Begonvil - 1

6K 208 32
                                    

~

"Yosun!" Diye bir çığlık duymamla uyuyakaldığım koltuktan hafifçe doğruldum.Günlük serüvenim başlıyordu. "Onu bana ver!" Diyerek Akasya'nın Yosunu salonun ortasında kovalamasını fark edince yavaşça yerimden kalktım.

"Akasya!" Diyerek omuzundan yakalayıp kendime çevirdim. "Ne oldu?" Dediğimde tekrar çığlık attı.

"Yosun silgimi yiyor!" Dediğinde gözlerimi Yosun'a çevirdiğimde çilek şeklindeki silgiyi ısırıyordu. Ona doğru ilerleyince koşmaya başladı. Peşinden koşarak onu yakalamaya çalışırken bağırdım.

"Yosun o çilek değil!" Diyerek bağırdığım sırada Yonca bunu bir oyun sanıp o da önümde koşmasıyla iki ayağım birine dolandı. Yere düşmeden dengemi sağlayıp tek hamlede Yosun'u yakaladım. "O yenmez ver!" Dediğinde silgiyi yere atıp ısırdığı tüm silgi parçalarını yüzüme tükürdü. Yüzümü buruşturup onu yere bıraktımç

"Abla geç kalıyoruz!" Diyerek o sırada Çınar'ın sesini duymamla ona döndüm. Üzerine okul formasını giymişti.

"Saat kaç?" Dediğimde boş koluna bakıp tekrar bana döndü.

"Bilmiyorum!" Diye bağırdı. "Çünkü bir saatim yok!" Dediğinde iç çektim. İstediği saati alamadım diye kızgındı ama işten bu ayki maaşımı alamamıştım. Elimden bir şey gelmiyordu. Bende onları mutlu etmek istiyordum ama şartlarım her şeye el vermiyordu.

"Akasya giyin hadi!" Diyerek onu odasına doğru itelediğimde sessizce odasına yöneldi. Çınar kollarını sinirle çapraz yapmış şekilde kapıya bakıyordu. Çınar 12 yaşındaydı ve evimizin tek erkeği oydu, çevresinde gördüğü şeylerden etkileniyordu. Arkadaşlarının durumu bizden iyiydi. Hem maddi hem manevi. Akasya ise 11 yaşında genelde sessiz bir kızdı ama eşyalarına dokunulmasını sevmiyordu ve bunun sebebi bendim. Kaybolan, kırılan eşyalarının yenisini almam pek kolay olmuyordu.  Yosun ve Yonca benim küçük ikizlerim. 6 yaşındaydılar ama Yosun biraz sorunlu bir kızdı, konuşmuyordu. Yonca ise neşeli bir kızdı bazen Yosun'un sadece onunla konuştuğunu düşünüyordum. Hiç görmemişim ama bir bakışıyla bile olsa derdini sadece Yonca'ya anlatırdı.

Üzerimde dünden kalan kıyafetlerimden kurtulup üzerimi değiştirip odadan çıktım. Akasya çantasını toparlamış fermuarını kapatırken Yonca ve Yosun, Çınar'ın yanında ellerini çapraz yapmış şekilde bekliyorlardı. Çınar'a olan düşkünlükleri onun yaptığı hareketleri yapmasına sebep olabiliyordu.

"Hadi botanik ailem gidelim." Diyerek açtığım kapıdan çıkardım onları. Merdivenlerden inerken Çınar Yosun'un elinden Akasya'da Yonca'nın elinden tutmuş yavaşça inmeye başlamışlardı. Dar karanlık merdiven biraz ürkütücü görünse de alışmışlardı. Yanan cılız bir ışık eşliğinde yavaşça iniyorlardı aşağıya.

Son kata geldiğimiz de ev sahibi usulca kapıyı açtı. "Vil, kızım." Dediğinde duraksadım. "Kirayı versen diyordum artık, Murat'ı biliyorsun artık bahane üretemiyorum." Dediğinde gülümsedim. Cemile Teyze bana destek olurdu, hayatımın zorluklarının farkında olsa da eşi Murat amca çok zor biriydi. Cemile teyze ondan gerçekten korkuyor olsa da benim için çoğu zaman ona yalan söylüyordu.

"Yarın, yarın söz." Dediğimde kafası salladı ve tekrar içeriye girdi. Cebimde dolmuşa binecek kadar param yoktu. Kira mı? Kardeşlerimle yalnızdım. 6 yıldır bu böyleydi. Yosun ve Yonca 5 aylıkken alıp çıkmıştım onları. Hiç itiraz etmemişti küçüklerim. Anneleri hep ben olmuştum.

"Çınar, Akasya!" Diyerek hızlanmalarını belirten komutu vermemle adımları hızlandı. Okulları uzak değildi bu yüzden sıkıntı çıkmıyordu. Geçen seneye kadar Yosun ve Yonca'yı bırakacak yer arıyordum sürekli işe giderken kalacak yerlere ihtiyaçları vardı ama artık anaokulları onları ücretsiz kabul ediyordu.

BegonvilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin