Begonvil - 16

2K 135 55
                                    

~

Tüm gün evin içinde panik bir halde gezmiştim. Akşamki tanıtım toplantısı için hazırlanacakken Devrim yine rahatsızlanmıştı ve Fatih bey gelmemesi gerektiğini söylemişti. Haftaya olacak basın tanıtımına gelirsin diye söylemişti. Devrim ise moreli bozuk şekilde 'yalnız kalmak istiyorum.' demişti. Bir şey diyemeden sadece evin içinde dolanıyordum. Kaç saattir odadaydı bilmiyorum ama yanına gitmek ve onun iyi hissetmesini sağlamak istiyordum. Belki biraz iyi hisseder diye kafede öğrendiğim gibi sade çörek yapmıştım. Bu hamlemin onun yüzünü gülümseteceğini düşünüyordum.

Fırından çıkarıp en güzel duran çöreği alıp tabağa koydum. Yeliz bana eşyalar konusunda yardımcı olduktan sonra ona rahat olmasını söylemiştim ve her şeyle uğraşmıştım. Biraz kafam dağılsın da istiyordum aslında.

Elimdeki tabakla yavaşça yukarı çıkıp kapısının önüne geldim. İki defa kapıya vurup bekledim ve ses gelmedi. Uyuyor herhalde diye düşünerek arkamı döndüğümde içerden "gel." sesi geldi. Odaya girdiğimde yatakta oturuyordu.

"Selam." Diyerek gülümsedim ama o sadece başını salladı. Bana bakmıyor çok gergin görünüyordu. "İyi misin?" Dediğimde bana döndü.

"En sevmediğim soru bu." Dediğinde bugün gidemediği için gerçekten üzüldüğünü fark ettim.

"Sana çörek yaptım." Diyerek tabağı uzattığım da o gergin ifadesinin içinde gizlenen o gülümsesi oluştu. Ne kadar yakışıyordu ona gülmek.

"Sen mi yaptın?" Dediğinde kafamı salladım ve ona doğru ilerledim. Yanına oturup çöreği peçeteye sarıp ona uzattım.

"Bak güzel olmuş mu?" Dediğimde elimden aldı ve bir ısırık aldı. "Bak bu da üçüncü buluşmamız oldu, sana çörek yaptım." Dediğimde kıkırdadı ve yemeye devam etti.

"Hamarat kızsın, alayım seni." Diyerek göz kırpınca güldüm.

"Bir dahakine baş harfimizi yan yana yaparım." Dediğimde kafa salladı. Çöreği yemeye devam ederken ona bakıyordum. Gerçekten yorgun görünüyordu.

"Bugün için üzgünüm." Dediğinde kaşlarımı çattım.

"Neden?"dediğimde çöreğini bitirmişti ve peçeteyi elimdeki tabağa koydu.

"Benim yüzümden..." dediğinde araya girdim.

"Oyun falan oynayalım mı? Zamanımız geçer." Dediğimde şaşkın bir yüz ifadesiyle bana döndü. Ben ona evden kovulduğumu söylemekten zorlanırken o bana yardım etmişti. Şimdi canını sıkan konuyu dillendirmek zorunda değildi.

"Ne oynayacağız?" Dediğinde etrafa bakındım. Komidin üzerine yarısı içilmiş cam şişeyi görünce uzanıp aldı.

"Doğruluk mu cesaret mi?" Diyerek yere oturdum. Ona bakıp oturmasını isteyince güldü ve yataktaki yastığı bana uzattı.

"Üzerine otur." Diyerek diğer yastığı da kendi alıp yatağa sırtını dayayarak oturdu.

"Başlıyorum." Dediğimde güldü.

"Sadece ikimiz varız biliyorsun değil mi?"

"Usulen çevirelim." Diyerek şişeyi aramıza koydum. "Burası soru." Kafasıyla onayladığında yavaşça şişeyi çevirdim. Soru kısmı ona geldi.

"Soru mu soracağım?"

"Doğruluk diyorum, sende bana bir soru sor." Dediğimde kafa salladı.

"Bana en mutlu anını anlat." Dediğinde duraksadım. En mutlu anım ne zamandı diye geçirdim içimden. O an gözlerimde canlanırken anlatmaya başladım.

BegonvilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin