20. Bölüm

1.6K 124 87
                                    

Jimin;

"Gerçekten çocuk musun Yoongi!" Sinirle kapıyı açıp arkasından kapatmıştı. Elinde krem ve yara bandıyla sinirli olduğunu düşündüğü bir bakış atıyordu açıkçası çok tatlıydı hâlâ.

Bende fazladan sıraları koydukları yere oturmuş onu bekliyordum. "O başlattı mı demem lazım?" Gülerek konuşurken o göz devirip iyice yaklaşmıştı. "Şuan anladım ki hâlâ çocuksun. Şu dudağının haline bak!"

Kremi sürmeye başlarken söyleniyordu. "Siz bir de karşı tarafı görün." "Gördük sayende. Ne diye o kadar çok vurdun? Seni disiplin kuruluna verirlerse ne yapacağız? Yada çocuğun ailesi seni şikayet ederse?"

Bir an için mantıklı gelmişti ama hemen geçti. İstediklerini yapsınlar,bana birşey olmaz. "Bilmiyorum Bay Park siz bana yardımcı olamaz mısınız?" Alttan alttan ona bakarken dudaklarımı büzerek konuştum. Hiç benlik değildi bu hareketler, ve zaten sonrasında hatırlayınca utancımdan ölecektim.

İlk önce yutkunup dikkatlice yüzüme bakmaya başladı. Gözlerini yüzümün her yerinde gezdirdi ve son olarak da dudaklarımda durdu.

Çatı katında olmama rağmen vücudum terlemeye başlamıştı. Yüzümüz çok yakındı ve bu benim için hiç de iyi değildi,yani en azından ruh sağlığım için.

"Ederim,sonuçta öğrencimsin değil mi?" Yakınımda olup da böyle sessiz bir şekilde konuşunca birkaç hareketlilik hissettim altta. Ne diye sessizce konuşuyorsun ki sen şimdi?

Birşey demeden sadece kafamı sallayabilmiştim. "Bana ilk gün revirde yaptıklarını hatırlıyor musun Yoongi?" Benim ondan etkilendiğimi fark etmişti ve daha fazlasını yapıyordu. Yüzünde hafif bir gülümseme yada sırıtış vardı.

Yine bir şey demeden kafamı sallamıştım. Konuşacak gücü o tam da karşımda hem de bu kadar yakında iken kendimde bulamıyordum. "Benimle konuş Yoongi" uyarır ses tonuyla kaşlarını çatarak konuşunca hemen cevap verdim "Evet, evet hatırlıyorum."

Çatık kaşları anında düzeltip tekrar o belirsiz gülümseme yüzüne gelmişti. Elini kaldırıp dudağımdaki hâlâ kremle duran yaraya bastırdı hafifçe. Ağzımdan küçük bir inleme kaçtı. Utanç damarımı kaybediyor gibi hissediyordum şuan. Çünkü hiçbir utanç belirtisi yoktu.

Sanki her gün onun karşısında bu şekilde inliyormuşum gibi normaldi herşey. Jimin ise anında kararmış gözlerle yutkunarak gözlerimin içine bakmaya başladı. "Sana alışıyorum Yoongi. Daha kaç gün oldu bilmiyorum ama sana alıştım. Her saniye benimle ol istiyorum özellikle de senin ortadan kaybolduğun günden beri.

Ne olduğu hakkında birkaç fikrim var ama korkuyorum. Seni incitmekten annemle babamı hayal kırıklığına uğrattığım gibi seni de uğratmaktan korkuyorum. Bana yardım edebilecek tek kişi sensin. O kadar ilaçlara rağmen en ufak hareketinden etkileniyorum.

Başkası ile beraber görünce dayanamıyorum. Bu kişi kardeşlerin gibi gördüğün insanlar olsa bile. Kokun.. kokunu çok seviyorum. Beni mayıştırıyor. Seni gördüğüm andan beri birşeyler olduğunu hissetmiştim.

Fakat bunu yapamam diye düşündüm. Ama sen tam da şuan karşıma bana tüm masumluğunla bakarken kendimi sana bırakmaktan alıkoymıyorum. Belki öğretmeninim diye bu dediklerim sana yanlış gelecek,belki de rahatsız olacaksın,ama ben duygularımdan eminken seninle konuşmak istedim.

Bu sabah da seninle konuştuktan sonra iyice emin oldum. Seni her zaman yanımda ve sadece benimle olmanı istiyorum." Uzun yaptığı konuşmanın ardından ellerimi boynuna koyup kendime çekmiştim.

Yavaşça dudaklarını en sevdiğim şarap gibi içmeye başladım sanki. Heyecandan dolayı ellerim titriyordu, yıllar sonra böyle birşey olacağını tahmin bile edemezdim. O da ellerini belime koyup sakince bana karşılık vermişti.

Karşı Komşum/YoonMin/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin