Yorum
Yıldızı doldurup başlasak bölüme=)
Keyifli Okumalar ♡
Bazı anlar olur.
Hani yapmanız gerektiğine inandığınız şeyin gerçekten(!) yapmanız gereken şey olduğuna inanmakta zorluk çektiğiniz.
Ama her şeyin çok geç olduğunu, yaptıktan sonra da pişmanlık duymanız gerekip gerekmediği konusunda aklınızın karıştığını zamana sıkışıp kalırsınız ya?
Heh! İşte ben tam olarak bu andaydım.
Dudaklarım hala Jimin'in dudaklarında dururken aklıma tam olarak şimdi dank ediyordu ne yaptığım.
Ben. Jimin'i. Öpüyordum.
Gözlerimi bedenime elektrik çarpmış gibi irkilerek açtım ve onun kapanmış gözlerini gördüğüm gibi yavaşça geri çekildim. Kalbimin kriz geçirircesine göğüs kafesimi oldukça sesli bir şekilde tekmeliyordu. Ve yüzüm az önce sinirden kızarmışken artık utançtan kırmızıydı eminim ki.
Jimin geri çekilmemi fark ettiği gibi gözlerini açtığında maviliklerimi onun kahvelerine dikmişti. Elim hala tişörtünü sıkıca tutarken zaman durmuş gibiydi. Bir çok duygu geçiyordu gözlerinden. Ama en çok dikkatimi çeken az önce ki soluk haline binaen artık parlaklık kazanmış gibiydi.
Belki uzun süre öylece kalabilirdik. Ama kenarda duyduğum gereksiz insanın sesiyle içinde bulunduğumuz atmosfer yok olmuştu.
"Sadece hevesini bitmesini bekleyeceğim Jimin. Bu kadından elbette ki sıkılacaksın!" diye çirkefleşerek sinirli adımlarla yanımızdan ayrılan Sara'ya acıyan gözlerimle arkasından bakarken, "Anca gidersin paçoz!" dedim mahalle karılarına benzememi umursamadan.
Sara gözden kaybolduğunda Jimin'le baş başa kaldığımı anlamış ve sessiz bir şekilde yutkunmuştum. Kısa bir an ona baktığımda dudakları kıvrılmayı bekler bir haldeydi ve benden açıklama beklediği açıktı.
Ama şu anda utancımdan bu açıklamayı yapamazdım. Tanrım! Ben böle şeylerde en son utanacak kişi olduğumu düşünürken kirpiklerime kadar yüzümün domates rengine döndüğünü hissetmem nasıl bir şanstı!
"Tişörtümden çektiğin anda oldukça seksiydin."
Ensemde ki saçlarımı gergince sağıma alırken gülmek isteyen yanını tutar gibi mırıldandığında boş bulunup, "Teşekkürler." dediğimde bastırdığı dudaklarından bir kıkırtı çıktı.
Bir dakika... ben az önce teşekkürler mi dedim ben yoksa bana mı öyle geldi?
Mal....
Kahretsin daha ne kadar rezil olabilirdim ki?
Hızla geldiğim yöne döndüm. Bu rezillik ve utançla konuşabileceğimi hiç ama hiç sanmıyordum.
"B-ben artık gideyim. Görüşürüz."
Gözlerim sıkıca kapatıp sola doğru attığımda birden kollarını belime doladı ve başını boynuma koyarak, "Beni öpmenden hemen sonra hiç bir şey konuşmadan gidebileceğine inandın mı Daegu kızı?" dedi kısık bir ses tonuyla ve sıkıca kapattığım gözlerimi aniden açmama sebep olacak şekilde devam etti.
"Hele benim karşılık veremediğim bir öpüşme de."
(y/n:Bu cümle karşısında yaşama ihtimali olan yenga hanım kızın elinden öpülür; NET!)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐁𝐨𝐥𝐚𝐡𝐞𝐧𝐤✔✔
FanfictionTAMAMLANDI ✔✔ 《𝑃𝑎𝑟𝑘 𝐽𝑖𝑚𝑖𝑛》 Kırık bir cam gibiydin bana karşı. Her değdiğinde kesikler bırakmak istiyordun... Ancak şunu hep unutmuştun; Yumuşak görünen bedenimin altında yatan dikenler, senin için çıkmaya her zaman hazırdı. Ve ne ünlülüğü...