Anlamıyorum,
Ben Kasım ayından beri aşırı aktif bir yazarım ve üniveristeye gitmeye başlamadan yayınlayacağım da dahil olan kitaplarımı bitirmeden buraya ara vermeyi düşünmüyorum ama ilgi okuma sayısına rağmen az.
Betimle mi az yapıyorum?? Konu mu çok sıkıcı? Öylesine mi okuyorsunuz?
Yapmayın bunu bana ya =(
Yıldızı doldurup başlasak bölüme=)
Yorum
Keyifli Okumalar ♡
"Vaftiz babanın Jimin olmasına inanmıyorum."
Makarnamdan bir çatal daha alırken karşımdaki bilgisayardan konuşan Min Seo'ya kafamı salladım. Ben de aynen ilk dakikalarda böyle bir yüz ifadesine sahiptim ama şimdi geçmişti.
"Nasıl bir tesadüf bilmiyorum ama olan ortada." diyerek bu sefer köftemi alıp bir ısırık aldığımda gözlerim ekranın sağında olan Justin'e kaydı.
Gözlerini Jimin'in bana aniden sarılmasından bahsettiğimden beri kapalı bir halde yastığına sarılıp gülümsüyordu.
Manyak.
Hayır yani ona kırıldığımı belli etmemden sonra Jimin ile beni saçma bir yakınlaştırma isteğini dile getirmeyi bırakmıştı ama şimdi bu hâlleri neydi? Psikopat gibi sağ sola hareket ediyordu 2 dakikalardır ve tımarhaneyi aramama çok az kalmıştı.
"E artık Jimin iyi davranacağına söz verdiğine göre bir kanka olursunuz?"
Min seo tek kaşı imalı bir şekilde kalkmışken dalga geçer sesiyle konuştuğunda gözlerimi devirip ağzımı açacakken Justin bulunduğu ruhani andan sıyrılıp, "Üstüme iyilik sağlık! Ne kankası ayol? Tövbe de!" diyerek her zaman ki Justin'liğini göstermişti.
Tabi daha sonra aklına kavgamız gelmiş olmalı ki uzun olmayan saçlarını arkaya atar gibi yaptı ve gergince güldü. Lafı kıvıracağı zaman aynen böyle yapardı.
"Yani," dedi i harfini uzatarak. "Jimin kankan olamaz çünkü tek kankaların biziz. Başka bir şeyin olsun."
Kaşlarım kalktığında, "Arkadaş olması dışında başka seçenek mi var Justin? Bacanak mı diyeyim adama?" dedim.
Ofladı. "Mira aptala yatma işte! Sara gelince ne kadar kızgınlaştığını gördük tamam mı? Onun seni öpmesinden sonra beklediğin o kötü adam tepkisi yerine üzgün ve pişman adam tepkisi vermesi seni şaşırttı ve etkiledi ayrıca!"
Dediklerinden sonra köftem kısa süreli boğazımda kaldığında kenarda ki soğuk çayımdan büyük bir yudum alıp lokmanın aşağı inmesini sağladım.
Bunlar ne biçim laflardı ayol? Ne etkilenmesinden bahsediyordu Justin? Ben ondan etkilenmemiştim!
Sadece beni öpmesinden sonra yüzsüz gibi davranacağına emin olan yanımı o kadar hazır tutmuştum ki bugün ve geçen iki hafta boyunca gözlerinde ki pişmanlık beni şaşırmıştı o kadar.
Ve Sara buradaydı artık.
"Öyle bir şey yok Justin." dedim kendimden emin bir ses tonuyla. Ama ilk kez kendimden emin olmak istemeyen ve beni sorgulayan bir yanım vardı içimde. Bu histen hiç hoşlanmamıştım. "Jimin ile daha bugün ateşkes kararını aldık ve Sara burada. Her ne kadar Jimin bana hastanede duygusuz bir şekilde ondan bahsetmiş olsa da ilk gördüğü an hiçte duygusuz değildi. Bu konuyu kapatalım artık."
Aklımı karıştırmalarından bıkmıştım. Ben de kendimi bir yere kadar savunabiliyordum ve ısrarla onunla farklı bir ilişkiye sahip olma düşüncesini beynime sokunca ne yapacağımı şaşırıyordum artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐁𝐨𝐥𝐚𝐡𝐞𝐧𝐤✔✔
FanfictionTAMAMLANDI ✔✔ 《𝑃𝑎𝑟𝑘 𝐽𝑖𝑚𝑖𝑛》 Kırık bir cam gibiydin bana karşı. Her değdiğinde kesikler bırakmak istiyordun... Ancak şunu hep unutmuştun; Yumuşak görünen bedenimin altında yatan dikenler, senin için çıkmaya her zaman hazırdı. Ve ne ünlülüğü...