Bölüm 26 - Karanlık

194 23 8
                                    

Herkese merhaba ♥  bölüm uzun olacak dedim fakat uzun yazacak vakti bulamadım.İnşallah bir  dahaki bölüm daha uzun olacak.Keyifli okumalar ♥  

''Bitmeyecek değil mi ? Bitmek bilmek lanet olası herif benden ne istiyor ki.'' Diyerek elimdeki kağıdı yumruğumda buruşturduktan sonra kenara fırlattım.Sertçe kapattığım kapının çarpmasıyla duvardaki küçük ayna yere düşüp kırılmıştı.Bir de bu eksikti zaten.

''Bunlar beni çıldırtıyor Rüzgar ben ne yapacağım söyler misin bana?'' Rüzgar'a konuşmama rağmen bana tepki vermemesi ilgincime gitmişti.''Rüzgar beni dinliyor musun sen?'' diye dürtükledim fakat kaşları çatık bir şekilde yere odaklanmış öylece duruyordu.

''Rüzgar!''
''Rüzgar diyorum beni duymuyor musun ne oldu?''

Ellerimi saçlarımın arasında gezdirdikten sonra kenarda duran bibloyu alıp duvara fırlattım.''Kahretsin Rüzgar neyin var diyorum sana cevap ver artık!'' diye bağırıp olduğum yere dizlerimin üstüne düştüm.Sinirden dolan gözlerime hakim olamayıp gözyaşlarımın aksamına engel olmadım.Olmak istemedim.Herşey ters gitmek zorunda mı? Neden ben?

''Kalk sevgilim gidiyoruz.'' Diye kolumdan tuttuğunu hissettim.''Nereye?'' diye sordum.Suratında hiçbir tepki yoktu.Dayanamayıp Rüzgara hiç yapmak istediğim bir şey yaptım.Belki bana kırılacaktı ama başka bir şey düşünemedim.''Kendine gelir misin artık ne oluyor ya!'' derken Rüzgara en sertinden bir tokat attım.Mecburiyetten.

''Sevgilim özür dilerim yapmak zorundaydım önce kendine gel, otur şuraya.''

''O herifi bulup hesabını ben vereceğim.Ya da kalk Miray polise gidiyoruz böyle devam etmesine izin veremem.''

''Akıllıca davranmamız gerek ani karar vermeyelim, önce sakin olalım.Beni deli ediyorsun.'' Dedikten sonra mutfağa gidip birer bardak su doldurduktan sonra içeri geri geldim.Uzattığım suyu direk içip masaya bıraktıktan sonra ayağa fırladı.''Babanı bulalım.''

''Ne?''

''Babanı bulmalıyız Miray, böyle olmaz.Seninle değil ne problemleri varsa onunla uğraşsınlar.''

Yerdeki cam kırıklarını ve biblo parçalarını bir kenara topladıktan sonra tekrar kapıyı açıp evden ayrıldık.''Hastaneye gidelim.'' Diyerek arabaya yöneldim.Bana ters ters bakışını aldırmadım haklıydı ama şuan bunu yapmak istemiyordum.Telefonumu cebimden çıkarıp mesaj yazdım.

Kime: Annem
Konuşmamız gerek ama yalnız.Hastanenin kafeteryasında bekleyeceğim seni .Yoldayız.

Mesajı yolladıktan sonra tekrar çantamı koydum.Kafamı cama yaslayıp olanları anlamaya çalıştım.Bitmek bilmeyen şu yaz tatilimin sonu bir türlü gelmiyordu.Ne ekşınlı bir tatil değil mi? Aman ne hoş.

Tam gaz yolda ilerlerken Rüzgar'ın bana bakışlarını gördüm.Karmaşıktı.Endişeli mi desem korku mu, üzüntü mü anlayamıyordum.Benim kadar o da yıpranmıştı bu yaz.Belki ben olmasaydım hayatında diğer normal insanlar gibi tatillerini yapıp ayrılacaktı buradan.Tek çıkış ben mişim gibi gözüyor.

Hastanenin otoparkına arabayı park ettikten sonra inip yüzümü gözümü sildim.Sinirden nasıl bir hal aldığımı tahmin ediyorsunuzdur.Rüzgar'ı geride bırakıp kafeteryaya doğru yol aldım.Arkamdan belime sarılıp beni durmasıyla yumuşamam aynı andı.Beni kendine çevirip gözlerimin içine baktı.İşte bu kez bir yığıntı gibi bakmıyordu.''Yanındayım.'' dedi. Sol gözümden inen gözyaşımı silip öpücük kondurdu.''Bütün bunlar bana çok fazla Rüzgar fazlanın da fazlası.Anlıyor musun?'' diye göz bebeklerine bakarak konuştum.Kafasını sallayıp sıkıcı kollarına aldı beni.Bir kaç saniyede olsa o an her şeyi unutturabiliyordu bana.İyi ki var.

''Ben kafeteryaya gidiyorum annemle konuşmam gerek.Sen Tamayların yanına git istersen.''

''Tamam orada beklerim seni.Bir şey olursa ara.'' Dedikten sonra omzuma dokunup yanımdan uzaklaşmasını izledim.Kafeteryaya gidip boş bir yer bulduktan sonra oturdum.Beş dakika öylece sadece olanları düşünüp tek bir noktaya odaklanıp düşündüm.Neden diye.

''Nasılsın tatlım?'' diye sandalyesine otururken konuştu annem.

''Pek iyi sayılmaz anne.'' Dedikten sonra kapıya bırakılan notu annemin önüne koydum.Şaşkınca eline alıp okurken tepkisiz kaldı. ''Nerden geldi bu?''

''Bilmiyorum evden çıkmak üzereyken kapıyı açınca önüme düştü.Anne söyler misin tüm bunların benimle ne alakası var bilmek istiyorum.'' Ciddi bir şekilde annemin yüzüne bakıp konuşuyordum.

''Tatlım inan bilmiyorum.Baban da ortalıkta yok zaten kime sorabilirim ki, ne yapabilirim bilmiyorum.Seni elimden geldiğince koruyacağım sadece.''derken elini elimin üzerine koyup teselli vermeye çalıştı.Ama benim bunlara değil cevaplara ihtiyacım vardı.''Bu kişi her kimse bulmanı istiyorum anne.Ancak o zaman bana yardım etmiş ve beni korumuş olursun.'' Dedikten sonra hızla masadan ayrılıp asansöre yetiştim.

5 numaralı düğmeye bastıktan sonra insanlarla doluşan asansörden inmeyi bekledim.Beşinci kata geldikten sonra aralardan geçerek inip Rüzgarların yanına yol aldım.Koridorda Deniz'in doktoruyla karşılaşınca durdurdum.'' Doktor bey konuşabilir miyiz lütfen.'' Dememle kabul etmesi beni mutlu etti.''Deniz'in durumu tam olarak nedir? Yani tekrar koşabilecek mi veya bacağında bir problem var mı? Lütfen benden saklamayın bilmek istiyorum.''

Doktor derin bir nefes aldıktan sonra.Elindeki kağıtlara bakarak konuştu.''Bak küçük hanım diğer arkadaşlarına aynı şeyi dedim.Bacağında şuanlık bir problem gözükmüyor.Ama koşma kısmına gelirsek bir şey söyleyemeyeceğim.Zamanla görücez.'' Dedikten sonra dudaklarını birbirine bastırıp yanımda ayrıldı. İki koridor daha dönerek Rüzgarların yanına ulaştım.''Geldin mi sevgilim bende seni arayacaktım.'' Diyerek alnıma öpücük kondurdu.

''Annemle konuştuk biraz.Siz nasılsınız?'' diye Tamayla Deryaya döndüm.

''Senin kadar.'' Diyerek cevapladı Derya.Onun böyle gözükmesi garibime gidiyordu doğrusu.Çünkü en başından bari Denizden hoşlanmayan oydu.Birden iyilik meleği kesilmesi ona göre bir değişim değildir.Deryayı tanıdığım kadarıyla böyle bir şey..Ne biliyim tuhaf yada bana öyle geliyordu her neyse.

''Deniz uyanmış galiba.'' Diyen Tamaydan bakışlarımı birden odanın camına çevirdim.''Ben girmek istiyorum.'' Diyerek hepsinin suratına baktım.Kapıyı yavaşça açıp içeri girdikten sonra kapıyı kapattım.Sese doğru kafasını çevirdi.''Miray, seni gördüğüme çok sevindim.'' Derken yatakta kendini düzeltmeye çalıştı.''Lütfen yorma kendini.Ben hep buradaydım, yanındaydım.'' Dedim.

Yumuşak bakışları içimi ısıtmıştı.''Çok ağrın var mı? Doktoru çağırmamı ister misin?''

''Yok hayır gerek yok.Biraz seninle konuşmak istiyorum.''dedi.

Birazcık daha ona yaklaştıktan sonra konuşmasını bekledim.''Miray bana bunu kim yaptı bilmiyorum ama yarıştan önce iki takım elbiseli adamın sürekli bana baktıklarını görmüştüm.Tedirgin oldum.Sizde yoktunuz henüz ne yapacağımı bilemedim.Piste yakın bir yerlerde durdum.Kulaklıkla sürekli birilerine bir şeyleri iletip konuşuyorlardı.Sadece bana yaptıkları çok belliydi.Kim olduklarını bilmiyorum ama biri kısa boylu esmer diğeri uzun kumral mavi gözlüydü.Daha önce görmüş olabilir misin?'' dedikten sonra söylediklerini kafamda toparladım.

''Ha-hayır Deniz.Ben dediğin kişilerin kim olduklarını bilmiyorum.Birazdan gelirim.'' Diyerek odadan aceleyle çıktım.Şaşkın suratlarla bana bakıyorlardı.Gözüm birde koridorun diğer ucuna kaçtı ve Denizin tarif ettiği adam oradaydı.Uzun kumral ve mavi gözlü.''Ne oldu Miray?'' diye benimle konuşmaya çalıştılar.Yapabildiğim şey kafamı sağa sola sallayıp ağlamak oldu.

''Deniz onları görmüş, yarıştan önce.İki takım elbiseli biri kısa biri uzun ve az önce ben uzun olanı koridorun sonunda gördüm Rüzgar.Lütfen bir şey yapın.''Derken Derya kollarını bana doladı.Tamayla Rüzgar etrafa bakmaya gittiler.

Bir süre Tamayla Rüzgar dönmedi.''Nerede kaldılar?'' diye endişelenirken çığlık sesi duydum.Koridorun büyük camına doğru koşup dışarı baktık.Şimdi daha kötüsü olmuştu.Deryayla ben olanlara katlanmıyorduk.Yerde yatan Rüzgarla Tamayı görünce sanırım Deryayla beni karanlık bir kez daha bizi misafir edecekti.

KOŞUCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin