15

1K 102 100
                                    

🎶 Jungkook - Still With You

Oldukça sessiz bir yolculuktu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oldukça sessiz bir yolculuktu. Bunun fırtına öncesi sessizlik olmasından korkmuyor değildim gerçi. Ancak onunla tartışmaya hazır değildim. Çünkü ne söylemem gerektiğini bilmiyordum bile.

"Beni bıraktığın için teşekkürler." Dedim sonunda sessiz geçen on dakikanın ardından. "Gerek yoktu." Jungkook hiçbir şey söylemeden yerinde kıpırdandı ve ardından başını salladı. Benimle konuşmamaya kararlı gibiydi. Yine de dudaklarını araladığında içimde bir kıpırtı oluşmuştu. Bundan her ne kadar hoşnut olmasam da durum buyken bunu inkar edemezdim.

"Annem rica ettiği için bırakıyorum." Kendi kendime sinirle gülüp başımı sağa çevirdim. Demek annesi rica etmese bırakmayacaktı!

Az sonra araba kapının önünde durduğunda sinirle aşağıya inmiş ve sertçe kapıyı kapatarak eve doğru ilerlemiştim. Arkama bakmadan eve ilerlerken Jungkook'un da arabadan indiğini duymuş ancak umursamamıştım.

Şifreyi girip kapıyı açtığımda tam içeri girecekken Jungkook'un da bana yetişip benimle birlikte içeri girdiğini görmüş ve gözlerimi şaşkınlıkla aralamıştım.

"Ne işin var senin burada?" Diye sordum sinirle. Jungkook kapının kapanmasına izin verdikten sonra içeri girmiş ve montunu çıkarıp sandalyenin üstüne bırakmıştı.

"Konuşmaya geldim." Dedi sakince. Dengesiz ruh hali beni deli ediyordu. Az önce hiçte konuşmak istiyor gibi durmuyordu oysaki.

"Bu saatte mi Jungkook?" Diye sorduğumda omuz silkmişti. Derin bir nefes alıp sabır diledim.

"Benimle neden konuşmak istemediğini, benden neden uzak durduğunu biliyorum." Jungkook'un ağzından dökülen bu iki cümle olduğum yere çalışıp kalmama sebep olmuş, hatta bir anlığına nefesimi kesmişti. Tekrar nefes aldığımda endişe ve heyecanın çoktan kanıma karışmaya başladığını hissetmiştim.

"Nedenmiş ?" Diye sordum yutkunarak. Vereceği cevaptan ölesiye korksam da bunu öğrenmem gerekiyordu. Jungkook bir kaç dakika sessiz kaldığında sabrımın tükendiğini hissetmiş ve adını bağırarak cevabını istemiştim.

"Jungkook! Neden ?"

"Çünkü seni öptüm." Derin bir nefes aldım. İşte bunu beklemiyordum.

"Her şeyi hatırlıyordum ama sırf bu durumu yaşamamak için hatırlamıyormuş gibi yapmaya karar verdim. Sırf benden uzak durma diye !" Ne diyeceğini bilmiyor sadece olduğum yerde öylece dikiliyordum. Tam şu an, yerin dibine girmek istiyor, Medusa'nın gözlerine bakmış o şansız adam gibi taştan bir heykel olmak istiyordum.

"Ama benden bu kadar nefret edeceğini tahmin etmemiştim." Başımı iki yana salladım. Nefret ve Jungkook. Asla yan yana gelmeyecek iki kelimeydi. Benim için.

"Senden nefret etmiyorum Jungkook." Diye mırıldandım. Jungkook adımlarını bana doğru atarken ben de geriye doğru bir adım atmak istemiş ancak kendime engel olmayı başararak olduğum yerde kalmıştım.

"Benden nefret ediyorsun. Bunca yıllık arkadaşlarlığımızı, ağabey kardeş ilişkimizi, aile bağımızı bir öpücük ile sarstığım için benden nefret ediyorsun! Biliyorum çünkü bunu gözlerinde görebiliyorum Chaeyoung."

"Peki neden bunu bana şimdi söylüyorsun? Neden hatırlamıyormuş gibi yapmaya devam etmedin ?"

"Çünkü artık inkar edemiyorum. Seni öpmek istedim. Seni deli gibi istedim." Ne diyeceğimi bilmiyordum. Kalbim göğüs kafesimi delip dışarı fırlamak üzereydi. Kıpkırmızı olduğumu hissedebiliyordum. İçerisi birden 20 derece artmış gibi sıcaklamıştım.

"Önce bunu alkolün vermiş olduğu bilinçsizlik ile yaptığımı sandım ama hayır. O günden beri hislerim hakkında düşünmeden edemiyorum Chaeyoung." Dudaklarımı araladım. Dilim damağım kurumuştu. Konuşacak gücü kendimde zor bulmuştum.

"Bununla ne demek istiyorsun ?" Diye sordum sessizce.

"Ama senin benim gibi hissetmediğini anladım. Korkma. Yeni keşfettiğim hislerimin üstünü örtebilirim. Sana rahatsızlık vermek istemiyorum Chaeyoung. Benden uzak durmanı da." Tam şimdi bir karar vermem gerekiyordu. Hissettiğim duyguların bir karşılığı olduğunu öğrenmiştim! O her ne kadar öyle düşünmese de. Bu yüzden hemen karar vermeliydim. Ya Jungkook'un bana karşı duygularının üstüne çarşaf çekmesine izin verecek ya da duygularına karşılık verecektim.

Gözlerinin içine bakıp bir kaç saniye bekledikten sonra kararımı vermiştim.

Hızlı adımlarla ona doğru yürüyüp yüzünü avuçlarımın arasına almış ve dudaklarını benimkilerle birleştirmiştim. Jungkook bir an için afallasa da çabuk toparlanmıştı. Dudakları dudaklarımdayken gülümsediğini hissedebiliyordum. Kollarını belime dolarken beni iyice kendisine çekmiş ve aramızdaki ateşi harlamıştı.

Dudaklarını susamış gibi öperken verdiğim kararın ne kadar doğru olduğunu düşünüyordum. Onun kolları arasında olmak, onun sevgisini hissettmek, onunla olmak istiyordum ve şimdi burada, kolları arasındaydım.

Jungkook ellerini tişörtümün içinden geçirip çıplak tenime ulaştığında yüzünün kıpkırmızı olduğunu hissetmiş ancak bunu umursamamıştım. Dudaklarımız bir an için bile ayrılmazken onu yavaş yavaş odama doğru yönlendirdim.

Jungkook bir anlık kararla tişörtümü üstümden sıyırdığında karşısında tenimi örten tek bir parçayla kalmış ancak bunu umursamadan ben de ellerimi tişörtüne getirmiştim. Odama vardığımda ikimiz de tenimizi örten fazlalıklardan kurtulmuştuk. Güzelliğinin beni etkilemesine izin vererek yavaşça yatağa uzandım. Jungkook'ta bana doğru eğilirken gözlerimi kapatarak anı hissetmek istemiş ancak sıçrayarak yataktan kalmıştım.

Kurduğum alarm aklımı alacak derecede gürültülü çalarken hızla yataktan doğrulup etrafıma bakındım. Odamdaydım. Tek başıma. Gözlerimi hemen telefonumun ekranına çevirdim ve saate baktım.

7.00.

Ellerimi terden ıslanan saçlarımın arasından geçirerek derin bir nefes aldım ve dün geceyi düşünmeye çalıştım. En son Jungkook'a kızmış ve arabadan kapıyı çarparak çıkmıştım. Ve o arkamdan gelmemiş, basıp gitmişti. Gözlerimi şaşkınlıkla etrafımda gezdirirdim.

"Hayır, hayır..." Diye mırıldandım kendi kendime.

"Niyeti bu kadar bozmuş olamazsın." Yataktan kalkıp gardrobumun aynasından kendime baktım. Tişörtüm üzerimdeydi, saçlarım terden ıslanmış ve dağılmıştı. Yüzüm ise kıpkırmızıydı.

Böyle bir rüya gördüğüme inanamıyordum. Jungkook ve beni öpüşürken görmüştüm. Konu sadece öpüşmemiz de değildi, resmen bana karşı hislerinin olduğunu söylemişti ve ben de buna karşılık vermiştim.

Ellerimle yanaklarıma bir kaç şaplak attıktan sonra başımı iki yana salladım.

"Unut Chaeyoung. Bu rüyayı hafızandan sil." Olması gereken buydu. Bu cümleyi rüyamda Jungkook söylemişti ancak şimdi ben kendime söylüyordum.

"Ona karşı yeni keşfettiğin duyguların üstünü ört."

When We're High | RosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin