Kafamdaki Kalabalık

279 113 143
                                    


23. Bölüm: Kafamdaki Kalabalık

---

Oturduğum yerden etrafıma baktığımda bir kez daha büyülendiğimi hissettim. Şöminenin yanında iki mindere oturmuş sandviçlerimizi yiyorduk.

Buraya geleli yaklaşık iki saat oluyordu. Hoş, bana sorarsanız sanki daha az önce gelmiş gibiydim. Buradayken ve beraberken... Zaman o kadar çabuk geçmişti ki...

"Emre..." Onun ismini zikrettiğimin farkında bile değildim. "Efendim?" dedi bana bakarak. "Şimdi... Burası bizim mi?"

Gülümsediğini gördüm. "Evet güzelim, bizim."

Ben de gülüşüne karşılık vererek sandviçimden bir ısırık daha aldım. "Burada başka kimse yok mu? Sadece biz mi varız?" Sorduğum soruyla gözleri beni buldu tekrar. "Yaklaşık iki kilometre uzaklıkta küçük bir sahil sitesi var yan tarafta. Burayı yaparken arkadaşım birkaç aya buranın da dolacağını söyledi. Yani bizimki gibi küçük bungalovlar yapılır. Yaz için."

Yaz... Yaz geliyordu. En sevdiğim mevsim sanırım. İçim huzurla ve adını koyamadığım garip bir kıpırtıyla doldu. Yaz demek, güneş demek. Deniz demek, kum, dondurma, güneş kremi, bronzluklar, tatlı uykusuzluklar demek. Daha sayamayacağım onlarca hatta yüzlerce kelime geliyor aklıma yaz deyince.

"Biz de yazın burada olalım mı?" Küçük bir kız çocuğu sevinciyle sormuştum bu soruyu. Emre bunu fark etmiş olacak ki dudakları keyifle kıvrıldı. "Olalım Kumsal. Sen yeter ki iste."

Küçük bir kahkaha nidası yükseldi dudaklarımdan. Bu sırada sandviçlerimizi bitirmiş, tabaklarımızı mutfağa götürüyorduk. Gülümserken gözlerimi mutfak tezgahından kaldırıp pencereye çevirdim farkında olmadan. Ve... Siyah bir araba gördüm. Evin beş altı metre ilerisinde durmuş bir siyah araba. Bir dakika... Siyah araba?

"Kumsal? Bir şey mi gördün? Neden öyle bakıyorsun?" Emre'nin sesiyle irkilerek kafamı çevirdim. "Ne? Hayır! Hayır, yani bir şey görmedim. Yani..."

"Tamam, bir şey demedim. Sakin ol." Emre tedirgin bir şekilde beni izlerken elimi saçlarıma götürdüm. "Şey, evet. Sen geç şu koltuğa otur. Meyve suyu alıp geleyim ben."

Onu buradan uzaklaştırmam gerekiyordu. Aklıma gelen ilk cümleyi söyledim. O da ısrar etmeden sessizce koltuğa doğru giderken derin bir nefes aldım. Tekrar cama dönüp dışarı baktığımda siyah arabanın hareket halinde olduğunu gördüm. Her geçen saniye biraz daha uzaklaşıyordu fakat benim içimdeki korku da aynı şekilde yaklaşıyordu sanki.

Söylemek istiyordum. Emre'ye anlatmak istiyordum. Siyah arabayı, Efe'yi... Ama yapamazdım. Hem ben de daha anlamamıştım ki ortada ne olduğunu. Dudaklarım, dilim anlatmak için yalvarırken aklım buna izin vermiyordu. "Kesin sesinizi sizi aptallar!" diye bağırmıştı kafamın içinde. Bir şey anlatmayacaktım. En azından şimdilik.

Daha fazla oyalanmadan bardaklarımıza meyve suyu doldurup Emre'nin yanına gittim.
"Ben geldim," dedim neşeli olmaya çalışarak. "Hoş geldin," derken beni izliyordu. Önümüzdeki bir saat Emre ile yaz tatili planları yaparak geçti. Üstümdeki gerginliği biraz olsun atmış, ona bir şey belli etmemeye çalışıyordum.
"Burada kalmak ister misin yoksa gidelim mi?"

Hava kararmaya, gün bitmeye başlamıştı. Bir bitiş ancak bu kadar güzel bir başlangıç olabilirdi.

"Aslında kalmaya da hayır demezdim ama hiç hazırlık yapmadık. Şimdi çıkalım, önümüzdeki günler yine geliriz olur mu?"
"Tabii ki olur sevgilim." İkimiz de toparlanmış kapıya doğru yürürken uzanıp Emre'nin elini tuttum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 07, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mavi HayalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin