Nerde o ?

851 32 65
                                    

Bir ufak not geçmek istiyorum Barış'ın Belgrad'da gitmesiyle ilgili bir sürü senaryo yazdım ve yazmaya devam ediyorum bunlar üst üste yaşanan şeyler değil hepsi ayrı olaylar ayrı hikayeler gibi düşünün öpüldünüüz <3

Barış'ı yolcu etmiş, ajansa dönüyordu herkes. Aydın ve Ayla da Feris'in daveti üzerine ajansa gelmişlerdi. Barış vardığında herkese tek tek haber vermek yerine sadece Aydın'ı arayacaktı. Aydın da Barış'tan haber gelene kadar ajansta durmaya karar vermişti. Saatler geçti ama Barış'tan haber gelmedi. Herkes, en çok da Dicle, meraklanmıştı. En sonunda dayanamayıp bu işlerle ilgilenen kişilerle iletişime geçtiler.

Dicle: Feris Hanım ne dediler ?

Feris: -

Dicle: Feris Hanım inmiş mi uçak ne olmuş ?

Feris: Dicle'ciğim, uçak inmemiş.

Dicle: Ne demek inmemiş ? Rötar mı yapmış ?

Feris: Radardan çıkmış, kaybolmuş.

Kimse konuşmuyor, şaşkın gözlerle birbirlerine bakıyorlardı. Derin sessizliği bozansa Dicle'nin hıçkırıklar arasında yere düşmesi olmuştu.

Kıraç: Kızım ! Dicle ! Ambulans çağırın bir şey yapın !

Apar topar ambulans çağırıp Dicle'yi hastaneye kaldırdılar. Kim için endişeleneceğini şaşırmıştı herkes. Kıraç, Meral ve Emrah hastane odasının kapısında Dicle'yi beklerken Feris, Serkan ve Ceyda da Barış'tan haber almaya çalışıyorlardı Çınar ve Peride'yse ajansta güzel haberleri bekliyorlardı.

Uzun süren beklemenin sonunda Barış'tan bir haber vardı. Uçağı bir ormana düşmüş, yolcuların bir kısmı da uçak düşmeden uçaktan atlayarak inmeyi başarmışlardı. Şimdi bütün yolcular Dicle'nin kaldığı hastaneye getiriliyordu. Bu sırada Ece tabii ki haberleri almış ve hastanenin kapısında bitmişti. Barış, uçaktan atlayıp canını kurtaranlardan biri olmuştu. Küçük sıyrıklar dışında bir sorunu yoktu ama yine de önlem amaçlı hastanede tutuluyordu. Barış odasına alınırken Dicle'nin doktorları da Kıraç'la konuşmuş ve ufak çaplı bir kalp spazmı geçirdiğini, şuan önemli bir sorunu olmadığını, bir süre stresten uzak durması gerektiğini ve kendine gelince taburcu olabileceğini söylemişlerdi. Dicle ve Barış aynı anda kendilerine gelmişlerdi. (şansa bak)

Barış'ın odası

Barış: Feris.

Ayla: Oğlum ! İyi misin ağrın sızın var mı ?

Barış: İyiyim anne bir şey yok. Dicle nerede dışarıda mı ?

Ayla: Sen canından oluyordun ne Dicle'si şimdi yaa ! Sen önce bir iyi ol.

Barış: Ben iyiyim anne. Dicle'yi görürsem daha da iyi olacağım.

Aydın: Brocum Dicle de burada, hastanede.

Barış: Tamam abi çağırın gelsin.

Feris: Hayatım şuan gelebileceğini sanmıyorum.

Barış: Feris ne oluyor anlatır mısın sinirlenmeye başlıyorum.

Feris: Hayatım Dicle senin haberini alınca fenalaştı onu başka bir odaya aldılar.

Barış: Ne ? Abi bırak, Dicle'nin yanına gideceğim.

Aydın: Oğlum dur belki sadece tansiyonu düştü bilmiyoruz ki.

DicBar SenaryolarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin