Begonvil - 18

1.8K 143 25
                                    

~

Arabadan çıkarılıp baygın şekilde sedyeyle yanımdan uzaklaşan Devrim'e bakıyordum. Bunun olmaması gerekiyordu. Böyle bir şey yaşamamamız gerekiyordu. Gülerek eve dönmek, bu süprizi için ona mutluluğumu anlatmam gerekiyordu.

Elimde sıkıca tuttuğum ceketini  giydim ve peşinden korkulu adımlar atarak ilerledim. Buram buram onun parfüm konusu burnuma dolarken içeriye girdiğini idrak etmek istemiyordum. Önüme geçen Mehmet ile onu gözden tamamen kaybedince durdum ve beni durduran Mehmet'e baktım.

"Doktoru aradım birazdan burada olacak." Dediğinde sadece kafa salladım ve kapanan kapıya doğru baktım tekrar. "Oturup beklemeliyiz." Diyerek beni yönlendirince kaşlarımı çattım.

"Senin yaptığın ilaç işe yarıyordu, onu yapsalar aslında..." diye mırıldandım.

"Belki biraz daha ağır ilaçlar yaparlar bilmiyorum." Dediğinde gözlerimi kapattım. Onu daha kötü olduğunu duymak istemiyordum.

"Deniz?" Diye arkamdan adımı duymamla irkildim. "Ne oldu?" Diyerek bana doğru koşan Fatih Beyi gördüm.

"Bilmiyorum, bir anda oldu." Dediğimde Mehmet de konuştu.

"Bilinci kapanmadan geldik, Emrah beyi de aradım." Dediğinde Fatih beyin o gözündeki korkuyu iliklerime kadar hissettim.

"Erken dedim ona, erken dedim!" Diyerek sinirle arkasını döndü ellerini sinirle saçlarına geçirdiği sırada orada olduğunu fark ettiğim Kamer onun yanına koştu.

"Sahnede iyiydi, neden bir anda böyle oldu?" Diye arkadan sesi gelen Cihat'a döndüm.

"Son bir haftadır krizleri oluyordu ama bu kadar yükselmemişti." Dedi Mehmet. Derin bir nefes aldım ama ses çıkaramadım. Usul usul ilerleyerek gördüğüm boş bir oturma alanına  kendimi bıraktım. Giydiğim Devrim'in ceketine sarılır gibi kollarımı kendime sardım.

Sakin kalmak istiyordum, burada ağlayacak hakkı bulmuyordum kendime, ağlamamak için olabildiğince sıkmam gerekiyordu. Kamer'e sarılmış ağlayan Fatih bey durumun ciddiyetinin farkındaydı. Panik bir şekilde Mehmet'le konuşan Cihat'ta farkındaydı ama ben neden o birazdan bastonunu yere vurarak gelecek ve bana gülümseyecek gibi hissediyordum. Ceketini giydiğim için benimle uğraşacaktı ve bende ona gülecektim.

Kalbim olayın ağırlığını kabul etmek istemese de olay benim beklediğimden daha ciddiydi. Yarım saat içinde koridor Fatih beyin ve Cihat'ın etrafını saran insanlarla dolmuştu. Doktor gelip koşarak Devrim'in geldiği odaya gitmişti. Ben ise sadece bekliyordum. Kamer yanıma gelip bir kahve getirmişti. Buz kesen ellerim arasında onu sadece tutmuştum yutmaya mecalim yoktu.

"Fatih ile daha bugün konuştuk..." diyerek derin bir nefes aldı Kamer. Ona döndüm ama ses çıkarmadım. "Bir gün bu anın geleceğinin biliyorduk ama bugün değil..." dedi ve gözlerini benden çekip yere indirdi.

"Ha-hangi gün?" Diye içimde o panikle sordum.

"Muhtemelen..." dediği anda herkes bir anda kapıya döndü, bende yerimden kalkıp Fatih beyin ilerlediği doktora doğru onun bir adım gerisinde ilerleyip durdum.

"Fatih bey..." diye söze başladı. "Odamda konuşsak daha iyi olacak." Dediğinde durumun gerçekten iyi olmadığını idrak etmeye başladım.

"O iyi mi?" Diye soruverdim.

"Şu an da uyutuluyor." Bana doğru döndü devam etti. "Bilinci kapalı." O an tutamadığım bir damla yaş yanağıma düştü. Doktor, Fatih bey ve Cihat hızlı adımlarla yanımdan uzaklaşırken ben ne yapacağımı bilmez şekilde bıraktıkları yerde kaldım.

BegonvilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin