21. Bölüm

1.3K 73 28
                                    

***

Yoğun ve yorgun birkaç gün geçirdiğim için bugünlerde bölümlerde gecikmeler oldu, kusura bakmayın. Bu bölüm nispeten kısa ama gün atlamak istemedim. Bir önceki bölümün yorumlarına da yanıt verme fırsatı bulamadım ama tabii ki hepsini okudum. Tek tek çok teşekkür ederim. Hatam varsa affola. İyi okumalar^^

***

Biraz sersem, biraz dinlenmiş hissederek uyandım. Gözlerimi açmadan önce yavaşça gerindim. Kabus veya rüya görmemiştim. Belki onları da görmek için fazlasıyla yorgundum. Dinlenmiş olmanın verdiği tatlı hisle hafifçe gülümsedim ve gözlerimi yavaşça araladım.

Geceleri uyumaya alışık olduğum için karşımda gündüz aydınlığını bulmayı bekliyordum ancak beni odamın loş ışığı altında aydınlanan tavanım karşıladı. Komodinin üzerindeki ışığı mı açmıştım? Hatırlamıyordum. Işığa bakmak için döndüm. Sonra yanımda uyuyan Oğuz'u gördüm. Önce, onu orada görmeyi beklemediğim için irkildim. Ama hemen sonra uyumadan önce yaşadıklarımızı hatırladım.

Oğuz'un arkasındaki ışık yanıyordu. Karanlıktan rahatsız mı olmuştu yoksa beni rahatsız olacağımı düşünüp de mi o ışığı açmıştı bilmiyordum. Ama bunu yaptığı için ona minnettardım. Çünkü belli ki hava kararmıştı ve karanlığa uyanmak, o burada olsa da beni mutsuz edecekti. Onu uyandırmamak için yavaşça ona doğru döndüm ve bana dönük olan yüzünü izlemeye başladım.

Huzurlu görünüyordu. Yüzünde rahat bir ifade vardı. Hatta dudaklarının kenarına ufak bir gülümseme bile yerleşmişti. Benim de yüzümde, o ufak gülümsemenin bir yansıması belirdi. Düzenli ve yavaş bir şekilde nefes alıp veriyordu. Çok sessizdi. Eğer göğsü inip kalmıyor olsa onun için endişelenirdim.

Onun hemen yanımdaki varlığından bir rahatsızlık duymuyor oluşumu garipsedim. Onunla yeni tanışmış sayılırdım. Hoş, geçen bu kısa sürede onunla o kadar çok şey paylaşmıştım ki yıllardır tanıdığım insanlara karşı duymadığım yakınlık ve güveni, ona duyuyordum.

Kimsenin beni bu kadar anladığını hatırlamıyordum. O yüzden içimdeki tüm yaralara rağmen ona yakın durmaktan korkmuyordum. Onun giderek benden daha farklı şeyler beklemeye başladığının farkındaydım ama buna nasıl karşılık vereceğimi bilmiyordum. Bir yanım, ona ümit vermek için fazla yaralı olsa da bir yanım şimdiden onun hayatımdan çıkma ihtimalinden korkuyordu. Onun hayatımda olmasını istiyordum. Onun istediği şekilde olabilir miydi bilmiyordum, bunun için fazla incinmiştim ama onu kaybetmek de istemiyordum.

Onun da kıpırdandığını görünce önce gözlerimi yumdum. Ama sonra sahtekarlık yapmaktan vazgeçip yeniden açtım. Oğuz önce hafifçe gerinip sırt üstü yattı. Sonra gözlerini kıpıştırarak açtı ve bana baktı. Biraz sonra gözlerini kısıp kaşlarını çattığını gördüm. Ben de gözlerimi ayırmadan ona bakıyordum. Oğuz memnuniyetsizlikle kafasını çevirip iç çekti.

"Ne oldu?" diye sordum merakla. Burada uyuduğu için pişman mı olmuştu? Oysa görünüşe göre onun burada olması bana güven vermişti. Kabus bile görmemiştim! Oğuz yeniden bana bakarken eliyle aradaki yastığa dokundu.

"Bu niye hala burada duruyor? Sarmaş dolaş uyanacağımızı söylediğini hatırlıyorum."

Önce ne dediğini anlamadığım için kaşlarımı çattım. Sonra uykuya dalmadan hemen önce ne söylediğimi hatırladım. Romantik komedilerde araya konan yastıkların bir işe yaramadığını, o yastığı koyanların sarmaş dolaş uyandıklarını söylemiştim. Gülümser gibi oldum ama sonra yüzümü toparlayıp tek kaşımı kaldırdım.

"Öyle bir amacın mı vardı?"

Oğuz bana doğru döndü.

"Yoktu. Ama sen beni umutlandırdın."

Bahar: DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin