16

1K 99 34
                                    

🎶 Joe Layne - Heaven

Tek başıma sınıfta otururken neden bu kadar erken geldiğimi sorguluyordum kendi kendime

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tek başıma sınıfta otururken neden bu kadar erken geldiğimi sorguluyordum kendi kendime. Ama hayır. Tam zamanında gelmiştim. Tek problem dersin iptal edilmiş olmasıydı. Aşırı dikkatsizliğimden de mailime gönderilen ders iptal duyurusunu görmemiştim.

Sıkıntılı bir nefes alarak başımı ellerimin arasına aldım. En azından Lisa okulda olsaydı içimi ona dökebilirdim ancak ders olmadığı için gelmemişti. Hatta bana dersin iptal olmasına çok sevindiğini ve öğlene kadar uyuyacağını belirttiği bir kaç mesaj bile atmıştı.

Kafamın bu kadar dağınık olmasının sebebi açıktı elbetteki. Jungkook. Benden uzak durmasını istiyor, isteğimi yerine getirince de işte böyle oluyordum. Darmadağın.

Dünden beri fotoğraftaki kızın kim olduğunu düşünüyor, bu düşüncemi fark ettiğimde ise kendi kendime kızmaktan başka bir şey yapamıyordum. Bu beni ilgilendirmiyordu nihayetinde. Yine de benimle yemek yemek yerine, o kızla olmayı tercih etmesi canımı sıkıyordu. Jungkook hiçbir zaman böyle olmamıştı. Her zaman önceliği bana verir, planı varsa bile ben istersem tüm planını bozup  yanıma gelirdi. İlk defa onun tarafından arka plana atılmıştım. Şımarık bir kız çocuğu gibi davrandığımı biliyordum ancak beni buna o alıştırmıştı. Şimdi ise bunu elimden alıyordu.

Öz ailemin bile önceliği olamayan ben, bir zamanlar bana yabancı olan bu çocuk için her zaman öncelik olsam bile, bugün bunun her zaman geçerli olmayacağı gerçeğini öğrenmiştim. Ve bu canımı yakmıştı. Ciddi manada. Kendimi eski günlerdeki gibi yapayalnız bulmuştum birden.

Ve rüya. Beni sabah yatağımdan fırlayarak kaldıran o rüya. Bilinç altımda ne gibi düşünceler dönüyordu bilmiyordum ancak iyi şeyler değildi. Bu kesindi. Artık kendime gelmeli ve önüme bakmalıyım. Jungkook hayatımın her anında yanımda olamazdı nihayetinde.

Az sonra aceleyle sınıftan içeri birisinin girdiğini görmüş ve gözlerimi kapıya çevirmiştim. Ah! Onu tanıyordum. Okulumuzun altın çocuklarından biriydi. Jaehyun. Tabi onun beni tanıdığından emin değildim.

Jaehyun bomboş sınıfı görünce her ne kadar şaşırsa da belli etmemeye çalışarak yanıma yürümüştü.

"Günaydın Chaeyoung." Adımı bilmesine şaşırsam da ona gülümseyerek karşılık vermiştim.

"Günaydın."

"Ders yok mu ?" Diye sordu gözlerini boş sınıfta gezdirerek. Başımı iki yana salladım.

"İptal olmuş." Jaehyun derin bir nefes alarak yanımdaki boş sandalyeye oturdu.

"Hadi ya. Ben de geç kaldım diye koşarak gelmiştim." Gerçekten nefes nefese kalmıştı. Koştuğu belli oluyordu.

"Seni daha önce bu derste görmemiştim." Dedim şaşırarak. Jaehyun nefesini düzene soktuktan sonra başını salladı.

"Ben sizden bir üst sınıftayım. Bu dersi geçen sene verememiştim. Şimdi devam zorunluluğum yok ama profesör bu derse gelmemi istedi." Anladığımı belirtmek ister gibi başımı salladım.

"Ama kendisi gelmedi." Jaehyun güldü ve beni onayladı. Bir kaç dakika ikimizde konuşmadan öylece oturmuştuk. Sonunda ilk konuşan Jaehyun oldu.

"Kafeteryaya gidiyorum. Gelmek ister misin ?" Başka yapacak bir şeyim yoktu sonuçta. Başımı salladım ve eşyalarımı topladıktan sonda birlikte sınıftan çıktık.

Kafeteryaya yürürken gözlerim her yerde yine onu arıyordu. Bu yaptığıma kendi kendime kızarak sadece önüme odaklandım.

Kafeteryaya geldiğimizde Jaehyun boş bir masa bulup oturmamı ve ikimize birer kahve alıp geleceğini söylemişti. Her ne kadar gerek olmadığını söylesem de beni dinlememiş ve gitmişti. Dediği gibi boş bir masa bulup oturdum.

Beş dakika sonra Jaehyun karton bardağı önüme koyarak karşıma oturdu.

"Senin dersler nasıl gidiyor?" Diye sordu masanın üstüne koyduğum ders kitaplarını göstererek.

"Pek yabancısı değilim. Benim için rahat." Diye cevap verdim. Jaehyun başını salladı.

"Yine de projeler insanı çok zorluyor. Özellikle makale çevirileri. Yardım gerekirse çekinmeden söyleyebilirsin." Gülümsedim.

"Teşekkür ederim. Aslında sana bir şey sorabilirim." Jaehyun kaşlarını havaya kaldırarak sorumu bekledi.

"Acaba üst sınıflarda Ha Jun diye birisi var mı ?" Bir kaç dakika düşündükten sonra başını iki yana salladı Jaehyun.

"Hayır. Sanmıyorum. Üst sınıflardan neredeyse herkesi tanıyorum. Bizim bölümde böyle biri yok. Bir sorun mu var?" Gülümseyerek başımı iki yana salladım.

"Hayır sadece merak ettim." Jaehyun başını sallayıp gülümserken gözüm arkasındaki kapıya kaymıştı.

Jungkook önde, arkasında Taehyung ve onun arkasından da ise Jennie ve Jisoo içeriye girmişlerdi. Jennie beni görür görmez el sallamıştı. Elimi kaldırıp ben de ona selam verdim. Jungkook ise gözlerini sadece arkasından görebildiği Jaehyun'dan çekmiyordu. Kim olduğunu merak ettiğini çok iyi biliyordum. Kaşlarını çatıp gözlerini bizden çekti ve yanımızdan geçip gitti. Selam bile vermemişti ve bu durum artık canımı sıkıyordu.

"Merhaba Chaeyoung ve Jaehyun." Jennie'nin Jaehyun'u tanımasına şaşırmamıştım elbette. Okulda tanımadığı tek bir kişi bile yoktu. Belki de Ha Jun'u ona da sormalıydım.

"Selam." Dedim gülümseyerek.

"Yanımıza gelmek ister misiniz ?" Başımı iki yana salladım. Jaehyun da bana katıldı.

"Konuştuğunuz özel bir konu muydu ?" Diye sordu Jennie göz kırparak. Gülerek başımı iki yana salladım.

"Daha bu gün tanıştık." Dediğimde Jennie gülümseyerek başını salladı.

"Fikrin değişirse arkadaki masadayız." Arkayı gösterdiğinde başımı hafifçe geri çevirmiştim. Jungkook karşımda oturan kişiyi şimdi net olarak görebiliyordu çünkü tam bize doğru oturmuştu. Gözleri bir an için benimkilerle buluşmuş ve aramızda bir akım oluşmuştu. Alelacele gözlerimi ondan çekip tekrar önüme döndüm.

"Teşekkürler." Dedim Jennie'ye. Jennie yanımızdan ayrılırken düşünebildiğim tek şey Jungkook'un gözlerindeki o ifadeydi.

Kıskançlık.

Açık ve net.

Saf kıskançlık.

🥀

Herkese merhaba! Önemli bir proje üstünde çalıştığım için yazmaya vakit bulamıyorum ama emin olun her vakit bulduğumda buradayım. Geç gelen bölümler için özür diliyorum. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle.

When We're High | RosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin