"Hyung birşey dicem. Hani sen dedin ya jimin'in okulunda katil olduğu söyleniyor." Hoseok hyungun dedikleriyle hepimiz ona bakmaya başladık. "Ee dedim evet." Hafif çakır keyif olmuştuk hepimiz. Geldiğimde ağlama merasiminden sonra oturup Jin hyungun kafesinde özel olarak yaptığı pastadan yemiştik.
Sonra beraber oturup havadan sudan benim karşı komşumun bugün ne kadar sessiz olduğundan falan bahsediyorduk. Sessizce içemeye devam ederken Hoseok hyung sessizliği bozan kişi olmuştu.
"Yani sakın üstüne alınma sana değil lafım. Ama sence de saçma değil mi? Yani yok silah yok bıçak bilmem ne bulunuyormuş. Delil yetersizliği gibi birşey bu. Yani sen bilirsin tabiki ama şahsi düşüncem budur." Hoseok hyung bu sefer mantıklı konuşmuştu. Cidden ben bundan dolayı mı korktum?
"Aynen doğru dedin Hobi. Bende anın şokuyla birşey diyememiştim ama bence de saçma." Jin hyung baygın gözlerle bizlere bakıyordu.
"Siz salak olduğunuz için sormadınız. Direk götünüzü düşündünüz. Ama ben minik kurabiyem için araştırma yaptım tabiki. Bakın şimdi sadece bu olay değil. Her yıl okulda parti düzenlenirmiş. Ve bu partide her zaman bir kişi eksilirmiş." Dediklerini ben bile bilmiyordum. O ne ara öğrenmişti onu da bilmiyordum.
Yeniden tırsmaya başlamıştım... "Ee sonra" diye devam etmesini bekleyen Namjoon hyunga ağlamaklı bir şekilde baktım. Ben varken konuşmasalar olmuyo mu?
"Sonra olaylar ciddileşince okul bir daha yıl sonu partisi bile yapmamış. 7 yıldır okulda kutlama bile yapılıyormuş. Ama dediğim gibi sürekli sahipsiz bir çantadan okulun sınıfından birinde silah ve benzeri aletler çıkıyormuş. Sizce de ciddi bir durum değil mi?" Daha fazla korkmaya başlıyordum.
"Hyung tamam yeter cidden korkuyorum. Yani eğer ilgileniyorsan diye söylüyorum o okulda daha ilk günüm." Biraz daha konuşursam ağlayabilirdim. Hem içkinin etkisi hemde bu konu.
"Tamam chim sakin ol. Senin için konuşuyoruz sonuçta." Diyen Namjoon hyung beni kendine çekip sarılmıştı. Hemen koala misali yapışmıştım bende.
"Ama bir sorun daha var" Jin hyungun tekrar konuşmasıyla tekrar gerildim.
"Yıllar sonra yılsonu partisi yapmaya karar vermişler ve bu yıl parti var..."
"Hassiktir" diyen Hoseok hyungla beraber bende aynı şekilde şok oldum...
Yoongi;
Yine karşıma çıktı işte. Fakat bu sefer benim takip etmem sonucu değil kaderin cilvesiyle öğretmenim olarak karşıma çıkmıştı. İşime gelmişti tabiki sonuçta onu iki yıldır tanıyordum. Ve galiba seviyordum da.
Onun beni tanıdığını sanmıyorum. Dikkat çekmeyi seven bir tip değilim ve platonik olmayı daha çok seviyorum. Çünkü böylece ne beni reddeden var ne de yalandan seven biri. Jimin aşkımı ilk gördüğümde offf yine aklıma geldi duygulandım.
Her neyse konuyu dağıtmayalım. Evde çok yaramaz bir çocuğa dönüştüğüm için annem ceza olarak Busan'daki anneannemlere yollamıştı. İlk başlarda ciddi anlamda cezaydı benim için fakat sonrasında onu gördüm.
Sarı saçları,ince beli,ince bacakları ve mükemmel dudakları vardı. Yani ilk görüşte bunlar dikkatimi çekmişti tabii:)
Gördüğüm andan itibaren sürekli onu takip etmeye başladım. İlk başta kendimi sapık gibi hissediyordum. Fakat sonra ona yaptığım tek şeyin izlemek olduğunu ve onu gayet masumca sevdiğimi fark ettim.
Busan'daki cezam(!) bittiğinde eve dönmem gerekiyordu o zamanlar 16 yaşındaydım ve elimden geldiğince onunla ilgili bilgi toplamaya çalışıyordum. Eve kadar takip ettiğim günlerden son günüydü ve ona doya doya bakmak istiyordum. Yanına gidip sarılmak hatta belki öpmek.