1 Ay Sonra

846 567 476
                                    


4. Bölüm: 1 Ay Sonra

---

Bir ay, dört hafta. Çok uzun bir zaman. Derslerden doğru düzgün kafamı kaldıramadığım, sürekli okul ve ev arasında gidip geldiğim günlerdi. Üniversitenin ilk senesinin bu kadar zor olduğunu tahmin bile edemezdim sanırım. Bu sırada vizeler, ödevler, sunumlar derken çok yıpranmıştım. Kolay bir ay olmadı.

Her gün uyanıp ders çalışmaya başladım, okulda herkesten uzakta bir yerde oturdum, bazen Ecem ile beraberdim. Hatta numaralarımız bile var artık. Ecem aslında çok iyi bir kız. Bana hep ilgili ve pozitif yaklaşıyor. Arada bir beni sinirlendirse bile kötü bir niyeti yok. Bu bir ay içinde onunla daha çok vakit geçirmeye başladık. Ben her ne kadar çoğu zaman yalnız kalmak istesem de...

Sorun onda değil zaten. Sorun bendim. İnsanlara olan güven problemim. İnsanlara olan... gitgide azalan sevgim.

Çünkü ben böyleydim. Çünkü bu bendim. Kendini dış dünyadan korumaya çalışan, çalıştıkça dış dünyadan uzaklaşmaya başlayan ben.

Dünya gün geçtikçe daha kötü bir yer oluyor. İnsanlar birbirlerini kırmaktan çekinmiyor. Ben kimseyi üzmek istemezken, insanların hiç düşünmeden birbirlerini üzmeleri çok zoruma gidiyor. Bu yüzden büyük bir çoğunlukla muhatap olmak, kendimi onlara açmak istemiyorum.

Ben kitaplarımla, çizimlerimle, şarkılarımla, dizilerimle ve en önemlisi kendimle mutluydum.

Benim en yakın arkadaşım kendim. Ağladığımda gelir kendi omzumda ağlarım, kendi saçlarımı okşar "geçecek" diye fısıldarım.
Mutlu olduğumda gelir kendimle paylaşırım, kahkahalar atarız. Son ses şarkımızı açar birer çikolata yeriz.
Bir sırrım olduğunda gelir kendime anlatırım. Ben en iyi kendimle anlaşırım.

Ve ben, beni asla üzmem, kırmam. O da beni üzmez, yormaz. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi?

Bu yüzden kendinizi sevin. Sizden bir tane daha yok. Bu hayatta, bu evrende sizden sadece bir tane var. Özelsiniz. Eşsizsiniz.

Dünyaya bir kez geliyoruz. Neden kahkahalar atarak, zevk alarak dolu dolu geçirmek yerine kendinizden nefret edip, ağlayarak geçiriyorsunuz günlerinizi?

Şimdi sevgili pudinglerim, benim için kapatın gözlerinizi. Kendinize, onu sevdiğinizi söyleyin. "Ben senin yanındayım" deyin. Kendinizle barışın.
Çünkü herkes gidiyor, her şey bitiyor. Siz, yine size kalıyorsunuz.

Bu bir ay sonrasında artık toparlanıp kendime gelmeye başlamam gerekiyordu. Yarın okulum vardı ve tüm derslerim Emre'yle ortaktı.
Bu geçen bir ay içerisinde Emre'yle aramızda bakışmalar ve ufak konuşmalar dışında bir şey olmadı.

Ben yine düşüncelere dalmışken Ecem mesaj attı.
"Selam! Yarın Ecem Kabaklı tüm muhteşemliğiyle geri dönüyor! Buna hazır mısınız Kumsal Hanım?"

Keyifle kıkırdarken cevap yazdım.
"Siz her zaman muhteşemsiniz Ecem Hanım. Ben hep hazırım!"
Ben mesajımı yazıp göndermiştim ki Ecem beni görüntülü aradı. O an nasıl göründüğümü umursamadan aramayı cevapladım.
"Bu güzel iltifatlarınıza karşılık teşekkürümü yüz yüze yapmak istedim! Teşekkür ederim Kumsal. Gerçekten sen çok iyi bir arkadaşsın."
"Rica ederim Ecem. Sen de çok iyi bir arkadaşsın."
"Ay! Duygulandırdın beni. Bak ağlayacağım ama! Makyajım bozulacak Kumsal!"
"Aman, evdesin zaten ne olacak?"
Ben gülerek ona takılırken Ecem kalkıp yarın giyeceği şeyleri bana gösteriyordu. Çok şık olan kırmızı elbisesini ve siyah ayakkabılarını gösterirken bir anda durdu ve kamerayı kendine çevirdi.

"Sen yarın ne giyeceksin Kumsal?"
"Bilmiyorum ki, daha ayarlamadım."
"Geç dolabın karşısına, oraya çevir telefonu. Ben ayarlarım."

Ben anlamayarak ekrana bakmaya devam ediyordum. Alt tarafı okula gidiyorduk ama Ecem ısrarla kombinimi hazırlamak istiyordu.
Ecem'i kırmak istemediğim için gülerek dolabımın karşısına geçtim ve telefonu çevirdim.
"Hadi seç bakalım."

O akşam Ecem keyifle kombinimi hazırladıktan sonra sohbet etmeye devam ettik. Aramayı kapattıktan sonra yorgunluğa dayanamayıp uyuyakaldım.

Mavi HayalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin