Beğeni ve yorum bırakmayı unutmalayım lütfen :)) :*
Neydi ki bu içimdeki kötü his.Sabah uyanıyorum var gece yatıyorum yine var.Neden geçmiyor? Herkese böyle oluyor mudur? Nasıl geçecekti? Ne zaman?
Bu sabahta vazgeçemediğim daha doğrusu beni bir türlü bırakmayan kötü hislerimle uyandım.Güneş yine tepeden tepeden yüzüme vuruyordu.Neyse ki uyandığımda o his biraz olsun geçiyordu.Bu senenin bir şeyliği bence.
Burayı seviyordum, denizi oldukça harika ve huzur veren dalga sesine bayılıyorum. Bu sabahta vazgeçilmezim olan kızarmış ekmeklerin burnuma gelen mis kokusunu aldım. Mis kokulu ekmeklerim, deniz ve kızlar. Harika! Mükemmel üçlü işte budur!
Annemin hazırladığı kahvaltıyı çabucak yiyerek odama fırladım. Basamakları üçer beşer çıkarak hızlı olmaya çalışıyordum. Duş alıp dişlerimi fırçaladıktan sonra saçlarıma havalı bir şekil vererek Burak Özçivit havası yarattım.Tamam benzemiyor olabilirim ama yarattığım hava hiçbir kız da dönüp bir kez daha bakmama olasılığını oluşturmadı. Çantama plaj eşyalarını yerleştirip üzerime bir tişört geçirdikten sonra aşağı indim.
''Anneee!'' diye seslenirken babamla tartıştıklarını gördüm.Yine mi be.
''Efendim Rüzgar, bizde babanla tam ne zaman eve döneriz tartışmasını yapıyorduk.''dedi.
''Ne güzel kalıyoruz işte anne gitmeyelim.'' Dedim ve yanağına öpücük kondurarak
''Ben kaçtım, görüşürüz.'' Diyip göz kırptıktan sonra plaja doğru yakıcı güneş altında yürümeye başladım. Boş bir yer bulduktan sonra eşyalarımı kumun üzerine fırlatıp voleybol oynayan Tamay'ın yanına koştum. Oyuna dahil oldum ve tabii ki kızlara bakmayı da ihmal etmiyordum.Enerjimi bitmiş hissederken kendimi kumun üzerine bıraktım.
''Tamay akşam ne yapıyoruz?''diye seslendim.Gerizekalı çocuk kendine oyuna kaptırmış füze patlasa duymayacaktı.''Tamaaayy!!'' diye yüksek sesle bir daha bağırdım.Anca duyup yanıma doğru koşarak geldi.
''Ne oldu dostum , neden bağırıyorsun?''dedi.Sanki bilmiyor bile bile soruyor bide.Göz kırkıp tekrar sorarcasına kafasını salladı.
''Akşam ne yapıyoruz dedim Tamay.''diye vurgulayarak konuştum.''Ne yapacağız akşam eğlence var ya unuttum deme.Geleceksin değil mi?'' diye kaşlarını kaldırdı.Korkutmaya çalışıyordu bu salak.
''Gelmeyeceğim ne olmuş varsa ilgilenmiyorum.Takılırım bende o zaman sen git.''dedim kalkıp üzerimi çırparken.Tamay gidip oyununa devam etti.Bense sakin bir yer bulup dinlenmeye devam ettim.
Dalga seslerini verdiği huzuru dinlerken gözlerim tam kapanacaktı ki çığlık sesiyle irkilerek kendime geldim.Sahildekiler ''Biri boğuluyor!'' diye bağırırken sesin geldiği yöne doğru yüzmeye başladım.
Esmer saçların suyun üstünde yüzüşünü izlerken aniden batmaya başlayan kızı kurtarmak için belini kavradım. Can kurtaran değildim elbette ama kaslarımın bir gün işe yarayacağını biliyordum. Kumun üzerine yatırdığım kızın etrafı insanlarla doldu. Nefes alıyor muydu bilmiyordum, kalp atışını dinlememle suni teneffüs yapmam bir oldu. Yaşıyordu! Etraftan insanlar ''Yaşıyor!'' diye sevinirken benim için alkışladılar.
Şaşkınca kıza bakakalmıştım.Öylece donuk bir şekilde baktım.Boş.
Bilindik bir başlangıç yaptım ama sabırla okumanızı tavsiye ediyorum :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOŞUCU
RomanceGüneşin hiç bu kadar yakıcı olacağını düşünmemiştim. Ta ki Ay'ın koşuşuna hayran kalana dek. Kim bilebilirdi ki bu denli hızlı, bu denli belirsiz bir koşuşturma olduğunu. Miray kimseye güvenemeyen Soykan ailesinin asi öfkeli ve sincap olan tek kızıy...