Güneş

1.2K 42 26
                                    

Dicle taburcu olalı birkaç gün olmuş, kendine gelmiş ve sürpriz hazırlıklarına başlamıştı bile. Ne yapacağı aklında çok netti ve her şey eksiksiz olmasını istiyordu. Her şeye tek başına yapmak istiyordu ama Barış'ın Belgrad'a gitmesine çok bir zaman kalmamıştı ve Dicle halsizliği yüzünden planladığından daha da yavaş ilerliyordu. Bu şekilde yetişemeyeceğini anlayınca, Feris ve Serkan'dan sonra Aydın ve Meral'e de planından bahsetmişti ve hep beraber sürprizi hazırlıyorlardı. Barış'ın gitmesine birkaç gün kala sonunda her şey hazırdı. Sabah kalkar kalmaz Dicle sürprizi hazırlamaya başladı. O gün Barış'ın bir reklam çekimi vardı, bütün gün çok yoğun olacağı için sürpriz akşam üstüne kalmıştı. Dicle bütün gün saklanmak zorunda kalmayacağı için halinden memnundu. Sonunda akşam üstü olmuş ve Barış eve dönmüştü. Dicle hazırlıkları çoktan bitirmiş evde sabırsızlıkla Barış'ı bekliyordu.

Dicle: Hoş geldin canım.

Barış: Ho-hoş buldum. Seni beklemiyordum.

Dicle: Sen beni beklemiyorsun demek ama ben saatlerdir seni bekliyorum.

Barış: Hmm bak sen.

Dicle: Evet. Hadi çıkalım sana bir sürprizim var.

Barış: Nereye, ne sürprizi ?

Dicle: Söyleyeyim de sürpriz bozulsun değil mi ? Gidince görürsün. Hadi !

Dicle Barış'ı arabaya bindirip sahil kenarına götürdü. Arabadan inmeden gözlerini bağladı ve onlara özel kapattırdığı sevimli kafeye getirdi. Herkes ordaydı.

Dicle: Dikkat dikkat ! Evet, heh oraya bas.

Barış: Dicle ne zaman geleceğiz ben artık dayanamıyorum yaa ne sürprizi bu ta nerelere geldik.

Dicle: Ya bekler misin sabırsız.

Barış: Hahaha ben bu sözü bir yerden hatırlayacağım ama. Ben mi sabırsızım ben kesinlikle sabırsız değilim bir kere. Hahah

Dicle: Öylesin, tamam geldik açıyorum gözlerini.

Barış: Ohh sonunda aç !

Barış hiç beklemediği bir manzarayla karşılaşmıştı. Bugün birinin doğum günü falandı da unutmuş muydu ? Ama doğum günü olsa niye Barış'ın gözünü kapatsınlar ki ?

Barış: Dicle bunlar ne ? Haha ne bu balonlar neyi kutluyoruz ?

Dicle sessizce kafenin beyaz duvarına bir video yansıttı ve herkes oraya döndü.

" Dicle: Şimdi kesin bana bir sürü soru soruyorsun, ama ne demiştin ?

Dicle bir ses kaydı açtı : 'Barış: Soru sormuyoruz büyüyü bozmuyoruz. Tamam şu kadarını söyleyeyim bir tanıdıktan yardım aldım'

Dicle: Ben bir şey demedim sen dedin vallahi. Şimdi asıl sürprize geçmeden önce sana bir video hazırladım şimdi onu yansıtıyorum bu videonun içinde bizim en özel anlarımızdan parçalar var ve hepsinin ortak bir noktası var. Şimdi sen videoyu izle sonra her şeyi anlayacaksın zaten. "

Dicle'nin izlettiği videoda Barış'ın ona 'bu gece benimle kal' dediği sahneden Dicle'nin 'şu an ışıklar sönük, yarın flaşlar patladığında beni görmeyeceksin bile' dediği sahneye kadar olan bir parça, Barış'ın ona ilk defa 'gecenin içinde gün ışığı' dediği an, Barış'ın Dicle'yi mahalleye götürdüğünde 'Set ışıklarından uzakta, magazincilerden uzakta, sadece beni gör diye getirdim' dediği video, Dicle'nin Barış'a 'gecenin içinde gün ışığı' dediği an, Dicle'nin Ayla'yla olan konuşmasında 'Karanlıkta tek başına bırakamayacak kadar çok seviyorum ben Barış'ı' dediği an ve son olarak Barış'ın Ayla'yla konuşurken 'Bana yol gösteren olmadı hiç, ben hep karanlıkta el yordamıyla yolumu bulmaya çalıştım. Yine öyle olacak biliyorum. Ama bu sefer yalnız değilim, yanımda Dicle var' dediği an vardı. Herkes izlerken çok duygulanmış, ama birbirlerini bu kadar sevdikleri, birbirlerini hiç bırakmadıkları içinde mutlu olmuştu. Video bittikten sonra Barış yavaşça Dicle'ye döndü, gözleri dolmuştu ikisinin de. Dicle Barış'ın ellerini yavaşça avucuna aldı ve söze başladı.

DicBar SenaryolarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin