kolumu büyük eliyle kavradığı gibi beni de ayağa kaldırdı. "Gidiyoruz."

"Bırak beni." Dedim buz gibi sesimle, kolumu kurtarmak için uğraşmamıştım bile. Bir hışımla bizim ardımızdan ayağa kalkan Howard'a elimle durmasını işaret ettim. Babama attığı ters bakışları ona bakmasam bile hissedebiliyordum. "Gelmiyorum dedim."

"Eğer gelmezsen..."

"Eğer gelmezsem ne?" Dedim meydan okuyan bakışlar atıp.

"Ajansına veda et." Dedi. "Orayı almak için kaç kişinin deli olduğunu bilemezsin."

"Sen beni bununla tehdit edemezsin." Dedim kaşlarımı çatıp. "Oranın her karışında emeğim var benim."

Bana öyle bir bakışı vardı ki yutkundum. "Bu kadar kötü olamazsın baba."

"Senin iyiliğin içinse yaparım, hayalet gibi gözüküyorsun." Dedi. "Kaç gün önce yemek yedin sen?"

"Gitmek istemiyorum."

"Beş dakikan var, arabada bekliyorum. Gelmezsen söylediğimi yaparım." Dedi ve kolumu bıraktı. "Ön kapıdan çık, gazetecilere röportaj ver."

Sonra arkasını döndü ve gitti. Dolan gözlerimi kırpıştırdım ve dişlerimi birbirine bastırdım. Bu kadar anlayışsız oluşu, beni üzüyordu. İş hayatında kendine ilke edindiği kazanmak için her şey mübahtır mottosunu bana da yansıtıyordu ve o zaman babam için bir problemden başka bir şey olmadığımı anlıyordum. Bir tercih hakkım olsaydı buraya gelmemesini tercih ederdim ama sanki ben üzgün değilmişim gibi moralimi daha da dibe çekiyordu.

Gidemezdim, kimse anlamıyordu. Buradan bir saniye bile ayrılsam kalbim büyük bir yükün altında eziliyordu. James benim hayatımı kurtarmıştı, benim yüzümden ölüm kalım savaşı veriyordu ve ben de herkesin benden beklediğini yapıp hiçbir şey olmamış gibi evdeki sıcak yatağımda yatamazdım. O burada acı çekerken olmazdı, mavi gözlerini aklımdan çıkaramazken yapamazdım. Kimse anlamıyordu.

"Becca." Dedi Howard yanıma gelip. Yüzümü ellerinin arasına aldı ve beni kendine çekti. Kollarımı beline doladım ve derin nefes aldım. "Baban ilk kez haklı, üslubunu taktir etmiyorum ama eve gitmek zorundasın."

𝐃𝐄𝐒𝐓𝐈𝐍𝐘 • 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin