''Bu kızın derdi ne dostum?''''Kapa çeneni Tamay! Ben gidiyorum yarın haberleşiriz.''
''Tamam.''dedikten sonra eve doğru hızla yürüdüm.Oyun umurumda falan değildi artık.Bu durumu çözmek için yarın ilk işim Miray'ın başının etini yemek olacaktı.Sincap kafası falan mı yaşıyordu acaba?
Işık hızında odama çıkarak kendimi yatağa fırlattım, sinirlenmiştim.Hem de henüz daha tam tanımadığım bir kızın bana davranışından dolayıydı.Yıllardır bu hissi hissetmemiştim.Sinirlendiğim zaman öfke kontrolümü kaybediyorum, o yüzden bulunduğum ortamdan hemen uzaklaşmaya çalışırım.Bir gün bu kontrolümü bu kız yüzünden kaybedeceğim.
Sabah olduğunda yatağımdan çıkmamayı tercih ederek tüm günümü böyle geçirebilirim diye düşündüm.Tamay'a verdiğim söz aklıma gelince kalkıp duş aldım.Red'e gidip eğlecektik.Bu çocuğun bensiz bir şey yapamama durumunu ne yapacaktık hiç bilmiyorum doğrusu.
Duş alıp saçıma şekil verdikten sonra üzerimi giyinip aşağı indim.''Anne babam nerede?''
''Her zaman sabah karşı gelir biliyorsun ama bu sabah gelmedi, haber vermedi.''
''Öğlene kadar gelmezse beni ara haber ver, ben çıkıyorum öpüyorum seni evin sultanı.''dedikten sonra iki ağacın ortasına gidip Tamay'ı beklemeye başladım.Bekletilmekten nefret ederdim ve bile bile bekletirdi hayvan herif.Geldiği zaman kafasını kuma gömeceğim onun.
''Bekletmediğim değil mi?''diyerek arkamdan geldiği anlayınca boynunu hızla kavranıp yere attım.''Sana beni bekletme dedim hem de defalarca! Bilerek yapıyorsun değil mi? Gömerim lan seni buraya!''
''Dostum sakin olur musun? Neye sinirlendin bu kadar, sen bana bu derece sinirlenmezsin adım gibi eminim.'' Bu çocuk beni iyi tanıyordu.Yazlığı satın aldığımızda kapıyı çalıp benden oyuncaklarımı istedi.Bende oyuncaklarımı paylaşmayı sevmeyen biriydim,değer verirdim oyuncaklarıma kırılsın istemezdim.Kızlarım barbie bebeklerine özenerek baktıkları gibi bende kendi oyuncaklarıma öyle bakardım.Daha sonra Tamay'ın bana bakan üzgün bakışlarını gördükten sonra onunla oyuncaklarımı paylaştım.Tek paylaştığım kişide oydu.Çünkü o da benim gibi özenerek oynardı.Salak çocuk şimdi de bana özeniyor sanırım bensiz bir bok yapamıyor.''Miray'la konuşmaya gideceğim.''
''Ne diyeceksin ki ona, sana derse 'senin bana hesap sorma hakkın var mı ne kadarcık tanıyorsun beni' diye?''
Yan yan bakarken sorusuna cevap vermedim.Çünkü bana hesap vermek zorundaydı.Neden bilmiyorum ama vermesi gerektiğini düşünüyordum.Verecekte, ne kadar inatçı gibi görünse de biraz zorlayınca hemen sökülüyor.
''Red'de ne zaman şarkı söyleyeceksin?''
''Söyleyeceğim dediğimi hatırlamıyorum ben.''
''Ne olur söylesen be, boğazından bir tel mi eksilir.''
''Tamay uzatma ses kes.'' Dedikten sonra Red'e giriş yaptık.Ama etraf bayağı kalabalıktı, neler oluyordu burada.Onur abi'nin çekilin çekilin nefes alsın deyişine hemen kime dediğine dikkat ettim.Yerde yatanı görmek için kabalığın arasından iteleyerek geçmeye çalışıyordum.
''Miray?'' diyerek bana bakan iki pörtlemiş gözü gördüm.Bir olay görüp şaşırdığı zaman Tamay'ın bu şekilde tepki vermesi beni güldürüyordu.Değişik bir tipti.
''Bunun burada ne işi var?''dedikten sonra hemen onu taşımak için kucağıma aldım ve Onur abi beni dinlenmesi için kendi kaldığı içerideki bölüme doğru takip etmemi söyledi.Yavaşça koltuğu bıraktıktan uyanmasını beklemeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOŞUCU
RomanceGüneşin hiç bu kadar yakıcı olacağını düşünmemiştim. Ta ki Ay'ın koşuşuna hayran kalana dek. Kim bilebilirdi ki bu denli hızlı, bu denli belirsiz bir koşuşturma olduğunu. Miray kimseye güvenemeyen Soykan ailesinin asi öfkeli ve sincap olan tek kızıy...