1.0

966 78 7
                                    

Yorum

Yıldızı doldurup başlasak bölüme=)

Keyifli Okumalar❤

1 Ay Sonra

"Merhaba yeniden Kore."

Kendi kendime uçaktan inip kontrol kısmını geçtikten sonra dış hatlar kapısına vardığım gibi mırıldanırken valizimi çekiştirdim. Dışarı çıktığımda soğuk ve Kore'nin her zaman ki hava kirliliği karşılaşmıştı beni.

Atkımla iyice yüzümü kapattığımda annemlerin yolladığı arabanın nerede olduğunu anlamaya çalışıyordum. Hava baya soğuk diye buraya kadar gelmelerini istememiştim bu yüzden evde bekliyor olmalılardı beni. Merdivenleri valizimi iyice kavrayıp indirdiğimde gözlerim park kısmındaydı.

Siyah Ford Transit arabamız gelecekti şöförümüzle.

"Araba mı arıyorsunuz? Ben bırakabilirim."

Duyduğum tanıdık erkek sesiyle arkamı döndüğümde oldukça şık giyinimli Justin karşılamıştı beni.

Şaşkınca ona bakarken kollarını açıp, "Kız! Sarılsana hadi! Beklerken götüm dondu zaten." dediğinde şoktan çıkıp gülerek kollarımı açıp ona sarıldım. Anında Blue de Chanel adlı parfümünün kokusu burnuma dolmuştu. "Sen nereden çıktın ya? Ben kimse karşılamayacak sanıyordum beni."

Justin hala sarılırken, "Nerden çıktığımı bence sorgulama kanka, işin içinden çıkamayız." dediğinde omzuna, "Pisleşme!" diye vurmuştum.

Keyifili bir şekilde kıkırdadı. "Ben seni almak istedim. Annenlere de söylemeyin diye rica ettim." Geri çekildiğimde, "İyi ettin kanka. Seni çok özlemişim." dedim. Sanırım adet olacaktım çünkü bir anda duygusallaşmıştım.

Justin sahte bir şekilde ağlar gibi yaptı. "Ben de seni özledim kız. İyileş artık." diye mızmızlanmıştı.

"Bakalım kanka. Yakında tedavim bulunacak gibi duruyor." Nijerya'da ki doktor ilacın %30'u yapıldı demişti. Bu demek oluyordu ki en fazla 4 aya elimize geçecekti ilaç.

"Umarım." dedi ve soğuktan donan kırmızı burnunu çekip valizimi aldı ve kolumu girdi. "Hadi yeter bu kadar duygusallık. Eve geçelim, Maria annem bir yemek yaptı Miroş yemin ederim parmaklarını yiyeceksin."

Bunu demesiyle gözlerim büyüdü ve, "Mandu ve bulgogi de yaptı mı?" diyerek yutkunduğumda Justin başını salladı. "Onlar sadece çerez niyetine var. Biliyorsun her yıl döndüğünde bütün asya ve avrupa mutfaklarını masaya diziyor."

Mutlulukla kısık bir sevinç çığlığı attım ve bu sefer Justin'i ben çekiştirmeye başladım. "Hadi kanka çabuk ol o zaman! Çok açım!"

Lacivert M4'üne bindiğimizde Justin arabayı çalıştırmıştı. Klimayı açıp başımı cama çevirdim. Yağmur yağmaya başlamıştı.

Çıkış için havalimanı giriş kapısının önünden geçerken gördüğüm 7 tane korumalı adamla onların BTS olduğunu anında anlamıştım. Sanırım aynı uçaktaydık. Gitmemden en son 3 gün önce şirkete geçip onlarla görüşmüştüğüm için ne zaman döneceklerini sormak aklıma gelmemişti. Toparlanmakla meşgul olmuştum.

Ayriyeten aramız iyiydi ve her görüştüğümüzde biraz daha samimileşmiştik birbirimize.

Mesela Namjoon benim gibi dünya klasikleri aşığıydı, Yoongi ile beğenerek izlediğimiz filmleri yorumlamayı seviyorduk, Jin ve Taehyung anime izlerken hep beni de çağırmışlardı, Hoseok ve Jungkook bana boş vakitlerinde kendi dans kareografilerini öğretmişlerdi. Tam öğrendim denemezdi ama yapabiliyordum az çok.

𝐁𝐨𝐥𝐚𝐡𝐞𝐧𝐤✔✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin