Jimin;
Jungkook'un sesiyle donmuş kalmıştık. Yoongi nefes nefese bana ne yapacağız der gibi bakıyordu. Hemen üzerimden kalkıp pantolonunu düzeltti.Bende önümdeki şişliği kapatmak için gömleğimi içimden çıkarttım ve Jungkook'a seslendim. "Ah Jungkook şey Yoongi'nin fermuarı sıkışmış da ona yardım ettim." Aklıma gelen ilk saçma fikri söylemiştim.
Yoongi ise gülmemeye çalışarak beni onaylamıştı. Tâbi Jungkook buna inanmazdı zaten ama inanmış gibi yapsa olmaz mıydı?
"Hıhı anladım. Neyse seninle bir şey konuşmak istiyordum. Eğer fermuar düzeldiyse gelir misin?" İlk defa benimle nazik konuşan Jungkook'u Yoongi ile beraber şok olmuş bir şekilde dinledik.
Normalde konuştuğumuz günden beri benimle muhattap bile olmuyordu. Ne olmuştu ki. "Ahaha evet Jungo bitti işim. Geliyor Jimin." Benim konuşamayacağımı anlayan Yoongi az önce yaşananlardan dolayı hâlâ titreyen sesiyle konuşmuştu.
"Tamam dışarıda bekliyorum." Sonra kapı sesi gelmişti. Jungkook'un gitmesiyle hemen Yoongi'ye döndüm. "Aşkım Jungkook beni öldürecek mi yoksa?" O da yeni düzelttiği üstünü bırakıp omuz silkti.
Kapının kilidine eli gitmişti tam açacakken kocaman gözlerle bana bakıyordu. Ne diye böyle bakıyor şimdi. "S-sen bana aşkım mı dedin?" Söylediği şeye gülmeye başladım. Aptal kedinin tekisin Min Yoongi.
"Evet beğenmedin mi?" Gülerek bir adım ona attığımda hemen kapıyı açıp dışarıya attı kendisini. Bende kocaman bir kahkaha attım. Utangaçken aşırı tatlıydı.
"Gülme Jimin alışkın değilim işte." Kaşlarını çatarken bir yandan da elini yıkamaya başlamıştı. "Peki,peki sustum." Boynuna bir öpücük bıraktıktan sonra bende elimi yıkayıp kuruttum. "Hem bence gülünecek kişi ben değilim sensin." Elini gömleğime atıp hafif kaldırdığında gördüğü şişlikle beraber bu sefer o gülmeye başlamıştı.
"Hey hey! Senin yüzünden oldu bu!" Bir şey demeden gülmeye devam etmişti. Ne kadar güzel gülüyor diye düşündüm o an. "Hadi gidelim Jungkook sana ne diyecek merak ettim." Hemen kafamla onaylanıp elini tutarak çıkmıştım.
O diğerlerinin yanına giderken ben de dışarıya çıktım. Jungkook'u ararken yan taraftan adımın seslenmesiyle banklarda oturduğunu gördüm. Hafif gülümseyerek ona doğru yürüdüm. Merak ediyordum gerçekten ne diyeceğini.
Hafif yana kayarak oturmamı işaret ettiğinde hemen oturdum. "Ne oldu Jungkook?" Hemen söylesin istiyordum çünkü her ne diyecek ise artık aramız iyi olsun istiyordum. "Hemen konuş ve gidelim diyorsun yani." Gülerek söylediği şeye hemen kafamı olumsuz anlamda salladım ne diye her şeyi götünden anlıyor bu.
"Hayır Jungkook merak ediyorum. Gelirken yüzüme bile bakmadın. Şimdi ne oldu diye merak ediyorum sadece." Kafasını hafifçe aşağı yukarı salladı. "Haklısın galiba kaba davrandım."
"Direk kaba davrandın." Söylediğim şeye gülmüştük. Açık sözlü olmak her zaman en iyisidir. "Sen benim büyüğümsün her şeyi geçtim Yoongi'nin en kıymetlisisin. Sana bu kadar kaba davranmamalıydım. Özür dilerim." Kocaman gözlerimle ona bakıyordum.
"Birden bire ne oldu?" Cidden merak ediyordum. Bir kaç saatte ne değişti ki?
"Yoongi'yi çok mutlu ediyorsun Jimin. Seninle iken o kadar mutlu ki gözleri parlıyor. Sana kızgındım evet ama bundan sonra bir aile olacağız. İçerideki herkes çok mutlu bende dahil. Bu yüzden seninle saçma bir şey için sürekli kavgalı olamam. Bugün kendi gözümle Yoongi'yi ne kadar çok düşündüğünü gördüm. Lütfen hep birlikte olun olur mu?"
Konuşmasını bitirmesiyle gülümsemiştim. "Haklısın seninle aram kötü olsun ben de istemiyordum. İyi çocuksun ama sinirlendiğin zaman kendine hakim olmayı öğrenmelisin. Hem kendin için hem de çevrendekiler için. Ve ayrıca velet bana hyung de." Sona doğru gülerek söylediğim şeyden sonra kocaman bir kahkaha patlattı.
"Peki hyung rica etsem sana sarılabilir miyim?" Bu sefer de şaşırdığımı belli edersem üzülür diye hemen kendime çekip sarıldım. Birden bire ne oldu anlamadım ama Yoongi çok mutlu olacak.
"Neyse neyse hadi içeri geçelim merak ederler şimdi." Usulca kafasını sallayıp kalkmıştı. Ben de kalkıp arkasından ilerledim. Bugün sandığımdan daha güzel ilerliyordu.
__________________________
Eve yorgunlukla kendimi atmıştım. Son bir kez Yoongi'nin kapısına bakıp kapattım. Dönüşte yol biraz uzun olduğu için yorgunluktan kucağımda uyuyakalmıştı. Çocuklar da benimle gelmek istedi ama izin vermedim.
Bundan sonra her şeyi ile ben ilgilenecektim. Kanepeye uzanıp telefonumu elime aldım. Bugün çektiğimiz resimlere baktım. Hepsi çok güzeldi,doğru düzgün fotoğraf olmasa da bir kaç tane vardı işte.
Herkes çok eğlenmişti bugün. Masadan kahkahalar eksik olmamıştı. Tâbi Yoongi'ye bakmaktan diğerlerini çok göremesem de.
Hemen kaynaşmıştı hepsi. Biraz şaşırsam da bizimkiler sıcak kanlı ve benim gibi olmadıklarını aklıma geldi. O yüzden hemen alışmışlardı.
Yoongi'ye görmeyeceğini bilsem de iyi geceler mesajımı atıp telefonu bıraktım. Gidip duş aldıktan sonra uyumam lazımdı. Yarın okul vardı.
Kai;
"Şimdi sen diyorsun ki hepsi yemeğe gitti ve çok eğleniyorlar öyle mi?" Dediklerimle Baekhyun olumlu anlamda kafasını salladı. İyi anlaşmaları benim açımdan iyi olmamıştı. En azından Jungkook denilen oğlanın.Onu kışkırtmak çok kolay olur. Sinirlerine hakim olamayan ergenin tekiydi. Ama bu da planıma engel olamayacaktı.
Yıllardır istediğim şekilde herkese her şeyi yapabilmiştim. Müdür ilk başlarda şikayet falan etmişti ama emniyetin bana ait olduğunu öğrendikten sonra o da korkmaya başlamıştı.
Karakolda başıma asla bir şey gelmezdi arkam sağlamdı. O yüzden bu sefer de herkes duyacak ama kimse karışmayacaktı.
"Neyse tamam git ve her şeyi kontrol et çok az kaldı biliyorsun." Kafasını salladı ama gitmemişti.
"Efendim bir şey sorabilir miyim?" Olumlu anlamda kafa sallayıp ne diyeceğini bekledim. " Bu sıralar kendi kendinize konuşurken de sürekli son günlerim diyorsunuz. Kore'den mi gideceğiz?"
Hafif gülümseyip ayağa kalktım. "Sen değil ben gideceğim Baekhyun hem de Jenny'nin yanına." Bir anda kocaman açtığı gözleriyle bana bakmaya başlamıştı.
"Efendim haddime değil tabiki ama lütfen demeyin böyle. Ben siz olmadan ne yapacağım?" Elimi omzuna atıp hafifçe sıktım. "Sen bakacaksın tüm işlere. Yıllardır yardımcı olmaktan sıkılmışsındır hem. Ve böyle söyleme. Ben gittikten sonra aynı benim gibi herkesi hakimiyetin altına alacaksın anlaştık mı."
Gözünden bir damla yaş düştüğünü görünce hiç yapmadığım şeyi yapıp sarıldım. Liseden beri yanımda olan tek kişi Baekhyun'du. Ne yaparsam yapayım hep yanımda hep arkamdaydı. Kardeş gibiydi benim için.
"Ağlama ve dediklerimi unutma anlaştık mı. Eğer yapmazsan seni asla affetmem." Konuşmadan kafasını sallamıştı.
"Hadi işinin başına." Eğilerek yanımdan ayrılınca ben de yerime geçtim. Hiçbir şey böyle olmak zorunda değildi. Şimdi sevdiğim kadın yanımda olabilirdi,belki çocuklarımız olurdu.
Arkadaşlarımla aramı bozmaz mesafe koymazdım,her gün tek başıma ağlamak yerine arkadaşlarım ve ailemle beraber gülebilirdim.
Ama bir kaç adam yüzünden hayatım kararmıştı. Sevdiğim kadın ölümüştü,onunla beraber ben de ölmüştüm. Hayallerimiz de...
Kollarımda can verirken ona yemin ettim intikamını alacaktım. Yıllar geçtikçe de ruhsuz duygusuz birine dönüştüm. Masum insanlara yapmadığım kalmadı.
En başta ise o adamlara. Hepsi canlı canlı iken özel bölgelerini kestim. Ve daha bir sürü şey.
Bu son olaydan sonra ise Jenny'nin intikamını almış olacağım.
Sonunda yazdım. Kai'ye kızmayın be çok iyi biri aslında...
Neyse size iyi okumalar💜