"Yoongi anlatacak mısın artık?" Tae'nin dediğiyle boş gözlerle ona baktım. Ne diyeceğim ki? Bende ne olduğunu anlamamıştım çünkü. "Bakın cidden ne diyeceğimi bilmiyorum. Anlamadım bile ne olduğunu." İkisi de pür dikkat beni dinliyordu en azından onlar yanımdaydı.
"Tamam sen sadece ne olduğunu anlat o zaman" dedi Jungkook. "Aynen öyle ne yaptığınızı anlat sadece" kafamı sallayıp onayladım.
"Planı uygulamaya karar verip onunla birazcık kirli konuştum. İlk başta utanıp birşey demiyordu olumsuz konuşmayınca daha da cesaretlendim. Kapıyla arama sıkıştırdım ve daha da ileriye gittim" derin bir nefes alıp verdim. Çünkü sonrası için konuşmayı asla istemiyordum.
"O anda gözleri karardı ve bana karşılık verdi. Şaşırdım fakat mutlu da oldum anlıyor musunuz? Beni öpmeye başladı bu sefer"
"Yuh hemen mi öpüştünüz!" Diye heyecanla konuştu Tae.
"Hayır sadece o boynumu öpüyordu. Sonra birden ne olduğunu anlamadan bana bilerek olmadığını ve bir sürü saçma sapan şey söyleyip gitti. Ama benim duyduğum tek kısım bilerek olmadı demesiydi. Kalbim çok kırıldı ona iki yıldan fazladır aşığım. Onun için ailemi bile bıraktım. Ve daha fazlasını da yapardım. Ama gelin görün ki beyefendi bana karşı sadece cinsel şeyler besleyip yaklaşmış. Sonra da özür dileyip gitti işte."
Konuşup rahatlamıştım çünkü biraz daha içimde tutamazdım. "Ben sana demedim mi bırak beni gidip ağzına sıçıp geleyim diye. Şerefsize bak lan. Öpüp bırakmış resmen." Jungkook sinirle ayağa kalkıp konuşmaya başlamıştı. O sırada Tae ise yanıma gelip sarılmıştı bana.
"Özür dileriz senin aklına biz soktuk bunları. Keşke hiç söylemeseydik." "Aynen öyle. Saçma sapan konuşan kafamı sikeyim." deyip Jungkook da gelip sarılmaya başladı. "Hayır sakın suçlu hissetmeyin. Hem bana karşı ne hissettiğini de anladık değil mi? Bence iyi birşey" diye işi ciddiyetten çekmeye çalıştım.
"Hem o kadar da fena öpmedi" deyip gülmeye başladım. İşi şakaya vurmazsam birazdan ağlayabilirim. "Off salak ama beklesin o hoca bozuntusu bundan sonra benden çekeceği var."
"Saçmalama Tae hem o hala benim sevdiceğim." Birbirimize sarılmayı bırakıp yan yana oturuyorduk. Dediğimle beraber ikisi de şaşkınca bana bakıyordu. Ne yani hemen iki yılı sileyim mi salaklar.
"Lan uslanmaz herif senin şimdiye onu öldürme planları kurman gerekiyordu. Ne bu aşık haller" "Abartma Jungkook çok da takılmadım. Sadece dediğim gibi kırıldım biraz eğer direk reddetseydi böyle olmazdım ama işte.." deyip devamını getiremedim.
"Aynen asla takılmadın o yüzden eve kadar ağlayarak geldin demi?" "Sadece sinirden Tae. Sinirlenince ağlarım"
İkisi de inanmayan gözlerle bana bakıyordu. "Ee içecek birşey yok mu? Kapatalım bu konuyu bir daha konuşmak istemiyorum. Hem Tae'nin bize anlatacakları vardı değil mi?" dediğimde Tae gözlerini kaçırmaya başlamıştı yine başlıyoruz salak saçma hareketlerine..
"Hey sen bu haldeyken benimle ilgilenmeniz çok saçma. İçecek getireceğim ama senin keyfini yerine getirmek için." "Hayır anlatacaksın. Ben herşeyi anlattım. Sıra sende" omuzlarını düşürüp pes etmişti. "Aynen kalk içecek getir şimdi. Sonra da anlat neler olduğunu" Jungkook da konuşunca ona dil çıkarıp mutfağa ilerlemişti.
"Sence ne diyecek ben katil falan çıkmasından korkuyorum şahsen" Jungkook'un dedikleriyle göz devirmiştim. "Abartma istersen!" Biz konuşurken Tae de gelmişti. "Bakın anlatacağım ama sakın sözümü kesmeyin anlaşıldı mı?" Hemen onaylamıştık onu çünkü uzun süredir bu haldeydi ve artık nedenini merak ediyorduk.