🎶 İtzy - Shoot
"Verdiğim metinleri güzelce çevirip mail adresime atmanızı istiyorum. Hepsini tek tek kontrol edeceğim." Bayan Sean eşyalarını toplayıp sınıftan çıkarken kalemi sertçe masaya bırakarak arkama yaslanmıştım. Her ders verdiği çeviri ödevlerini bu dönemde verecekti anlaşılan. Bundan kurtuluş yoktu.
Bakışlarımı yanımda dalgınca oturan Lisa'ya çevirdiğimde gözlerimi üzerinde hissetmiş gibi bana dönmüştü.
"Tae tam bir pislikmiş." Gülümseyerek başımı salladım.
"Geçte olsa fark etmen iyi olmuş." Lisa somurtarak önüne döndüğünde kolunu dürttüm.
"Tamam. Şaka yapıyorum sadece. Arkandan geldiğini gördüm. Sana bir şey mi dedi ?" Lisa başını salladı.
"Irene ve onu ayırdığım için teşekkür etti." Şaşkınca dudaklarımı araladım.
"Onları ayıran sen değilsin, ihanet." Lisa başını umurumda değil der gibi iki yana salladı.
"Neyse ne. İkisi de umrumda değil. Tam birbirlerine layıklar." Başımı sallayarak Lisa'yı onayladım.
"Sen beni bırak, sizin aranızda ne var ?"
"Kimle ?" Diye sordum anlamamış gibi yapmayı tercih ederek. Lisa ise gözlerini üzerime dikerek 'sence ben bu numaraları yer miyim' bakışı atmıştı. Sonunda pes etmiştim.
"Aramızda hiçbir problem yok." Dedim derin bir nefes alıp. Lisa'nın inanmadığı yüzünden kitap gibi okunuyordu ancak fazla üstelemedi.
Amfi neredeyse boşalmıştı. Lisa ve ben de eşyalarımızı topladıktan sonra sınıftan çıktık. Birlikte kampüs kafeteryasına ulaştığımızda gözlerim her yerde Jungkook ve tayfasını aramıştı ancak ortalıkta gözükmüyorlardı. Bu biraz olsun içimi rahatlatmıştı. Onu gördüğüm her an heyecan yapıyordum ve bu herhangi bir açık vermeme sebep olabilirdi.
Boş bir masa bulup oturduğumuzda Lisa içecek bir şeyler almak için masadan uzaklaşmıştı. Ben de Bayan Sean'ın verdiği ödevi kontrol etmek için çantama tıkıştırmışım kağıtları çıkarmaya çalıştım. Az sonra çantamın derinliklerinden elime gelen kırmızı bir zarfla şaşkınlığımı gizleyememiştim. Zarfı çantadan çıkarıp parmaklarımın arasına sıkıştırmış ve sağını solunu çevirerek herhangi bir isim aramıştım ancak yoktu.
Sonunda koyu kırmızı zarfı açtım ve içindeki katlanmış beyaz kağıdı çıkardım. Kağıdı açarken içinde yazılı olan notu merak etmekten kendimi alamıyordum. Kim, neden böyle bir notu çantama atma gereği duymuş olabilirdi ki ?
Sonunda notu okuyabildiğimde dudaklarımdan kaçan bir küfüre engel olamamıştım.
Bugün mavi bulutları avucunuza, mutluluğu başucunuza, sevgimi de usulca kalbinize koyuyorum. Güneş yalnızca sizin için doğsun. Sizi seviyorum.
-Ha Jun
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When We're High | Rosékook
FanfictionElimde sadece tek bir valizle Kore'ye geldiğim gün beni havaalanında saçları sapsarı, kaşları ve dudağı delik, deri ceketli, asık suratlı bir çocuk karşılamıştı. Alelacele valizimi elimden alıp yarım yamalak bir İngilizceyle konuştu; "Kore'deki ail...