Multimedyadaki Deniz
Rüzgar'dan
''Tamay aradı mı hiç seni?''
''Hayır dostum aramadı.''dedikten sonra derin bir nefes alıp puf sesi çıkararak dışarı verdim.Beni uğurlamaya gelmemesine şaşırmadım aslında.Değiştiğinin farkındaydım.Ama o Miraydı her zaman kendi bildiğini yapardı.Belki de bilerek gelmedi.Beni önemsediğini düşündüm salak gibi inanmıştım ona.Güvenimi kazansın istedim.Yine yarı yolda bırakıldım.
''Geri gel biraz daha kal.Ben gideceğim birkaç gün daha kalıp öyle geleceğim.Derya şimdiden özlemiş beni.''dedikten sonra ona bakış fırlattım.Gözlerimden alev fışkırıyordu.Gecenin koyu renginde yola devam ederken direksiyon başında uyuyacaktım.Tamayla yer değiştirip bir süre o kullandı arabayı.Geri dönmeyeceğim.Beni görmek isteyen gelirdi gitmeden önce.Kızlar daha ince düşünür diye biliyordum.Her neyse.Öyle olmadığını da görmüş olduk.
Gözlerimi kırpıştırarak açmama sebep olan güneşti.Elimle gözüme siper edip gözüme ışığın gelmesini engelledikten sonra arabanın koltuğunda doğruldum.Yüzümü ovuşturduktan sonra etrafıma bakındım.Ve işte bizim yalımız .Denizi sevmeme neden olan bu ev.Çok seviyordum.Hele ki kışları burada koşmaya bayılıyordum.Köpeğimi gezdiririm.Oturur kafamı falan dinlerim.
Arabayı yalının bahçesine park ettikten sonra bagajdan valizleri indirip yardımcımız Zeynep ablaya yerleştirmesi için verdikten salona geçip annemle babamın otuz iki diş gösterisi yaparak bizi karşılamalarını izledik.Tamay yandan gülüşünü yaparken ben gülümsedim.
''Hoşgeldiniz çocuklar, gözlerimiz yollarda kaldı.Çok özledim sizleri.''diye sarılarak konuşuyordu annem.Kırmızı elbisesi ve siyah topuklularıyla sert görünüme sahipti.Saçlarının dip boyasının geldiğinin farkında değil herhalde.Yoksa hayatta bu şekilde gezmez annem.Babam siyah takım elbisesini giymiş kollarını iki yana açmış sarılmamı bekliyordu.Erkek tokalaşması yaptıktan sonra içeri geçip oturduk.Uzun soluklu bir sohbet ettikten sonra saatin öğleni geçtiğini fark ettim.''Ben duş alacağım size iyi sohbetler.''dedikten sonra annemi yanağından öpüp odama yol aldım. Sola dönüp merdivenlerden yukarı çıktıktan sonra koridorun sonundaki oda.Siyah kapılı olan.Tek siyah kapılı benim odamdı.Her zaman dikkat çekmeyi sevmişimdir.O yüzden küçüklüğümden beri bu kapı bu renkte.
Kapısını açtığımda loş görünümlü odama göz attım.Her bıraktığım gibiydi.Tam karşıda pencerenin yanında yatağım,çaprazında çalışma masam ve odanın tam girişindeki yan tarafta ise baterilerim, banyo kapısının karşısında da kıyafet dolabım.Ve hiç yerinden şaşmayan kaloriferin altındaki ev terliğim.
Yerlerinin değişmemesine sevindim.Çünkü her yaz bir yere tatile gittiğimde annem evin içinde mutlaka bir değişiklik ister ve yapardı.İzin almadan kafasına göre yapıyordu ve bu çok rahatsız edici olmasına rağmen anneme bir şey diyemiyordum.Kırılmasın diye 'çok güzel olmuş zevkine hayranım annecim' der sessizce odama çekilirdim.Benim annemde böyle temizlik hastası, pinpirikli, kokoş, ama bir o kadarda çok tatlı.Her anne gibi.Banyoma girip suyun sıcaklığını ayarladıktan sonra rahatlamak için kendimi suya teslim ettim.Her bir damlacığı gözeneklerime işleyerek rahatlatıyordu sanki.Rahat hissetmeyeli epey olmuştu sanırım.Akşam yemeğinden annem yemek masasında yine hepimizi bir arada görmek isteyecek.Her zaman olduğu gibi hiç istemiyordum.Dışarıda yemek yememe sürekli laf söylüyordu.Zaralıymış.Çok katı kuralları yoktur annemin, sadece dışarıda yemek yeme, akşam evde olmaya çalış özel günler hariç, herkese her şeyi anlatma düşman yanında olabilir, gibi lafları ve kuralları vardı.Haksızda değil, anneler her şeyi bilir derler ya ben ona inanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOŞUCU
RomanceGüneşin hiç bu kadar yakıcı olacağını düşünmemiştim. Ta ki Ay'ın koşuşuna hayran kalana dek. Kim bilebilirdi ki bu denli hızlı, bu denli belirsiz bir koşuşturma olduğunu. Miray kimseye güvenemeyen Soykan ailesinin asi öfkeli ve sincap olan tek kızıy...