Bölüm 17 - Yemek

1K 174 21
                                    

Benim için kitabımın kapağını hazırlayan @zeropay a buradan çok teşekkür ediyorumm ♥♥
Kitabıma gelen yorumlar için teşekkür ediyorum.Beni çok mutlu ettiniz, lütfen okumaya devam edelim ve yorum yapmaktan vazgeçmeyelim :) 

Ne zamandır uyanığım? Sabah oldu mu?
Her yerim hissiz gibiydi sanki.Hareket etmeye halim yoktu.Araba da ne oldu?
Ah! Olamaz.Başım ağrıdan çatlıyordu.Neler olmuştu da böyle olmuştum? Beynim sanki ortadan ikiye ayrılıyordu.Hayatımın en berbat günlerinden birini yaşıyor olmalıydım.Kafam ritmik bir ağrıyla zonkluyor, beton delici gibi bir şey çalışıyor gibi.Gözlerimi bile açamıyorum.Göz kapaklarım ağırlaşıyor ve aşağı devriliyor.Elimi bedenimde gezdirirken çarşafların hışırtısını duyuyorum.Evdekiler gibi değildi, farklıydı.Havada da farklı bir koku vardı.Metal yatakta, ışıkları loş bir odada yatıyordum.Sağ tarafımda bir yığın düğme vardı.Yutkundum, elimdeki katareri fark ettim ve bir torba dolusu sıvıya bağlıydı.Zihinsel olarak beynimi dürtüyorum fakat koskocaman boş bir balondan farksızdı.Dermansızca yastığa gömülüp gözlerimi kapatıyorum ve birkaç saniye bekledikten sonra açıyorum.Tek bir anısal görüntüye okyanusun ortasındaki  bir adayı bulmuşcasına tutunuyorum.

‘’Hey! Miray uyandı beyler gelin gelin.’’diye konuşan Deryaya bakışlarımı çevirdim.Hepsi etrafıma toplanmış bana bakarken gözümden şişko bir gözyaşı damlası süzülüyor aynı anda Derya elimi tutup ‘’İyi misin, bizi çok korkuttun be.’’ Diye konuştu.Yatağa yaklaşan Tamay ve Rüzgar iyi olduğumu sevindiklerini yüzlerinden görebiliyordum. ‘’Ne oldu?’’ diye sordum.Deryadan başka neden kimse konuşmuyordu.

‘’Arabayla eve dönüyorduk ya, işte sen kafamı cama çevirmiş dışarıyı izliyordun birden üzerime düştün, benim ‘Miray’a bir şey oldu’ dememle Rüzgar ani fren yaptı ve hepimiz öne doğru sendeledik.Sende o sırada kafanı koltuğun arkasındaki demirlerden birine çarptın.Sonrası burası.’’ Dedikten sonra konuşmasını bitirdi.Gözlerimden şişko şişko damlalar akmaya başladı.Musluğu bozulmuş çeşmeye dönmüştün yine.’’Ağlama.’’diye konuştu Rüzgar.Sonunda Derya dışında biri konuşmuştu.Konuşması için ağlamam mı gerekiyordu.Rüzgarın bana konuşmasına karşılık vermedim.’’Geçmiş olsun, iyisin değil mi gerçekten.’’diyen Tamay’a bakıp gülümsememi yolladım.’’İyiyim çok sağol.’’diyerek karşılık verdim.Derya yanımdan kalkıp montunu giydi.

‘’Kafeteryaya gidip kahve alacağım hepimize.’’dedi. Ardından Tamayda ayaklandı. ‘’Bende seninle geleyim yardım ederim.’’dedi.Heh! tam oldu. Rüzgarla baş başa kalmıştık sonunda.Konuşacağı meçhuldü tabi.En iyisi ben konuşmaya çalışayım.

‘’Rüzgar sen iyi misin?’’

‘’Beni boşversene, sen kendine bak asıl.’’

‘’Ne varmış halimde ben gayet iyiyim.’’dedikten sonra otuz iki diş sırıtışı yaparak güldüm ama karşılığını alamayıp somurtuk halime geri döndüm.Neye bu kadar tepkiliydi anlamıyordum ki.

Rüzgar’dan

Çok kızgın ve kırgındım.Bana olan davranışlarına şimdiye kadar bir şey dememiştim.Demek istememiştim.Çünkü ben onu kırıp üzmek istemiyorum.Çok değer veriyordum ona fakat o bunu bir türlü göremiyordu yada görmek istemiyordu.Belki daha önce ona bu davranışlarından dolayı katlanan bir erkek olmamıştır.Benim ona katlanmama alışık olmadığından böyle yapıyordur.Böyle olmasından çok sıkılmıştım artık ama bir şey demeyecektim ona.Susacaktım.İstediği gibi davranmakta özgürdü.Bende öyle, ama bunu ben istiyordum.Ben böyle davranmasına izin veriyordum.

‘’Taburcu işlemlerini öğlen yapacağız, eve gidelim de güzelce dinlenirsin.’’dedim ona bakarak.Bana olan bakışlarından anlayabiliyordum neden böyle davrandığımı düşünüyordu.Bana hak vermeliydi.Biraz olsun tavrımı koymam gerekiyordu.Her ne kadar böyle davranmasına katlansam da abartılacak şekilde değil.Sonuçta ben erkeğim ve bir gururum vardı.

KOŞUCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin