28. Bölüm

1.4K 71 16
                                    

***

Gecikme için üzgünüm. Hatam varsa affedin ama beni de uyarın. İyi okumalar^^

***

Gözlerimi daha yeni yeni doğan güneşin aydınlattığı yabancı odaya açtım. Göz kapaklarımı aralamaya çalışırken önce sırtımda ancak bir sarılmanın verebileceği sıcaklığı, sonra boynumun altında bir yastık gibi uzanan kolu ve son olarak da belime dolanmış olan bir diğer kolu hissettim. Nerede olduğumu anlayamadığım o ilk saniyede gözlerimi panikle kocaman açıp bağırarak kendimi yataktan atmak üzereyken enseme değen sıcak nefesi hissetmemle hatırlamam bir oldu. Bana arkamdan sarılan adam Oğuz'du. Onun yanında kalmak isteyen de bendim. Biraz utanmış hissetsem de rahatlama beni hevesle kucakladı.

Oğuz'un yanımdaki varlığı yine işe yaramıştı. Yine hiç kabus görmemiştim. Ona güvendiğimi biliyordum ama içten içe sandığımdan da fazla güveniyor olmalıydım ki o yanımdayken karabasanlar uykularıma bile uğrayamıyordu. Saate baktım, beş buçuğu biraz geçiyordu. Çalar saatimin çalmasına bir saate yakın bir süre vardı. Normal şartlarda tekrar uyuyabilirdim belki ama şu an kalp atışımın hızı yeniden uykuya dalmama engel teşkil ediyordu.

Oğuz'un tamamen benim bedenime yaslanmış olan bedeni içimde garip duygular uyandırmıştı. Kalbim, geçen her saniyede giderek daha hızlı atıyordu ve içimde heyecanın yanında açıklayamadığım bir mahcubiyet yükseliyordu. Bir süre sessizce öylece uzanıp Oğuz'un nefes alış veriş sesini dinledim. Çok sakin ve düzenliydi. Uyuduğundan emindim. Zaten çok geç saatte geldiğini hatırlıyordum. Henüz yeni yeni derin uykusuna dalmış olmalıydı. O yüzden dönüp ona bakabileceğime karar verdim. O yorgunlukta uyanacağını sanmıyordum.

Gerildiğim için dudaklarımı ısırarak önce yavaşça sırt üstü döndüm ve kafamı çevirerek Oğuz'a bakmaya çalıştım. Ama yüzü bana yakındı, o yüzden onu tam olarak görememiştim ve içimde onu görmeyi deli gibi isteyen bir taraf vardı. Bu, o kadar bir kuvvetli bir istekti ki karşı koyamıyordum. Aslında yataktan çıkıp onu rahatlıkla izleyebilirdim ama... Yine de böyle kalmak istiyordum işte.

Sonunda, inanılmaz yavaş ve sessiz bir şekilde Oğuz'a döndüm. Onun başı yastığın ortasında olduğu için ben de kenarına iliştim. Uyumadan önce V yaka, beyaz bir tişört giymişti. Saçları dağılmış, yüzüne uykunun verdiği çocuksu bir masumiyet yerleşmişti. Ne kadar uzun olduklarını o ana kadar fark etmediğim kirpiklerinin gölgesi gözaltlarına düşüyordu. Ona bakarken içimden gülümsemek geldi. Ben de bu arzuya karşı koymayarak gülümsedim.

İçimdeki Baharlardan en uslanmaz ve akıllanmaz olanı onun yakışıklı yüzüne bakarken "Bu adamda vazgeçemezsin!" dedi kendinden emin bir şekilde. "O seni istiyor, sen de onu istiyorsun, hem de çok. Yanında kendini ne kadar iyi ve güvende hissettiğine bir bak. Hassas kalbine, seni nasıl da anladığına, onun yüzüne bakarken hissettiğin şu huzura bir bak. Bu adam karşına tesadüfen çıkmadı. Her şeyin bir sebebi var. Siz birbirinizi sevmek için yaratıldınız."

O uslanmaz Bahar'ın içimde yankılanan sesi karşısında iç çektim. Belki de haklıydı. Şu an dünyada Oğuz'dan başka kimseye kalbimi dürüstçe açamıyordum. Ve giderek daha hızlı bir şekilde, onunla ilgili bir karar vermem gereken anın yaklaştığının da farkındaydım. Ne zaman istersem yanımda ol, benimle yaşa, korktuğumda beni koynunda uyutup sakinleştir ama sadece arkadaş kalalım diyemezdim. Üstelik o ne kadar sabırlı bir adam olursa olsun, şu an hayatında kimse olmasa da er ya da geç birisi gelecekti. Ve ne onun hayatına birisi girdiğinde ilişkimizin böyle devam etmesi de mümkün değildi. İçimde bir öfke ve çaresizliğin yükseldiğini hissettim. Ama bu öfke ve çaresizlik sadece onunla ilişkimizin bu şekilde devam edemeyeceği gerçeğine karşı değildi. Oğuz'un hayatına bir kadın girmesi fikri beni rahatsız etmişti. Hem de çok rahatsız etmişti. Huzursuzca iç çektim. Biliyordum, onun yanında elini tutan başka bir kadın görmek istemiyordum. Ama eğer bunu görmek istemiyorsam, elini bizzat benim tutmam gerekirdi. Peki, benim bunu yapacak cesaretim var mıydı? Yaralarım o kadar tazeydi ki bundan bir türlü emin olamıyordum.

Bahar: DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin