🎶 Kim Ah Joong - Ave Maria
"Korkma sakın...
Uzan ve bulutlara dokun.
Vahşi dalgalara göğüs ger."Kulaklığımın tekinden kulağıma ulaşan müzikle birlikte arka koltukta rahat bir yolculuk yapıyordum. Bayan Jeon kısa bir süreliğine arkasına dönüp gözlerini yüzümde gezdirdi.
"Jungkook gelmediği için üzgün değilsin, değil mi ?" Gülümsemeye çalıştım ve başımı iki yana salladım.
"Elbette değilim."
Gözlerini yoldan ayırmayan Bay Jeon bir kaç saniyeliğine dikiz aynasından bana baktı.
"Taşınmanı istemiyordu. Kızdığı için gelmemiş olmalı." Bu sefer yüzümde gerçek bir gülümseme belirmişti.
"Üzüldüğünü sanmıyorum. Tekrar büyük odayı alacağı için çok sevinçliydi." Bayan Jeon söylediğimi şaka sanıp gülmüştü ancak durum buydu.
Bugün yeni hayatıma başladığım ilk gündü. Avusturalya'da doğup büyümüştüm. Ailem tarafından sevilen bir çocuk olmamıştım ya da bunu bana hiçbir zaman hissettirmemişlerdi. Her zaman bana karşı bir nefret beslediklerini düşünmüştüm. Babam bana danışmadan Kore'ye değişim öğrencisi olarak gidebilmem için her türlü evrakı hazırlayıp önüme koyduğunda bir seçim hakkım olmadığını anlamıştım.
Elimde sadece tek bir valizle Kore'ye geldiğim gün beni havaalanında saçları sapsarı, kaşı ve dudağı delik, deri ceketli ve asık suratlı bir çocuk karşılamıştı. Alelacele valizimi elimden alıp yarım yamalak bir İngilizceyle konuşmuştu; "Kore'deki ailen biz olacağız."
Kore'ye dair hiçbir bilgim yoktu. Dil bilmiyordum. Sanki vahşi dalgalar üstüme üstüme gelip beni boğmaya çalışıyordu. Ancak o gün, beni havaalanından almaya gelen o ergen çocuğun yarım yamalak ingilizcesi benim için bir kurtuluş olmuştu. Onun sayesinde bittiğini sandığım hayatım yeniden başlamış ve vahşi dalgalara göğüs germeye karar vermiştim. Ona gülümsedim ve hiç tanımadığım o ergen çocuğun peşinden gittim.
Bay ve Bayan Jeon benim gerçekten Kore'deki ailem olmuştu. Beni kendi oğullarından ayırmamışlar hatta rahat edebilmem için Jungkook'un büyük odasını bana vermişlerdi. Jungkook o zamanlar sırf bu yüzden benden hoşlanmıyordu ancak zaman geçtikçe beni küçük bir kız kardeş yerine koyduğunu biliyordum. Henüz lise çağında iki ergendik ve birlikte büyümüştük. Lisede maruz kaldığım ırkçı zorbalara karşı beni hep korumuş ve dili daha hızlı öğrenebilmem için bana hep yardım etmişti. Ancak her zaman yanımda olan Kook, bugün yoktu.
Araba yavaş yavaş durduğunda kulaklıklarımı çıkarmış ve aceleyle ceketimin cebine tıkmıştım. Nakliye kamyonu eşyalarımı yerleştirmek için çoktan yeni evime gelmişti bile. Arabadan çıktığımda kamyonun önünde nakliyecilere dikkatli olmaları için uyarılar yağdıran Jungkook'u gördüğümde dudaklarım şaşkınlıkla aralanmıştı. Bay ve Bayan Jeon'da en az benim kadar şaşkın gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When We're High | Rosékook
FanfictionElimde sadece tek bir valizle Kore'ye geldiğim gün beni havaalanında saçları sapsarı, kaşları ve dudağı delik, deri ceketli, asık suratlı bir çocuk karşılamıştı. Alelacele valizimi elimden alıp yarım yamalak bir İngilizceyle konuştu; "Kore'deki ail...