Neler Oluyor?

581 420 178
                                    


16. Bölüm: Neler Oluyor?

---

O gece hayatımın geldiği noktayı düşünerek uyuyakaldım. Bir sene öncesine kadar görünmez olduğumu düşünürdüm. Evet gerçekten. İnsanlar beni görmüyordu. Bakıyorlardı belki ama görmüyorlardı. Duyuyorlardı belki ama anlamıyorlardı.

Ama sonra... Sonra Emre girdi hayatıma. Beni gördü, duydu, anladı, her şeyim oldu. Ecem geldi. Onlar benim en büyük şansım.

Babamın ölümünden sonra bir daha toparlanabileceğimi sanmıyordum. "Benden buraya kadar" diye düşünmüştüm. Ama toparlandım. İyileştim. İyileştim ama sanki... Yaram hâlâ duruyor gibi. Hani yere düşersiniz, bacağınız kanar. Çok acır. Yara olur. Günler sonra o yara kabuk tutmaya başlar. Ama hâlâ dokununca acıyordur, eskisi kadar olmasa da. Oraya dokununca hissedersiniz acıyı.

Böyle bir durumdaydım. Emre ve Ecem de batikon ve pamuklardı sanki. Onlar olmasaydı böyle toparlanamazdım.

Sabah gözlerimi açtığımda rahatsız bir hisle yataktan kalktım. Hızlıca hazırlanıp Emre'nin aramasını beklemeden dışarı çıktım. Biraz temiz hava alıp iyi hissetmek istiyordum. Binadan çıkıp sitede yürümeye başladım.

Telefonum çaldı.
-Günaydın.
-Günaydın.
-Hazır mısın?
-Evet.
-Tamam. On dakikaya oradayım.
-Tamamdır bekliyorum.
Telefonu kapatıp ağaçların yanında durdum ve Emreyi beklemeye başladım.

Telefonumla uğraşırken arkamdan gelen bir sesle kafamı oraya çevirdim. Ve tam o sırada bir el uzanıp ağzımı kapatarak beni geriye çekti. Ben... Gerisini hatırlamıyorum...

Gözlerimi açıp kendime gelmeye başladığımda büyük bir odadaydım. Kendimi, yaşadığım şeyleri hatırlamaya zorladım. Sabah... Uyandım, hazırlanıp çıktım. Sonra... Emre! Emre gelecekti...
Ama... Bir el uzandı ve ağzımı kapattı. Ve şimdi...

Nerede olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. Beni kimin buraya getirdiğini de bilmiyordum. Ağzımı kapatan kişiyi görememiştim.

Ses çıkarmayıp beklemeye başladım. Çok geçmemişti ki içeri tanımadığım bir adam girdi. Üstündeki gömlek ve pantolonuyla gayet normal görünüyordu. Bunu tanımıyordum. Beni buraya getiren adam bu muydu? Peki ama neden?

-Kimsin?
-Dur daha yeni geldin. Tanışacağız merak etme.

Ne? Şuanda neyin içindeydim bilmiyordum. Başıma giren şiddetli ağrıyla gözlerimi sıkıca kapattım. Neden burada olduğumu anlamaya çalışıyordum. Ama yok. Aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Emre... Şuan ne yapıyordu, beni almaya geldiğinde orada olmadığımı görünce ne düşünmüştü? Annem? Acaba ortada olmadığımı fark etmiş miydi?
Kafayı yemek üzereydim!

Tanımadığım adam gelip karşımda durdu. Ben tam konuşmaya başlayacakken bu sefer içeri elli yaşlarında bir kadın girdi.
Bana bakınca yüzünde alevlenen öfkeyi görebiliyordum.

-Sen çık Ömer.
-Peki Sanem Hanım.

Az önce odaya giren adam sessizce odadan çıkıp kapıyı kapattı. Adının Sanem olduğunu öğrendiğim kadın bir sandalye çekip karşıma oturdu.

-Demek Kumsal ha?
Histerik bir gülüşle etrafa göz atıyordu.

-Anlamadım?
-Sevgili Nilgün ve Ekrem'in biricik kızı Kumsal...
-Kimsin sen? Beni nereden tanıyorsun?

Sanem yine kahkahalar atarak beni süzmeye başladı.
-Uzun hikaye canım.

Ayağa kalkıp kapıyı açtı.
-Kahvaltılık bir şeyler getirin. Misafirimiz aç kalmasın.

Mavi HayalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin