~
Telefonu kapatıp tam olarak idrak edinceye kadar yerimden kıpırdayamadım. Orayı nasıl bulmuştu? Bizi gördüğü yer ile kafenin hiç bir alakası yoktu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Nasıl tepki vermeliydim? Kafeye artık gidemezdim. Gitsem orada onunla yüzleşmek istemiyordum. Altı yıldır en büyük korkum buydu. Kardeşlerim üzerinden menfaat yapmaya çalışan o insanları görmek dahi istemiyordum.
"Ne oldu?" Diye arkamdan seslenen Devrim üzerine irkildim ve ona döndüm.
"Zafer aradı da..." dediğimde kafa salladı.
"Onu fark ettim." Dedi, elimi saçlarıma geçiştirip bir kaç saniyelik duraksadım.
"An-annem gelmiş oraya." Diye söylediğimde tek kaşını kaldırdı.
"Nasıl?"
"Bilmiyorum, kafeyi nasıl bulduğunu asla bilmiyorum." Diyerek ona doğru ilerledim ve yatağın ucuna oturdum.
"Konuşacak mısın?" Sözlerini duyar duymaz kafamı olumsuzca salladım. Yüzleşmekten çok korkuyordum. Ben onlarsız, onlardan uzak iyiydim. Kardeşlerim iyiydi.
"Asla." Dediğimde kafasıyla onayladı. "Kafeye gidemem artık değil mi? Orayı biliyor!"
"Nasıl öğrenmiş orayı?"
"Hiç bir fikrim yok." Dediğimde kafa salladı.
"Kafeye neden gitmiyorsun?" Diyerek yaşlandığı yerden doğruldu.
"Onunla karşılaşmamalıyım."
"Oraya gitmeyi çok istiyorsun." Yatak başına dayalı olan bastonunu aldı. "Mehmet'e söyleyeyim birini ayarlasın beraber gider gelirsin. Bir şey olursa yardımcı olur." Dediğinde ona şaşkınca baktım.
"Aslında buna gerek yok, gitmeyeyim." Diyerek bende peşimden kalktım. "En azından bir süre..." beni
Duymamış gibi dolaba ilerledi ve bir tişört çıkarıp giydi."Gitmek istemiyor musun?" Dedi, gitmek istiyordum ama annemle orada karşılaşma fikri bile beni çok derin bir korkunun içine atıyordu. Oraya gittiğimde peşimde koruma gibi birinin olması da pek hoş duracağını düşünmüyordum.
"Ben gitmesem daha iyi." Dediğimde bana döndü ve kafa salladı. "Belki başka bir iş ararım." Dediğimde kafasıyla onayladı.
"Bir şey ayarlayabilecek miyim bakarım."
Biz konuşurken dışardan Akasya'nın çığlığını duymamla irkildim. "Cihat abi!" Diye bağırdı. Onun adını duymamla afallasam da bunu Devrim'e belli etmemek için olduğum gibi bekledim.
"Sen bana ne anlatacaktın?" Diyerek bana döndü. Acaba Cihat'ın geldiğini duymamış mıydı?
"Sonra konuşalım istersen, Cihat gelmiş sanırım." Diyerek dışardan gelen sesleri kast ettim.
"Önemliyse eğer abim bekleyebilir." Dediğinde kafamı olumsuzca salladım. Ona söylemek istemedim.
"Yok değil." Diyerek kapıyı açtım ve geçmesi için çekildim. O çıkarken merdivene doğru yöneldi. Bende yukarı kata doğru gitmeye karar verdim. "Ben biraz dinleneyim." Dediğimde arkamdan baktığını hissediyordum ama Cihat ile karşılaşmak istemiyordum. Ona olan tavrımın Devrim farkındaydı, bu onu rahatsız ediyordu ama ben hiç bir şey olmamış gibi de yapamıyordum.
~
Gözlerimi açtığımda beynimdeki yorgunluğu hissediyordum. Gece boyu kıvranıp durmuştum. Beynimde yankılanan annemin kaygısı vardı. Kalbim deli gibi sıkışsa da bir karar vermem gerekiyordu. Kafede çalışıp kardeşlerimi riske atamazdım. Oraya gelir ve beni tekrar bulursa bambaşka bir senaryoya çevrilirdi hayatımız. Rahatlayacaktım ve oluruna bırakacaktım. Zafer'e arayıp durumu anlatmak zorundaydım. Ona annemden ayrıntılı bahsetmemiştim. Bana çok ağır gelen bir konuydu ve bununla yüzleşmekten hep kaçmıştım, başka şansım yok gibi hissediyordum. Kardeşlerim kendi kararlarına verebilecekleri ana kadar onları olabildiğince uzak tutmam gerekiyordu. Ben buna karar vermiştim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Begonvil
Romance"Devrim biraz sert biridir." Dedi ve iç çekti. "Şu hasta olduğu dönemlerde bu daha da arttı..." diye devam edince araya girdim. "Bana karşı gayet kibar." Dediğimde kafa salladı. "O benim kardeşim her zaman onun isteklerini..." dediği anda elimi ma...