~Bugün biraz kin biraz korku bürümüştü beni. Ben Cihat'ı gördüğümde ona karşı olan kırgındınlığa bürümüştü içimi ve bunu Devrim'in yanındayken hissederken suçluluk duymuştum. Sonuçta bir yola girmek zorunda olduğum isim oydu. Bunu kabul etmiştim ve Cihat sadece beni ona getiren kişi gibi görünse de biraz fazlası olduğunu o da bende biliyorduk.
O kısacık sürede onun yardımlarıyla ve bana olan tavrıyla ona karşı inancım biraz artmıştı. İlk defa beynimi kardeşlerimin yanında o meşgul etmişti. Bunu düşündükçe ona olan kırgınlığım artıyordu.
Aynada kendime bakarken gözümden süzülen bir yaşı hızlıca silip derin bir nefes aldım. Beynimde bugün "Uzun saçı sana çok yakıştırıyorum." Sözü yankılanıyordu. Bu sözün bir an hoşuma gitmiş olsa bile canımı sıkmıştı. Elimdeki makası saçıma değdirdim anda duraksadım. Biraz daha yukarı çıkarıp tam omzumun üzerine getirdim ve düşünmeden makası batırdım. Düz saçlarım usulca yere düşerken beklemeden kalan tüm saçlarımı aynı hizaya getirerek kestim. Aynada kendime baktığımda artık uzun saçlarım olmadığımın rahatlığıyla kendime gülümsedim.
Uzanıp suyu açtım ve soğuk suyu yavaşça yüzüme çarptırdım. Kendim gelmem ve kardeşlerim için attığım adımlarda temkini elden bırakmamam gerekiyordu. Yılların yükü gibi düşen saçlarım da bunun bir simgesi olsun istiyordum. Her saçlarıma baktığımda, dokunduğumda bunu fark etmek istiyordum. Cihat'ın beni etkilemediğini inanmak istiyordum.
~
Sabah erkenden kalkıp çocuklar için marketten kalan paramla bir şeyler almış eve bırakmıştım. Onlar uyanınca kendi kendilerine kahvaltı hazırlayabilirlerdi. Telefonumu da onlara bırakmıştım, genelde pazar günleri öyle yapardım ki bir şey olursa Zafer'i arayarak bana ulaşabilirlerdi.
Kafeye geldiğimde Zafer'in ve Şerif beyin içeride olduğunu görmüştüm. İkiside beni görünce saçlarıma biraz şaşırdılar. Yıllardır uzundu ve hiç kesme gibi bir girişimde bulunmamıştım. Şimdi ise omuzuma bile zor değiyordu. Bunun benim için bir anlamı olsa da sadece 'bunaldım, böyle daha iyi.' diyerek geçiştirmiştim.
"Dün nasıldı?" Diye oturduğu yerden bana seslenen Zafer'le derin bir nefes alıp gülümsedim.
"Güzeldi." Dediğimde kafa salladı.
"İşe devam etmeyeceksin herhalde." Diye araya girdi Şerif bey. Gözlerimi ona çevirdim.
"Yani bilmiyorum, devam etmek istiyorum." Dediğimde şaşkınca kaşlarını havaya kaldırdı.
"Eşinle konuşmadın herhalde." Dediğinde o anki refleksle Zafer'e döndüm. Sanki o an tepki verecek gibi gelmişti. O ise sessizce Şerif beye bakıyordu.
"Hayır, daha bu konuyu konuşmadık."
"Konuş istersen, ona göre bizde yerine birini arayalım." Dediğinde sadece kafa salladım.
"Tamam, konuşup en kısa zamanda haber ederim." Dediğim sırada Şerif bey yavaşa yerinden kalktı.
"O zaman burası size emanet." Diyerek çıkışa yöneldi ve gitti. Zafer'le yine yalnız kalmıştık ve bu aramızda oluşan gerginliği tamamıyla hissediyordum.
"Gerçekten evleneceksin yani!" Dediğinde ona döndüm.
"Öyle görünüyor." Ellerini göğsünde birlermiş şekilde bana bakıyordu.
"İyi düşünmedin ve pişman olacaksın biliyorsun değil mi?" Dediğinde ofladım.
"Olursam boşanırım." Dediğimde yarım ağız güldü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Begonvil
Romance"Devrim biraz sert biridir." Dedi ve iç çekti. "Şu hasta olduğu dönemlerde bu daha da arttı..." diye devam edince araya girdim. "Bana karşı gayet kibar." Dediğimde kafa salladı. "O benim kardeşim her zaman onun isteklerini..." dediği anda elimi ma...