Paradoks isimli restorana vardığımızda bir görevli kapımı açmış ve inmem için beklemişti. Jungkook anahtarı valeye verirken ben de arabadan inmiş ve görevliye teşekkür ederek gülümsemiştim.
Lisa soluma, Jungkook sağıma geçtiğinde birlikte girişe yürümüştük.
"Umarım Jennie tüm okulu yemeğe davet etmemiştir." Dedi Lisa korkuyla gözlerini aralayarak. Omzumun üzerinden ona baktım. Şaka yapmasını umuyordum. Jungkook alayla güldüğünde bunun şaka olmadığını anlamış ve kaşlarımı çatmıştım.
"Hayır." Dedim adımlarımı durdurken. "Bunu yapmadı değil mi ?" Jungkook omuzlarını silkti.
"İnan bilmiyorum." Derin bir nefes aldım ve sakinleşmeye çalıştım. İlişkimizi açıklamak bile zorken bunun için bir parti mi vermek ? Bu gerçekten inanılmazdı.
İki görevli kapıyı açıp geçmenizi beklediğinde Jungkook bana ve Lisa'ya öncelik vermişti. İçeri girdiğimizde bütün okulun burada olduğunu görmüştüm. Ağzım iki metre açılmış öylece etrafa bakarken Jennie bizi nasıl görmüştü bilmiyorum ama iki metre öteden el sallayarak yanımıza geliyordu. Gözlerimi Jungkook'a çevirdiğimde gülerek bana baktığını görmüştüm. Kaşlarımı çatarak iyice yanına sokuldum.
"Neden güldüğünü öğrenebilir miyim? Bunu Jennie ile birlikte planlamış olabilir misin acaba?" Jungkook aceleyle kollarını havaya kaldırdı.
"Gerçekten bununla hiçbir ilgim yok. Doğrusu düşünmüştüm ama Jennie benden önce davrandı. Açıkçası durumdan pekte şikayetçi değilim." Eğilip yanağıma bir öpücük kondurduğunda gözlerim şaşkınlıkla aralanmıştı. Hemen eski yerime geri döndüm. Bu inanılmazdı ! Sanki millet düğünümüze gelmiş gibi heyecanla bize bakıyor, gözlerini bir an bile üzerimizden çekmiyordu.
"Partinize hoş geldiniz !" Diye şakıyarak yanımıza gelen Jennie önce bana sonra sırasıyla Lisa ve Jungkook'a da sarılmıştı.
"Teşekkürler ama sadece bir akşam yemeği olmayacak mıydı ?" Diye sordum gülümsemeye çalışırken. Jennie omuz silkti.
"Elbette. Yemek de var." Yalandan gülüp başımı eğdiğimde Jennie heyecanla koluma girmiş ve beni sürüklemeye başlamıştı.
"Merak etme. Her zaman verdiğim partilerden bir farkı yok. Hem çoğu kişiyi çağırmadım bile ama duyan gelmiş. Bunun için özür dilerim." Jennie'nin samimiyetine gülümseyerek karşılık verdim.
"Pekala. Sorun değil." Jennie bizi kurtlar sofrasına getirdiğinde derin bir nefes alıp Jungkook'un çektiği sandalyeye oturmuştum.
"Merhaba." Dedim masadaki herkese. Jisoo, Taeyong, Taehyung, Jimin ve Irene masada bir çember oluşturmuştu. Irene'i gördüğüm için şaşırmıştım ancak fazla üstünde durmadım çünkü bu konu Lisa'nın odak noktasında olacaktı zaten.
Taeyong gözlerini üzerimizde gezdirmiş ve sonunda dudağının kenarını yukarı kıvırmış ancak hiçbir şey söylememişti. Irene ise bize bakımıyor, Taehyung ile ilgileniyordu. Taehyung'ın gözleri ise Lisa'daydı. Bu gece oldukça eğlenceli geçecekti anlaşılan.
Bir süre herkes birbiriyle sohbet etmiş, yemekler gelince karınlar doyurulmuş ve içeceklere geçilmişti. Artık kimsenin ilgisi bizim üzerimizde değildi. Kimisi dans ediyor, kimisi hala bir şeyler atıştırıyor, kimisi de bir şeyler içiyordu.
"Sıkıldın mı ?" Diye sordu Jungkook kulağıma eğilip. Başımı iki yana salladım. Gülümseyerek bana baktı ve alnıma bir öpücük kondurdu.
"Ya!" Kulaklarımı sağır edecek bir çığlık duyduğumda irkilerek gözlerimi o yöne çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When We're High | Rosékook
Fiksi PenggemarElimde sadece tek bir valizle Kore'ye geldiğim gün beni havaalanında saçları sapsarı, kaşları ve dudağı delik, deri ceketli, asık suratlı bir çocuk karşılamıştı. Alelacele valizimi elimden alıp yarım yamalak bir İngilizceyle konuştu; "Kore'deki ail...