40. Bölüm

1.2K 57 80
                                    

***

Merhaba,

Sırf daha uzun yazmak istediğim için bölümü günlerdir bekletiyorum. Ama hem yazamıyorum hem de bitmiş bölüm bekliyor haha. Daha da bekletmek anlamsız geldi.

Burada olan arkadaşlarıma keyifli okumalar. Her zamanki gibi, yorumlarınızı eksik etmeyeceğinizi umuyorum :)

***

Annem, bize bir şey söyleme fırsatı vermeden içeri girip kapıyı kapattı. Bunca zamandır öldüm mü kaldım mı merak etmeyen kadın, ilk krizde yine çıkıp gelmişti. Beni azarlayacağını bildiğimden daha o bir şey söylemeden canımın yeterince sıkkın olduğunu söylemek için ağzımı açtım ama annem bana bir şey söyleme fırsatı vermeden çantasını yere bırakıp uzandı ve bir anda bana sarıldı.

Beklemediğim bu hareketi karşısında şaşkın bir şekilde kıpırdamadan orada durdum. Annem beni daha da şaşırtarak eliyle saçlarımı okşadı ve şefkatli bir sesle "İyi misin?" diye sordu.

Şaşkınlıktan nefesimi tuttuğumu fark edince yeniden nefes alıp, donuk bir sesle "İyiyim" diye mırıldandım. Annemden şefkat görmeye pek alışık değildim. Ölümden döndüğüm ilk günlerde bile ilgili ama hala sertti. O yüzden ilk defa ses tonu kalbime dokunmuştu.

Annem geri çekilip şaşkın yüzümü ellerinin arasına aldı ve "Sana böyle şeyler söylemeye nasıl cüret ederler. Hepsini dava edeceğim, hepsini! Sakın üzme kendini, sen yanlış bir şey yapmadın" dedi.

Annemin yüzüne bakarken gözlerimi kırpıştırdım. Gerçekten hiç kızmadan yanımda mı duracaktı? Hiç beklemediğim bir anda gelen bu çok ihtiyacım olan destek gözlerimin yeniden yaşlarla dolmasına sebep oldu ve hiçbir şey söylemeden kendimi annemin kollarına atıp ona sıkıca sarıldım. O an, daha önce aramızda olan şeylerin hiçbir anlamı yoktu. Fark etmemiştim ama annemin desteğine çok ama çok ihtiyacım vardı. Ağlamamak için kendimi çok zor tutuyordum.

Annem de banan sıkıca sarılıp sırtımı sıvazladı. "Sen, sana bir ömür yetecek kadar üzüldün Bahar, sakın hak etmediğin sözler için de kendini üzme" dedi.

Kafamı sallayarak geri çekilip ona dolu gözlerle gülümsedim. O da bana gülümsedi. Gülümsemesi yıllar sonra ilk kez bana sıcacık geldi.

Derin bir nefes alarak kendimi toparladıktan sonra, sabırla bizi bekleyen Oğuz'a döndüm ve anneme onu gösterip "Zaten haberlerden görmüşsün ama yine de tanıştırayım. Oğuz, sevgilim" dedim ve bu kez de annemi göstererek Oğuz'a "Annem Funda" diyerek onları tanıştırdım..

Oğuz "Memnun oldum efendim" diyerek söze girdi. "Böyle tanışmak istemezdim, üzgünüm."

Annem Oğuz'un özrünü duymazdan gelerek onu şöyle bir süzdü ve hemen ardından ikimize yan yana şöyle bir baktı. Oğuz'a yanıt vermediği için gerilmeye başladığımı hissederken "Güzel görünüyorsunuz" dedi.

Bu kısacık cümle o gergin anda Oğuz'u da beni de gülümsetti. Ben gülümsemekle yetinirken Oğuz "Teşekkür ederiz" diye karşılık verdi. Telefonu çalınca da iç çekerek ekranına baktı. Açmaya gerek duymamıştı.

"Gitmemiz gerekiyor" diye mırıldandı. Gergin olduğu belli oluyordu.

Annem "Ben de Bahar'ı almaya gelmiştim. Nereye gittiğinizi öğrenebilir miyim?" diye sordu.

Oğuz iç çekti. "Konuşmamız ve çözmemiz gereken ciddi bir sorun doğdu. Bunu da ancak Bahar'la birlikte çözebiliriz. Şimdilik daha fazlasını açıklayacak zamanım yok. Müsaadeniz olursa, biz gidelim" dedi.

Annemin itiraz edecek hali yoktu. Hep birlikte evden ayrıldık. Annem kendi aracına binerken ben de Oğuz'la birlikte siyah bir transportera bindim. Araçta, şoför dışında yalnızca ikimiz vardık. Ancak bizimle birlikte gelen başka araçlar da vardı. İlk kez bunca korumaya ihtiyaç duyduğunu görmüştüm. Oğuz zaman zaman telefonundan birisi ile mesajlaşıyordu. Ben ise onu izliyordum. Aklımda çok soru olmasına rağmen hiçbirisini ona sormadım. Kendimi çok yorgun hissediyordum. Bir şeyleri yoluna koymaya çalıştıkça daha da berbat ediyor gibiydim. Uğursuzmuş gibi hissediyordum. Uğursuz ve işe yaramaz.

Bahar: DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin