Bölüm 6|•

2.4K 249 150
                                    


Kasım, 1941 | Brooklyn

"Bu işi sevmedim ben, bir daha sensiz tatile falan çıkmayacağım." telefonun diğer ucundan gelen Howard'ın sözlerine gülümsedim. "Bu sözlerini ancak canın sıkıldığında duyuyorum, yoksa gayet de dün daha sık tatile çıkmaya karar verdiğini söylüyordun." Dedim.

"O dündü Becky, artık çıkmayacağıma emin olabilirsin. Hem seni çıldırtmayı özledim. Sen yokken sıkıcı buralar."

"O zaman neden dönmüyorsun sayın Stark?" Dedim, ben de onsuz Brooklyn'de fazlaca sıkılmıştım. Tanrıya şükür ki meşgul bir kadındım da Howard'ın yokluğunu şimdi olduğundan daha çok hissetmiyordum. Buna rağmen bile onu özlemiştim.

Arada Peggy ile de görüşüyorduk, yalnız değildim ama Howard'ın yeri bende büyüktü ve yokluğu beni rahatsız ediyordu. "Dönüyorum hayatım." Dedi. "Özel uçağımla geliyorum, akşama doğru orada olurum."

Gülümsedim. Aklıma gelen fikirle duraksadım, dudaklarımı konuşmak için araladım ama hemen geri kapattım. Cesaretimi toplayıp konuştum. "Howard, Met'se gidelim mi?"

"Olur." Dedi planlarımdan habersiz. "Orada buluşuruz hatta."

Kocaman gülümsedim. Bir taşla iki kuş vurmuştum. Hem Howard ile özlem giderecek hem de mavi gözlerini aklımdan çıkaramadığım adamı görecektim. "Olur." Dedim. "Saat altıda ben Met'se geçerim."

"Görüşürüz küçük Stewart." Dediğinde gülümsedim. "Görüşürüz yaşlı Stark."

"Hey, ben yaşlı falan değilim-" diye itiraza başlamıştı ki telefonu kulağımdan ayırıp görüşmeyi sonlandırdım. Sırtımı duvardan ayırdım ve bahçeye çıktım. Hava bulutluydu ve bu havayı seviyordum. Hırkama daha çok sarıldım ve bahçemdeki kamelyaya doğru yürüdüm. Yüzümde engel olamadığım bir sırıtış vardı. Bunun onu göreceğimden kaynaklı olduğunu biliyordum ve bu beni ürkütüyordu. Basit bir hoşlantı için fazla bağlanmıştım.

Masaya oturdum ve önümdeki dosyalara baktım. Howard beni aramadan önce çalışıyordum ve şimdi aklıma o mavilikler düştükten sonra bu pek mümkün olmayacaktı, bunu daha önce de yaşamıştım. Yemek yerken bile aklıma düştüğünde öylece dalıp onu düşünüyordum ve bu kendimi tuhaf hissetmeme sepep oluyordu. Hayatım boyunca hiçbir zaman bu kadar savunmasız kalmamıştım.

Başımı iki yana salladım ve dosyalarımı karıştırmaya koyuldum. İmzalamam gereken birkaç kağıdı daha imzaladım, raporları inceledim. İşim kısa sürede hallolmuştu.

Ayaklandım ve masanın üstündeki dosyalarımı ve evraklarımı topladım. Sol kolumla tuttum onları. Eve giriyordum ki gözüm bir karartıya takıldı. Oraya döndüm ve dikkatlice bakındım ama hiçbir şey göremedim. Bunun kendimden kaynaklı paranoya olmasını umdum.

Evime doğru hızlıca yürüdüm ve büyük camı hızlıca kapatıp perdeyi çektim. Derin bir nefes aldım ve soluklarımın düzene girmesini bekledim. Birkaç saniye sonra sakinleştiğimde salona girdim ve kendimi koltuğa attım. Dosyalarımı sehpanın üstüne bıraktım. Tedirginlikle ellerimle oynamaya başlamıştım.

𝐃𝐄𝐒𝐓𝐈𝐍𝐘 • 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin