Begonvil - 8

2.4K 139 34
                                    


~

Tüm haftanın yorgunluğunu artık tüm bedenimde hissediyordum. Kemiklerim ağrısından ayakta durmak bile zor olmuştu. Yorgunluğumun üzerine de bugün oldukça kalabalıktık. Zafer siparişlerle ilgilenirken ben sürekli arada gezip boşalan masaları topluyor ve temizlik yapıyordum. Bunun en büyük etkisi de Zaferle dün yaptığımız konuşmalardı. Sabah tek kuru bir 'Günaydın' ile işe başlamıştık. Oldukça sessiz ve durgundu. Bende ondan kalır yanım yoktu tek yaptığım gelen gidenle ilgilenmekti onun bulunduğu tarafa pek geçmemiştim ve geçmeye de çekiniyordum.

"Sen biraz ara ver istersen." Yandan gelen sesle Zafer'e döndüm. Devrim'in geleceğini düşünüyorum ve onun geldiği sırada ara hakkımı kullanmak daha mantıklı olabilirdi.

"Yok, istersen sen dinlen kasaya bakarım." Dediğimde kafasını olumsuzca salladı. Ses çıkarmadan yanına doğru gittim. Onunla küs kalmak veya kırgın kalmak gibi bir durum beni rahatsız ediyordu.

"Sessizsin bugün." Diyerek derim bir nefes aldım.  Kasadaki kadının siparişini uzattıktan sonra bana döndü.

"Keyfim yok." Dediğinde kafa salladım.

"Sorun ne?"

"Bir sorun yok." Dedi ve o sırada gözleri bir şeye takıldı. Oraya bakmayı sürdürürken konuştu. "Seninki geliyor." Dediğinde bende gözlerimi oraya çevirdim. Devrim yanında iki adamla kafeye doğru geliyordu. Yine metal bastonundan destek alıyordu. Usul usul ilerlerken yanındaki adamı dinleyerek tam kafenin önünde durdu. Diğer adam kafeye doğru gelip kapının girişinde durdu ve bana döndü.

"Müsait misiniz?" Dediğinde Zafer'e döndüm. Gözlerini kitlemiş oraya bakarken konuştum.

"Çıkabilir miyim?"

"Çık." Dedi ve bana döndü yüzü oldukça gergindi. "Umarım doğru kararı verirsin." Dediğinde ses çıkarmadan kafenin kapısına ilerledim.  Beni gören Devrim yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.

"Şöyle geçelim." Diyerek boş masayı gösterdi. Masaya geçtiğimiz sırada devam etti. "Avukatım Samet Akkan..." diyerek adam gösterdiğinde elimi uzattım. Adam sıkıp başıyla selamladı beni.

"Öncelikle..." diyerek elindeki tabletti kaydıracak bir şeyler yaptı. "Kimliğinizi almam mümkün mü?" Diyerek bana döndü.

"İçerde getireyim." Diyerek ayaklanında kafasını olumsuzca salladı.

"TC'nizi de alabilirim." Dediğinde kafa sallayıp söyledim.  "Evlilik anlaşması adı altında sizin ve Devrim Beyin isteklerini yazacağım..." dedi ve kaşları çatıldı. "Begonvil demiştin isim olarak..." dediği sırada araya girdim.

"Kimlikte ismim Deniz Elçin." Dediğimde kafasıyla onayladı.

"Başlayalım o zaman." Diyerek kafasını kaldırıp bize baktı. "Önce sizi dinliyorum Deniz hanım." Deniz ismini kullanmayalı çok uzun zaman olmuştu. Böyle resmî işler dışında pek de duymazdım zaten. İsmimi kimlikte değiştirmek istesem de onun için ödeyecek pek bir param yoktu. Bu yüzden ben Deniz'i benliğimde silmekle yetinmiştim.

"Kardeşlerim geleceğini güvence altına almak istiyorum." Diyerek dikleştim. "Üniversite hayatının sonuna kadar onların maddi olarak destekleneceğini bilmem gerekiyor." Avukat bunu yazarken Devrim araya girdi.

"Şunu da ekle..." dedi ve bana baktı. "Bu evlilik hangi koşulda bitmiş olsa bile o dört çocuğun desteği tamen ben Devrim Atasoy'a ait olacaktır." Dediğimde böyle bir şey beklemiyordum. Şaşkınca ona bakarken o ise gayet ciddi bir şekilde avukatı izliyordu.

O an soyadını fark ettim. 'Cihat Ayan' yazıyordu Çınar'a verdiği barette ama Devrim Atasoy demişti. Öz kardeşi değil miydi?

"Cihat'ın soyadı Ayan değil miydi?" Diye ona doğru fısıldayınca bana döndü gözlerini görmesem de kaşlarının çarpıtıldığını fark ettim.

BegonvilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin