Barış eve geldiği gibi kendini içkiye ve müziğe vurmuş, bir nevi transa geçmişti. Aydın'sa komşuların telefonuyla eve gelmişti.
Aydın: Barış kapa şu müziği hemen ne bu gece gece ?
Barış: Abi rahat bırak bi huzurla müzik dinleyeyim ya ! Hem sen niye geldin ki işin yok muydu ?
Aydın: Şiit ! Bağırma. Komşular çağırdı beni. Sesten rahatsız olmuşlar. Hemen kapatmazsan da şikayetçi olacaklarmış.
Barış hoparlörlerin yanına gitti ağır adımlarla. Dengesini bulmakta zorlanıyordu. Aydın'sa Barış'a sözünü geçirebilmiş olmanın verdiği bir rahatlık içindeydi. Müzik sesinin daha da artmasıyla bütün o rahatlık hissi yerini sinir ve strese bırakmıştı.
Aydın: Barış napıyorsun ! Kapat şunu hemen !
Barış: Vallahi benim kapatmaya hiç niyetim yok. Madem şikayetçi olacaklar son kez keyifle son ses müzik dinleyeyim.
Aydın: Saçmalama kapat şunu !
Barış ve Aydın'ın tartışması sürerken müzik bir açılıp bir kapanmıştı ve komşuları eskisinden de fazla rahatsız etmişti. Şikayetçi olmaları pek de uzun sürmemişti.
***********
Aydın: Alo Dicle ?
Dicle: Efendim Aydın ?
Aydın: Dicle biz Barış'la karakoldayız, bir an önce gelsen iyi olur.
Dicle: Aydın ne oldu ? Kötü bir şey mi ?
Aydın: Hayır, hayır. Ama gelsen iyi olacak.
Dicle: Peki, tamam, geliyorum.
**********
Dicle hızlı adımlarla karakola girdi. Aydın kapıda gelmesini bekliyordu. Dicle geldikten sonra birlikte Barış'ın yanına geçtiler. Dicle, polis memurunun kapısını tıklatıp, içeri girdi. Polis memuru, Dicle'ye göstermek için komşuların şikayet dilekçesini arıyordu. Dicle göz ucuyla Barış'ı yokladı. Yanağındaki kızarıklığı fark etmişti. Normalde olsa acıyıp acımayacağını hesaba katmadan, ani bir refleksle Barış'ın yanağına dokunurdu, ama bu sefer Barış'la gözleri buluşana kadar hiçbir şey yapmadı. Gözleri buluştuktan sonra da gözüyle iyi olup olmadığını sordu. Bakışlarında hala bir kırgınlık vardı ikisnin de. Barış oldukça soğuk bir tavırda başını "evet" anlamında aşağı yukarı salladı. Dicle'nin içi pek rahatlamamıştı, ama tekrar soracak cesareti kendinde bulamadı ve susmayı seçti. Polis memurunun dilekçeyi Dicle'ye uzatmasıyla, kapının yeniden açılması bir olmuştu.
Ceyda: Kolay gelsin.
Polis Memuru: Buyrun, kimsiniz ?
Ceyda: Ceyda Yücesoy ben, Ego Ajans'ın sahibiyim.
Polis Memuru: Anladım, ancak Barış Bey'in menajeri Dicle Hanım burda zaten. Siz çıkabilirsiniz.
Ceyda: Hahah, yalnız ajansımızın "Dicle Ertem" adında bir menajeri yok ne yazık ki. Dicle'nin 'sevgili' sıfatıyla da burda olduğunu sanmıyorum, yanlış mıyım ?
Dicle ve Barış: -
Ceyda: Dicle'nin çıkması daha uygun olacak sanırım.
Dicle hızlı adımlarla, kimseyle göz göze gelmemeye çalışarak çıktı odadan. Karşısında Meral'i görmeyi beklemiyordu. Buraya geleceğini haber vermişti ama Meral'in bu kadar hızlı varmış olması şaşırtmıştı Dicle'yi. Çok fazla düşünmedin koşar adım Meral'in yanına gidip sıkı sıkı sarıldı ve tuttuğu gözyaşlarını boşalttı, rahatlamaya çalıştı ama henüz rahatlayamadan koridorun başında Kıraç ve ajansın geriye kalanı gözükmüştü.
Meral: Sen bir yüzünü yıkayıp öyle gel istersen Dicle.
Dicle: Hı-hım.
Dicle lavaboya giderken, her ne kadar yüzünü saklamaya çalışsa da Kıraç bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı ve Meral'i sorguya çekip her şeyi öğrenmişti.
Barış'a para cezası verilmişti. Ceyda, bunu duyunca Barış'ın düşen yüzünü görünce;
"Ceyda: Ajans olarak karşılayacağız Barış, dert etme."
demişti ve odadan çıkıp, diğerlerinin yanına geçmişlerdi.
Ceyda, bir çalışan bulup Barış için bir kahve getirmesini söylemişti. O sırada Dicle, hala hafif nemli yüzü ve ıslak saçlarıyla Meral'in yanına geçmişti.
Barış: Ceyda'nın içerde söyledikleri neydi Dicle ?
Dicle: Bir seçim yapmana gerek kalmadı demek, artık menajer değilim.
Dicle'nin sesindeki kırgınlığı ve gözlerindeki doluluğı fark etmemek elde değildi ! Barış Dicle'ye biraz daha yaklaşıp elini eline sürterek kulağına fısıldadı.
Barış: Bir seçim yapmayacaktım ki, ben zaten seçimimi seni gördüğüm gün yaptım.
Dicle'nin gözleriyle gözlerinin buluşmasına izin vemreden sarıldı Dicle'ye Barış.
Dicle: Sana hala kırgınım Barış.
Barış: Sarılınca geçer diye düşünmüştüm, geçiyor mu ?
Dicle hafif kıkırdadı ve yine fısıldayarak ekledi.
Dicle: Bilmem, geçiyor gibi.
İkisi de biraz kıkırdadıktan sonra Dicle, Barış'ın arkasında elinde kahveyle bekleyen çalışanı gördü ve Barış'tan ayrılıp arkasını işaret etti. Barış kahveyi alıp teşekkür etti ve tam ilk yudumunu almaya hazırlanırken Ceyda'nın konuşmaya başlamasıyla beklemeye karar verdi.
Ceyda: Barış'çım biz ajans olarak borcunu ödeyeceğiz ama ajansın durumu da malum biliyorsun. Geri ödemeyi en erken ne zaman yapabilirsin tatlım ?
Herkes duyduklarından sonra şok olmuştu. Barış'ın borcunu kapayacak kadar parası olmaması çok saçma gelmişti. En çok da Dicle şaşırmıştı duruma.
Dicle: Bir dakika bir dakika Barış niye kendi ödemiyor ki ?
Barış: Ben sana anlatacaktım, fırsat olmadı.
Dicle bu cevaptan hiç tatmin olmamıştı ama herkesin yanında daha fazla soru sormak istemedi.
Barış: Dışarda konuşalım mı ?
Dicle derin bir nefes alıp başını olumlu anlamda salladı ve dışarı çıktılar. Barış oturdukları bankta Dicle'ye başından geçen her şeyi anlattı. Bu sırada Ceyda da karakoldaki işleri halletmiş, herkes dışarı çıkmış, banka doğru yürümeye başlamışlardı.
Dicle: İnsan bazen yaslanmak istiyor.
Dicle: Bana ne zaman istersen, ne olursa olsun yaslanabileceğini unutma olur mu ?
Barış sakince başını salladı ve başını öne eğdi. Dicle kollarınu yavaşça Barış'ın omzuna sardı, Barış da başını Dicle'ye yasladı.
Barış: Unutmam.
Barış, başını yavaşça kaldırıp Dicle'yi usulca öptü.
20K olmuşuz çok teşekkür ederimm 20K olmamızın şerefine bir şeyler yazmaya karar verdim. Kısa bir bölüm oldu ama başka bölümlerde gelecekk. Öptüm baayyy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DicBar Senaryolar
RomanceDicBar yaşanmamış sahneleri yaşatıyorum ( her bölüm yeni senaryo) ✨🤍