29. Bölüm

880 78 14
                                    

Yoongi;
Arabaya binip şehir dışında bir yere gelmiştik. Bana ne yapacağı hakkında en ufak bir fikrim bile yok.

Biraz korkuyordum ama o öğretmen değil miydi? Bir şey yapamaz değil mi?

İçimden bir ses de her şeyi yapabileceğini söylüyordu,ilk gördüğüm anda sevmemiştim ve bakışlarından da duygularımın karşılıklı olduğu belliydi.

"Nereye gidiyoruz?" Sonunda dayanamayıp sorduğum soruya önden bana bakmaya başlamıştı. Şoför koltuğunda oturan adam ise sadece aynadan bakmıştı.

"Gidince göreceksin zaten." Çattığım kaşlarımı daha fazla çattım. Ne yapacaktı bilmiyorum ama Jimin'e söylemediğim için çok pişmandım.

Bilmesem de muhtemelen iki saat geçmişti ve telefonumu da almıştı. Meraktan ne hallere geldiğini tahmin edebiliyordum.

Bu kadar yolu onun için geldiğimi dönünce söyleyecektim eğer dönebilirsem tabi.

______________________

Yavaşça gözlerimi araladım. Başım şu an çatlıyordu. Arabadan tam inerken arkamdan sert bir cisimle vurmuştu tahminimce çünkü bu ağrının başka bir açıklaması olamaz.

Yavaş yavaş kendime gelirken etrafıma baktım. Ellerim yukarıdan gelen zincirlerle bağlıydı, dizlerimin üzerine çökmüştüm.

Ellerimi hızla çekiştirmeye başladım. Ne oluyordu böyle?

Neden pantolonum ve ceketim çıkmıştı? Korkmaya başlıyordum.

"Hey! Kimse yok mu!" Hem korku hem de sinirle bağırdım. Kimse gelmiyordu. Bir yandan da ellerimi çekiştiriyordum. Zincir sesleri şimdi tüm odayı sarmıştı.

"Sana diyorum!" O öğretmen bozuntusu bir şey yapmıştı ve şu anda ortada yoktu. Sinirden ağlamaya başladım.

Jimin'i ve çocukları özlemiştim. Bana yapacağı şeyin bu kadar olmasını beklemiyordum.

Etrafımda ise hiç bir şey yoktu. Koskoca depoda sadece sol tarafım kapkaranlıktı. Oraya uzun uzun baksam da bir şey göremiyordum.

Neden böyle yapmıştı anlamıyorum. Hâlâ sinirle ellerimi çekiştiriyordum,tahriş olmuşlardı bile.

"Hey sakin ol." İşte gelmişti. Ayak sesleri arkamdan geliyordu. Beni tam deponun ortasına bağlamıştı.

"Oruspu çocuğu seni." Dişimin arasından sinirle konuştum. Tam da önümde durmuştu şimdi.

"Öğretmeninle bu şekilde konuşmamalısın Min." Gülerek konuşması daha da sinirlerimi bozuyordu.

"Öğretmen falan değilsin." Yapmacık bir şaşırma ile ellerini ağzına götürüp gözlerini ve ağzını kocaman açmıştı. "Oha! Nasıl bildin! Hiç de belli etmiyordum açıkçası!"

Alayla konuşurken daha fazla sinirimi bozmaya başlamıştı. "Ne yapacaksan yap ve bırak beni." Daha fazla muhattap olamazdım çünkü.

"Ayrıca ne diye sadece gömleğim ve iç çamaşırımla kaldım? Çok mu merak ettin?" Bu sefer ben gülerek konuşmuştum.

"Ah tercihlerim karşı cinsten yana,bu yüzden üzülebilirsin. Hemen neden böyle yaptığıma geliyorum. Böyle daha gerçekçi olur,sana bir şey yaptığımı falan sanar anlarsın ya." Sırıtarak söylediği şeye kaşlarımı çattım.

Bildiğim tüm küfürleri saymaya başlamıştım.

"Hani onu karıştırmayacaktın piç! Ve bana asla bir şey yapamazsın!" Bağırarak konuşunca başını iki yana sallayarak biraz uzaklaştı. Döndüğünde elinde bir sandalye vardı.

Karşı Komşum/YoonMin/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin