Kahvemi yudumlarken bir yandan da karşımdaki şaheseri izliyorum. Tae' nin eline kurabiye hamuru verip bende köşeme çekilip onu izlemeye başlamıştım. Arada sırada bana bakıyor sonra da utanıp hemen başını indiriyordu.
Bunu geceleri yapmamızın sebebi hem ben onun bu mükemmel halini başkalarının görmesini istemediğim için hemde sadece onunla ilgilenebilmek için böyle tercih etmiştim.
İlk başta bana gelip yemek yapmayı yada tatlı yapmayı öğrenmek istediğini söylemişti. Benim de işime gelidi tabii. Normalde olsa bana sorduğu sorular dışında asla konuşmazdık. Fakat bugün aklımdaki şeylerden dolayı bir an önce konuşmak istiyordum.
Çünkü beni istemiyorsa söylemeli istiyorsa da bir an önce ona sahip olmalıydım(hızınız 102 yavaş amk).
Ayağa kalkıp yavaşça yanına doğru gittim. Siyah t-shirt ve kot pantolonla karşımda tam bir şaheser gibi duruyordu. Kafasına bağladığı bandanası ise beni benden alıyordu.
İncecik ellerini tutup hiçbir zaman bırakmak istemiyordum. Umarım bugünden sonra hayal olarak kalmazdı. Adım seslerimle o da bana dönmüştü.
"Taehyung yorulmadın mı?" Nazikçe sorduğumda bana şaşkınca bakıyordu. Haksız da sayılmazdı normalde üç tane hamur verdiğim bile oluyordu.
"Ş-şey Jin Bey hayır yorulmadım. Ama siz gidelim diyorsanız hemen çıkalım." Çekinerek konuşuyordu ve bu benim istediğim son şeydi.
"Benimle rahat konuş Taehyung. Kimse olmadığında bana bey demene gerek yok." Daha fazla şaşırıyordu ve bu hali aşırı tatlıydı. "P-peki" kekelemesine gülüp hemen yanına geçmiştim.
Yine her zamanki gibi kaplan desenli kaplardan çıkartmıştı herşeyiyle tatlıydı...
Arkasına geçip ellerini hamurlu olan ellerine dolamıştım. "Beraber şekil verelim mi?" Hafif fısıldar gibi konuşmuştum. Tüm vücudu titreyince hafifçe gülmüştüm. Benden etkileniyordu.
"Tabi t-tabi olur". Çok heyecanlanmıştım çünkü ilk defa ona bu kadar yakındım. Ama bunu çok da belli etmeye gerek yok çünkü Tae benim yerime de heyecanlanıyordu. Elleri ve bacakları titriyordu hissedebiliyordum.
Ona yaklaşabildiğim kadar yaklaşmıştım. Kaplanlı şekillerden elime alıp onun eline vermiştim sonra ise ellerimi onun ellerinin üstüne koydum tekrar.
Yavaşça açtığı hamura desenleri basıyorduk. Şimdi biraz daha iyiydi alışmış gibiydi. Kalbim çok hızlı atıyordu. Onu yakınımda ellerimin arasında hissetmek çok güzel bir duyguydu.
Kokusu çok güzeldi ve ben kendimi tutamayıp burnumu boynuna bastırdım. Gülerek yaptığı işe anında şok olarak son vermişti. Elindeki deseni hamurun üstüne düşürmüştü.
Kafamı kaldırdığımda gözlerini kapatıp kafasını yana yatırdığını gördüm. "Bu kadar hazır mıydın bunu yapmama?" Hafif kıkırdayarak sormuştum. O da gözlerini açıp aşağıdan bana bakmaya başlamıştı.
"Siz de bu kadar hazır mıydınız bunu yapmaya?" Soruma soru sorarak cevap vermişti. Başka biri olsa şimdiye çoktan ağzıma geleni sayıyordum ama karşımdaki kişi Taehyung'du yani ona asla böyle şeyler söylemem.
"Maybe yes or maybe no?"(cardiiiii) bu dediğime ikimiz de gülmüştük. Kendime döndürüp tezgâhın üzerinde oturtmuştum. Yüzüne daha çok yaklaşmıştım. "Bence konuşmama gerek yok ama sana hissettiklerimi söylemem gerekiyor mu?" Konuşmaya devam ettiğimde kafasını hemen hızlı hızlı aşağıya yukarıya sallamıştı.
"Senden hoşlanıyorum Taehyung. Belki de seviyorum bilmiyorum. Fakat seni her zaman herkesten saklamak istiyorum. Kimseye göstermek istemiyorum bu güzel yüzünü kimse görüp aşık olsun da istemiyorum. Sadece bana ait ol Kim Taehyung".