🎶 Stray Kids-Maniac
Mutfak tamamiyle darma dağın olmuştu. III. Dünya Savaşı kesinlikle benim mutfağımda yaşanmıştı. Yerlere dökülen unları temizlemeye çalışırken gözüm duvarda asılı saate kaydı. Son baktığımdan beri sadece beş dakika geçmişti. Jungkook'un beni aramamış olması bu saatten sonra da aramayacağını gösteriyordu. Saat dokuz olmuştu. Çoktan buluşmuş olmalıydılar.
Mutfaktaki her şeyi öylece bırakıp tezgahın üstüne bıraktığım telefonumu elime alıp odama yürüdüm. Kendime daha ilgi çekici ve oyalayıcı bir meşgale bulmalıydım çünkü yemek yapmak işe yaramamıştı. Bir şeylerle uğraşmayıp düşündüğüm her saniye kafayı yemek üzereydim. Beni neden davet etmediğini anlamıyordum. Okula birlikte gitmek isteyen Jungkook neden beni arkadaşlarının sofrasına davet etmemişti ki ?
Az sonra telefonuma gelen mesaj ile kalbimin pır pır etmesini engelleyemeden ekrana baktım. Mesajı atan Lisa'ydı. Bir fotoğraf göndermişti.
Lalisa ♥️
Taehyung aniden çektiği için çirkin çıktım ama ilk fotoğrafımız. Bana harika davranıyor. Şaşırıyorum.
Siz
Birlikte mükemmel görünüyorsunuz.Lisa'nın yemek hakkında daha fazla ayrıntı vermesini istiyordum ama zaten yeterince heyecanlıydı. Uzun zamandır kurduğu bir hayali gerçek olmuştu ve ben onu kendi derdimle boğmak istemiyordum. Yine de yemekte kimlerin olduğu konusunda kendimi merak etmekten de alıkoyamıyordum.
Siz
Jungkook geldi mi?Lalisa ♥️
Evet. Burada. O kız da geldi.Siz
Hangi kız ?Dudaklarımı dişleyerek Lisa'nın oldukça geciken cevaplarını beklemeye koyuldum. Az sonra Lisa tekrar bir fotoğraf gönderdi.
Lalisa♥️
Lisa'nın habersiz çekip bana gönderdiği fotoğrafı gördüğümde dişlediğim dudaklarımın kanamaya başladığını ağzıma gelen metal tadıyla fark etmiştim. Gözlerimi fotoğraftan ayıramıyorum. Beni neden davet etmediği ortaya çıkmıştı işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When We're High | Rosékook
FanfictionElimde sadece tek bir valizle Kore'ye geldiğim gün beni havaalanında saçları sapsarı, kaşları ve dudağı delik, deri ceketli, asık suratlı bir çocuk karşılamıştı. Alelacele valizimi elimden alıp yarım yamalak bir İngilizceyle konuştu; "Kore'deki ail...