O ne dedi az önce? Bende mi onun gibiymişim. Lan ben yıllardır sana ihanet ederim diye kendimi çekmiyorum şerefsiz! Tamam biraz abarttım ama kimseyle beraber olmadım ki ben?
"Çok pardon fakat benim gibi derken?" Tüm sakinliğimi koruyarak sordum. Lakin karşımdaki bey sevdiğim bey olmasaydı ve de ağlamasaydı neler yapacağımı ben bile tahmin edemiyorum. "Ah doğru benim gibi değil." Yanlış söylediğini düşündüm ve sonra da benden özür dileyeceğini ama sevdiğim bey yine boş boş konuşmaya devam etti.
"Sen her gün biriylesin. Bende öyleydim ama sadece birkaç aylığına. Ama sen çok seviyorsun galiba?" Tamam bu sınırdı artık. Kafayı mı yemişti bu? Sinirden kıpkırmızı olduğumu tahmin edebiliyorum. Çünkü kulaklarıma kadar yanıyordum.
"Bakın Bay Park size olan saygımı bozmamaya çalışıyorum ama dediklerinize dikkat edin lütfen." Yine tüm sakinliğimle konuşmuştum. O ise şaşkınca suratıma bakıyordu. "Ne yani öyle biri değil misin?" Çıldırmama ramak kaldı. Nasıl böyle birşey yapacağımı düşünür?
"Değilim." Sinirle dişlerimin arasından tıslayarak konuştum. "Yoongi özür dilerim ama o sesler neydi peki? Lütfen beni yalancı durumuna koyma yada belki benden hoşlanıyorsun diye gözüme girmeye çalışma. Neyin ne olduğunu biliyorum hem-" devam edecekken elimle dur işareti yaptım.
"Sizden hoşlanıyorum diye gözünüze girmek mi? Tanrı aşkına sen kendini ne sanıyorsun!" Bağırmamla beraber o da ayağa kalkıp bana sinirle bakmaya başlamıştı. "Ne yani yalan mı? Okulda bana yaptıklarını unutmadım!"
Ben onları artık benim farkıma var diye yaptım... Şuan tüm sinirim geçmiş gözüne hayal kırıklığıyla bakıyordum. Tamam beni tanımıyordu ve sesten dolayı böyle düşünmesi normaldi. Ama bana böyle ithamlarda bulunması kalbimi kırmıştı işte.
"Haklısınız Bay Park. Sürtüğün tekiyim değil mi?" O da aynı benim gibi sinirli ifadesini bırakıp yüzüme üzüntüyle bakmaya başlamıştı." Hayır Yoongi öyle demedim. Sadece inkâr etmen hoşuma gitmedi! Yoksa beni ne ilgilendirir özel hayatın değil mi? Lütfen üzülme."
"Yapmadığım şeyi nasıl kabul edebilirim? Lütfen bir daha bilip bilmeden konuşmayın." Önünde ağlamamak için hızlıca evden çıkmıştım. Binadan çıktığım anda gözyaşlarım akmaya başladı.
Onun bu kadar kaba birine dönüşebileceğini tahmin etmemiştim. Yada bana öyle geliyordu. Ama dedikleri beni kırmıştı. Anne ve babama yeterince yük olmuşken bir de evin kirasını ödemesinler diye böyle bir işe kalkışmıştım.
Ve bu şey sayesinde her eksiğimi giderebiliyordum. Bana bunu yakıştıracağını hiç düşünmemiştim. Ama o da haklı geçen gün okulda yaptıklarım aklıma geldi de gerçekten eziğin ve aptalın tekiyim.
Ağlayarak yürüyordum ve nereye gittiğimi kesinlikle bilmiyorum. Aradan geçen bir saatin ardından nereye geldiğimi bilmeden kendimi bulduğum parklardan birine atıp yorgunluktan uyuyakalmıştım.
Taehyung;
Bana her zamankinden daha farklı davranıyordu. Birşeyler olduğunun farkındaydım fakat bu farkındalığı beni kucaklayıp tezgaha oturtmasını ve sonra da aramızda milim mesafe bırakarak beni sevdiğini söylemesine bağlamamıştım.Ondan gerçek anlamda hoşlanıyorum ve bana böyle şeyler söyleyeceği aklımın ucundan dahi geçmezdi. Çünkü hiçbir zaman istediğim şeyler olmamıştı bu hayatta Jungkook ve Yoongi dışında.
Hayatımda yolunda giden tek şey onlardı. Ve Jin'in de beni tanımadığını bile düşünmüştüm. Bana böyle şeyler söylemesi beni çok fazla duygulandırmıştı. Çünkü en son bana biri seni seviyorum dediğinde çok küçüktüm onu da annem söylemişti.