Aydın Havas Türkiye'dir

828 38 39
                                    

~sahnenin başlangıcı multidekiyle aynı ~

Dicle Ayla'nın yüzüne kapıyı çarpmasıyla tutmaya çalıştığı gözyaşlarını boşaltmaya başlamıştı. Delicesine ağlamaktan gözleri buğulanmış, önünü net göremiyordu. Arabaya binmeden sakinleşmek için kaldırım kenarına çöktüğü sırada Aydın elinde poşetlerle biraz uzaktaydı. Ağlama seslerini duyunca adımlarını hızlandırdı. Ağlayanın Dicle olduğunu anlaması pek de uzun sürmemişti. Artık yürümeyi bırakmış Dicle'ye doğru koşuyordu. Elimdeki poşetlerin yere sürtmesiyle Dicle birinin yaklaştığını fark etmiş, gözyaşlarını silmeye başlamıştı.

Aydın: Dicle ! İyi misin ? Ne oldu ?

Dicle: İyiyim Aydın, bir şey yok ben gideyim.

Aydın Dicle'yi kolundan tutup kendine çevirdi.

Aydın: Barış mı ?

Dicle: Hayır hayır alakası yok. Ben gideyim gerçekten.

Aydın Ayla'nın yaptığını anlamış ve sinirle Dicle'nin kolunu bırakmıştı. Dicle de bunu fırsat bilip adımlarını arabasına yöneltmişti. Aydın evin önüne olabildiğince yaklaşıp Barış'a seslendi.

Aydın: Barış kalk ! Aşağı in ! Hemen yoksa gerçekten pişman olursun.

Dicle Aydın'ın sesini duyduğu gibi adımlarını daha da hızlandırmıştı Barış'a yakalanmak istemiyordu. O sırada Barış'ın penceresi açıldı. Barış gözlerini ovuşturarak konuşmaya başladı.

Barış: Ne bağırıyorsun abi ya- Dicle ?!

Dicle adını duyunca refleks olarak Barış'a yönelmişti. Gözlerinin hala kırmızı olduğunu hatırlamasıyla da saçlarıyla yüzünü kapaması bir oldu. Dicle neredeyse arabasına varmışken Barış çoktan evden çıkmış Dicle'ye yetişmişti.

Barış: Dicle ne oluyor ? Neden ağlıyorsun anlatır mısın ?

Dicle: Bir şey yok. Ajansa geçmeden seni görmeye gelmiştim ama uyuyormuşsun ben de gidiyordum.

Dicle'nin silmeyi unuttuğu bir damla göz yaşına uzandı Barış ve başparmağının ucuna alıp, parmağını Dicle'ye çevirdi.

Barış: Ağlamadın ?

Dicle: Gözüme-

Barış: Rimel akmış onu ovalarken deme Dicle bu sefer inanmam.

Bu güne kadar söylediği her kelimenin hala Barış'ta saklı olması hoşuna gitmişti Dicle'nin. Yoğun duygularının üstüne bir de bunun gelmesiyle yine dolmuştu gözleri.

Dicle: Ben sana sevdiğin bir şeyler getirmiştim. Ama zaten evde varmış-

Barış: Annem yüzünden yani ? Ben delirmeden anlatır mısın bilmek istiyorum ?

Dicle: Bilmen neyi değiştirecek ? Niye bilmek istiyorsun ?

Barış: Seni kimsenin üzmesini istemiyorum. Kimse için, bu kişi annem de olsa, ağlamanı istemiyorum.

Dicle: Biliyorum.

Dicle lafını bitirir bitirmez Barış'a sarılmıştı, Barış da ellerini Dicle'nin sırtında birleştirmişti.

Dicle: Biliyorum ama üzülmeden nasıl mutlu olduğumun farkına varabilirim ki ? Ayrıca söylediğinin imkansız olduğunu da biliyorsun. Elimizde olan veya olmayan sebeplerden dolayı illaki üzüleceğim. Benim senden istediğim üzülmemek değil zaten. Üzüldüğümde aynı şuan olduğun gibi yanımda olman.

Barış: Annemin, fanların, babanın... Kimsenin seni üzmesine dayanamıyorum.

Dicle: Ben iyiyim, sen iyisin, biz iyiyiz. Daha önemli bir şey yok. Hem benim sana yaşananları anlatmam çözüm olacak mı ? Hayır. Boş ver. Hem ben unuttum bile.

Dicle yavaşça Barış'tan ayrıldı, gözyaşlarını sildi ve yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.

Aydın: Bro, hadi al şu anahtarı sana bir konum attım magazincilerden uzak bu da benden size bir kıyak. Kıymetimi bilin kıymetimi. Eve geldiğinde de annemi özür dilemeye ikna edeceğim sen de benim için bir şeyler düşün artık.

Aydın'ın lafları üzerine bir de göz kırpmasıyla üçü de gülmeye başlamışlardı.

Barış: Sağ ol abi, düşüneceğim ben bir şeyler.

Bir mini bölüm attım. Bu sahne gerçekten çok içimde kalmıştı bi düzeltmek istedim. Sonraki bölüm biraz daha kaoslu olacak Dicmirciler ve Memirciler yanaşmayın sonraki bölüme ağlarsınız vallahi 🤐 Yıldız olayını da unutmazsak süper olur hehe :)

DicBar SenaryolarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin