25. Bölüm

1.3K 73 26
                                    

Oğuz'a ikinci bir telefon daha gelince beni hızla eve bırakıp karargaha dönmesi gerekti. Fazladan tek bir kelime daha konuşmaya fırsatımız olmadı. Beni bırakmak zorunda olduğu için özür dileyince biraz kötü hissettim. Uzun zamandır beklediği görevinin başladığı gün, onu oradan ayrılmak zorunda bırakmıştım.

Eve girerken, içerisinin karanlık olacağını bildiğim için önce telefonumun fenerini yaktım. İçeri girer girmez de yine hızlı bir şekilde, gözümün önünde karanlık kalmaması için gördüğüm tüm ışıkları açtıktan sonra doğruca banyoya girdim ve uzun uzun yıkandım. Sonra da bir tişörtle tayt giyip banyodan çıktım ve salona döndüm. İçim rahat olmadığından hastaneyi arayıp askerlerimizin durumunu sordum. Operasyonlarının başarılı geçtiğini ve daha iyi durumda olduklarını öğrenince biraz olsun rahatladığımı hissettim.

Oyalanmak için ıslak saçlarla koltuğa uzanıp tek tek kanalları gezmeye başladım. Dönüp dolaşıp bir haber kanalında kaldım. Bir sunucu ve altı konuğun yer aldığı tartışma programı yayındaydı ve yayın operasyon üzerineydi. Rusya'nın, Suriye rejim askerlerini ağır bir şekilde bombalamış olmalarından bahsediyorlardı. Kaşlarımı çatarak telefonu elime alıp internetten bahsettikleri haberi aradım. Onlar aynı taraftaydı. Bir şey mi kaçırmıştım? Haberi bulup göz attım. İki Rus jeti "yanlışlıkla" kendi müttefiklerini vurmuş ve elliden fazla askerini öldürmüştü.

Ben o haberi okurken televizyondaki kadın "Şu anda çok ilginç bir haber daha geldi, zaten altyazıda da görüyorsunuz" diyerek, konuşan konuğunu böldü. "ABD'ye ait uçaklar, terör örgütünü vurdu. Evet, yanlış duymadınız ABD kendi desteklediği terör örgütünü, gayri resmi olan kendi deyimleri ile yanlışlıkla vurdu ve terör örgütünün ciddi kayıpları olduğu söyleniyor." Hemen yanında oturan adama döndü. "Hocam neler oluyor?"

İsminin yanında "Emekli Jandarma İstihbarat Komutanı" yazan General, şaşırmış görünmüyordu. Aksine gözlerinde bu konuda söylemediği bir şeyler biliyormuş gibi bir bakış vardı.

"Aslında geçmişte de bu 'yanlışlıkla' vurmalar gerçekleşmişti ama tabii onların bir yanlışlık değil, terör örgütüne verilen bir had bildirisi olduğunu hepimiz biliyoruz. Bugün benzer şekilde yaşanan olaylar ise ilginç" dedi. "Yine de bir şey söylemeden önce resmi otoritelerin yapacağı açıklamaları beklemek lazım ancak ne Rusya'nın ne de ABD'nin bu kadar keskin bir politika değişikliğine gitmeyecekleri de açık..."

Neler olabileceğine dair tartışma bir saatten uzun sürdü ancak herkesin farklı bir fikri vardı. Konu beni içine çekerek günümü mahveden sorunları aklımdan uzaklaştırdı. Bir saat sonra kadın bir kez daha konuşmacıların sözünü kesip "Önemli bir Rus gazetesinin haberine göre, bu 'yanlışlıkların' yaşandığı dakikalarda pilotlar uçaklarının kontrolünü kaybetmişler. Bir çeşit elektronik ya da siber saldırıya maruz kalmış olabileceklerini düşünüyorlar ve bu saldırının kaynağı olarak da Türkiye'yi gösteriyorlar. Ancak bir dayanakları yok. Yalnızca saldırının yalnız Türkiye tarafından yapılabileceğini düşünüyorlar çünkü bölgede diğer unsurlarla bir nevi aynı taraftalar zaten. Bu konu hakkında ne söylemek istersiniz?"

Bu haber üzerine yeniden hararetli bir tartışma başladı. Kimisi böyle bir teknolojinin var olmadığını, ancak karıştırmalarla sapmalar sağlanabileceğini söyleyerek, Rusların kendilerine daha fazla meşruiyet kazandırmaya çalıştıklarını söylüyordu. Kimisi ise bunu yapabilecek teknolojiye sahip olmayı diliyordu.

Ben kendimi kaptırmış bir şekilde onları dinlerken telefonum çaldı. Arayan Oğuz'du. İçimde ufak bir heyecanın kıpırdandığını hissederek telefonu açtım.

"Efendim?"

Oğuz hiç beklemeden, düz bir sesle "Neden yemek yemiyorsun?" diye sordu. Sesinden hoşnutsuzluğunu duyabiliyordum.

Bahar: DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin