İlişkiler söylenmeyenlerden dolayı yıpranıyormuş

1K 37 17
                                    

Dicle her şeyin üst üste gelmesine daha fazla dayanamamıştı. Önce Barış'la olan tartışmaları şimdi de Ceyda'nın onu kovması. Hiç adeti olmadığı üzere, bir bara gidip delicesine içmeye karar verdi. Tek istediği bu günü bir an önce bitirmekti. Telefonunu kapadı ve yakındaki bir bara gidip delicesine içti. Kısa süre sınırlarını oldukça zorlamıştı. Eve dönmenin vaktinin geldiğini düşündü. Barmenden bir taksi çağırmasını rica etti ve taksi gelince de ordakilerin yardımıyla taksiye binip eve döndü. Başı çatlıyordu, eve girer girmez ecza kutusundan ağrı kesici alıp odasına geçti. Başı o kadar ağrıyordu ki, sık sık aralıklarla ağrı kesici almak zorunda kalıyordu. Bir süre sonra başının ağrısı dinmiş ve sızmıştı. Dicle sızdıktan birkaç saat sonra Meral eve dönmüştü. İzlemeye gelmediği için merak etmişti Dicle'yi, hemen odasına girip soru yağmuruna başladı.

Meral: Dicle, nerdesin sen ? Barış'la ne konuştunuz ?

Meral'in sesinin oldukça yüksek olmasına rağmen Dicle ne konuşuyor, ne cevap veriyordu.

Meral: Dicle, iyi misin ?

Meral iyice endişelenmişti. Sırtı dönük olan Dicle'yi yavaşça omzundan tutup kendine çevirdi. Gözleri ağlamaktan şişmiş, yüzü bembeyaz olmuş ve ağzı leş gibi kokmuştu. Meral Dicle'nin bünyesinin içkiye alışık olmadığını biliyordu daha önce birlikte eğlendikleri geceler de olmuştu ama Dicle hiç bu kadar kötü olmamıştı. Meral başına bir şey gelmiş olabileceğini düşünürken gözü komodinin üstünde, devrilmiş ilaç kutusuna takıldı. Gerçekten bunu yapmış olabilir miydi ? Eve yeni taşındıkları için çoğu eşya yeniydi, ecza kutusunu da bu eve geldiklerinde yenilemişlerdi. Hemen ilaç kutusunun içini yokladı Meral, neredeyse yarısı boştu. Şimdi gözyaşlarını tutamıyor, ne yapacağını bilemiyordu. Dicle'yle alakalı en ufak bir durumda bile Barış'ı arardı. Yine öyle yapmaya karar verdi. Aklına başka bir şey gelmiyordu zaten. Barış'ı çaldırırken bir yandan da Dicle'ye sesleniyor ve sarsıyordu.

Meral: Dicle, Dicle kalk, uyan ! Bana bak ! Bir şey de !

Barış: Alo, Meral, ne oluyor bir sorun mu var ?

Meral: Barış, Dicle, Dicle (burnu çekti) Dicle uyanmıyor ! (hıçkırıkları boşaldı)

Barış: Ne-ne demek uyanmıyor. 

Meral: Bilmiyorum, ama, ama baş ucunda ilaç kutusu duruyor Barış, bir şey yap !

Barış: İlaç mı ? Ta-tamam hemen geliyorum ben.

Barış beyninden vurulmuşa döndü ama şaşkınlığını çabucak atlatıp evden çıkması gerekiyordu. Ayakkabılarını giyip kapıya yöneldiği sırada kapı, üstüne açıldı. Gelen Aydın'dı. Ona olabildiğince hızlı durumu açıklayıp evden çıktı. Barış Dicle'ye varmak üzereyken Aydın çoktan Kıraç'a haber vermişti. Barış eve gelinde anahtarını evde unuttuğunu fark etti. Bir saniye bile çok değerli olduğu için kapıyı delicesine çalmaya başladı, Barış'ın bu telaşı apartmandaki herkesi ayağa kaldırmıştı. Meral çok geçmeden kapıyı açtı. Barış ilk defa ayakkabılarını çıkarmadan eve daldı ve Dicle'yi kucakladığı gibi apartmandan çıktı. İkisi de sağlıklı düşünemezken Aydın Meral'i arayıp ilaç kutusunu da hastaneye götürmelerini söylemişti. İlacın içeriğini bilmek doktorların işini kolaylaştıracaktı. 

Kısa sürede hastaneye vardılar. Aydın en yakın hastaneye geleceklerini tahmin edip Kıraç'ı ve ajansın geri kalanını da buraya çağırmıştı. Barış ve Meral Dicle'yi getirdiğinde herkes onları kapıda karşılamıştı. Acildeki doktorlar Dicle'yi hemen bir odaya aldılar. Aydın geçerken Meral'in elindeki ilaçları aldı ve durumu açıklayıp, doktorlara vermesi için bir hemşireye verdi. Yaklaşık yarım saatin sonunda doktorlardan biri kapıda bekleyenlerin yanına geldi.

DicBar SenaryolarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin