Bölüm 29|•

1.8K 161 1.6K
                                    

Adımlarım beni yıllar önce hayallerimin başlangıcını gerçekleştirdiğim o binada dolaştırırken artık buranın bana ait olduğunu hissetmiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Adımlarım beni yıllar önce hayallerimin başlangıcını gerçekleştirdiğim o binada dolaştırırken artık buranın bana ait olduğunu hissetmiyordum. Hayat çok garipti. Buranın temeli atılırken heyecandan içim içime sığmıyordu ama şimdi içimde yaprak kımıldamıyordu. Brooklyn'deki üssüm artık benim değildi, bir müzeydi.

Sabahın erken saatleri olmasına rağmen yüzlerce insan bir zamanlar tüm hayatım olan bu üssü öyle büyük bir heyecanla geziyordu ki bu beni şaşırtıyordu. Oysa benim heyecanlı olmam gerekirdi, ama öyle büyük bir soğuk kanlılık hakimdi ki yüreğime bu beni korkutuyordu. Hissizdim.

Artık bu dünya benim için bir şey ifade etmiyordu. Uzayda geçirdiğim 4 yıl dünyadaki 74 yıla tekabül etmişti, kabul etmem gerekirse geride bıraktıklarım için deli gibi üzülmüştüm, ama sandığımdan daha kolay atlatmıştım bunu. Şaşırmamıştım bile. Öyle donmuştu ki hislerim bu dünya üzerindeki hiçbir şey bana bir şeyler hissettirmezdi artık.

İnsanların büyük bir ilgiyle koşturup durdukları üste, artık müzede, büyük bir umursamazlıkla yürüdüm. Dünyaya geleli bir hafta olmuştu, henüz birkaç kişi hariç hiç kimse döndüğümü bilmiyordu. Steve ile hala Brooklyn'deydik. Bu sabah o uyurken erkenden otelden ayrılıp buraya gelmiştim. Geldiğimde üssüm yerine Becca Stewart müzesiyle karşılaşmayı beklemiyordum ama durum buydu.

Bana özel olan her şeyi dönüştürmüşlerdi. SpaceB, SpaceX olmuştu, Brooklyn'deki SpaceB bir müzeye dönüşmüştü, arabalarım müzeye kaldırılmış dünyanın her bir yanı benim adımla süslenmişti. Belki buna kızmalı, üzülmeliydim ama kızgın da değildim üzgün de. Büyük bir boşvermişliğin içindeydim.

O kadar çok her yerdeydim ki bu benim başımı döndürüyordu. Çok büyük bir ilginin odağındaydım, üstelik kimse yaşadığımı bilmiyordu. Bu gerçek ortaya döküldüğünde neler olacağını düşünmek bile içimin huzursuzlanmasına yol açıyordu. Yoğun ve boğucu bir ilginin odağı olacaktım, oysa Brooklyn'de saklanarak bir hayat yaşamak aklıma yatmaya başlamıştı.

'Hayır, Becca.' Dedi içimden bir ses. 'Dinlenemezsin. Artık bir amacın var, kurtarman gereken insanlar, değiştirmen gereken bir düzen, dokunman gereken hayatlar var... Bencil olamazsın. O serumu alarak kendi hayatını, isteklerini geride bıraktın. Yorulamazsın, düşemezsin, üzülemezsin, pes edemezsin, başarmadan duramazsın. Dinlenmek için fazla güçlüsün.'

Düşünürken ne ara arka bahçeye çıktım, ne ara bebeğimi kaybettiğim o yere geldim farkında bile değildim. Acı çığlıklarım, feryatlarım, zemine bulaşan bebeğimin kanı gözlerimin önünde, kulaklarımda ilk günkü tazeliğiyle hayat bulurken tüylerimin ürperdiğini hissettim.

O alana giriş yasaklanmış, etraf kırmızı iplerle çevrilip özel bir korumaya alınmıştı. Bahçede benim haricimde birkaç kişi daha vardı. Fotoğraf çekilip bahçeyi geziyorlardı. Ben de o alanın birkaç metre gerisinde duruyor ve gözlerimi zeminden alamıyordum.

𝐃𝐄𝐒𝐓𝐈𝐍𝐘 • 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin