~
Gözlerim pembe yapraklar üzerinde usul usul gezerken hafifçe dokundum. Begonvilleri ne zaman görsem içimde bir umut dolardı. Benim kahverengi dünyama göre çok güzellerdi. Mesela bir gül gibi sevilen, koku saçan bir çiçek değildi. Ama güzel baharları çağrıştırıyordu. Büyüyor ve sarıyordu. Sarıdğı yer çok çirkin olsa da o güzelliğiyle orayı büyülüyordu. Bende kardeşlerimin hayatı için böyle olmak istiyordum.
"Vil?" diye dürtülmem ile irkildim. Daldığımı fark edip ellerimi çiçekten çektim.
"Cihat kim?" dediğimde elimdeki kartı işaret ediyordu. Ona gerçeği söylesem muhtemelen bana çok kızardı.
"Arkadaşım." diye mırıldanıp kartı yerine koydum. ve saksıyı köşede duran çiçeklerin bulunduğu yere bıraktım. "Eve giderken alırım."
"Ben öyle bir arkadaşın olduğunu bilmiyordum." diyerek imalı ama ufak da sinir barındıran bir sesle söyledi.
"Geçen gün tanıştık." diyerek ona döndüm. "Kötü bir tanışma oldu da ondan öyle yazmış." dediğimde devame etmemi bekliyor gibi bakmaya devam etti.
"Kötü başlayan kötü devam eder." dedi benim devam etmeyeceğimi fark ederek. "Cihat kim? Tanımadığın insanlarla konuşma Vil." diyerek kızınca kafa sallayıp kasanın oraya geçtim.
"Kimle konuşacağıma karar verecek kadar büyüdüm bence." diyerek iç çektim. O sırada gelen müşteriyle ikimizde sustuk. Kadının siparişini girerken Zafer'in bana baktığını hissediyordum ve onu rahatsız etmiştim. Bu durum beni rahatsız hissettirse de yapabilceğim bir şey yoktu. Gerçek olayı anlatsam beni daha çok darlayacağını biliyordum. Zafer girdiğim siparişleri hazırlamaya başladığında bir nebze rahat hissettim. En azından gözlerini benen çekmek zorunda kalmıştı.
"Şerif bey bugün gelecek mi?" dediğimde sessizce kahveyş bardağa koymaya devam etti. "Beraber ev aramaya giderdik." dediğimde gözleri saniyelik bana gelip tekrar önüne döndü.
"Sormadım, ararım." dediğinde gülümsedim. Elindekileri kadına verip tekrar bana döndü. Bana bakmayı sürdürürken gergince sırtımı duvara dayadım.
"Bana öyle bakma Zafer." dediğimde kaşlarını çattı.
"Nasıl bakıyorum Vil?" dediğinde iç çektim.
"İmalı imalı." dediğimde kafasıyla onayladı.
"Anladıysan ne güzel." dediğinde gözlerimi devirdim. "Cihat kim bilmiyorum ama senin hayatını daha çok zorlaştırmasını istemiyorum." dediğinde sadece kafa salladım. Beni düşündüğünü biliyorum ama fazla sıkboğaza da gelemezdim. O yüzden uzatmaması için sadece kafa salladım. Düşündüğü gibi aşk yaşayacak pek zamanım yoktu.
Öyle boş boş otururken istemsizce gözlerim begonvillere gidiyordu. İçime umut dolduran bir şeyi ondan alınca da tuhaf hissetmiştim. Bir çiçeği kendimle bu kadar bağdaştırırsam olacağı buydu tabi. Bu durumun etkisinden çıkmam gerekiyordu.
"...bir tane de sade çörek." sesini duymamla irkilip kafamı kaldırdım ve o an Zaferin sipariş aldığını fark ettim. Gözlerim o an Cihat ile buluştu.
"Merhaba." dedi ve gülümsedi.
"Merhaba." dedim ve sadece çöreği alıp pakete koydum. İstediği kahveyi koymak için karton bardağı aldığım sırada içimden ona cevap verme isteği ile doluyordu ama ne diyecektim ki? Ona kızmış olsam da bu benim gururumla alakalıydı. İlk defa böyle bir yaklaiım gördüğüm için yanlış değerlendirmek istemiyordum. Elime aldığım kalemle Zafer fark etmeden karton bardağa yazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Begonvil
Romance"Devrim biraz sert biridir." Dedi ve iç çekti. "Şu hasta olduğu dönemlerde bu daha da arttı..." diye devam edince araya girdim. "Bana karşı gayet kibar." Dediğimde kafa salladı. "O benim kardeşim her zaman onun isteklerini..." dediği anda elimi ma...