15

86 13 38
                                    

  MEDYA: Hayal

                 Луна не знает пути

İtalik konuşmalar İngilizce

Söylediği şeyi yanlış duyduğumu düşündüğüm için bir süre boş boş yüzüne baktım. Evet, her zaman ihtimaller arasından en düşüğünü hesap eder ve kendimi ona hazırlardım. Ama bu olumlu bir ihtimaldi ve neredeyse hiç şansı olmadığını zannetmiştim. 

"Dediğimi anladın mı?" Kaşlarımı çattım. Yüzünde hiçbir canlılık ifadesi yoktu, hâlâ bayık bakıyordu. 

"Evet, anladım. Olumlu bir cevap beklemiyordum sadece, hepsi bu." Duruşumu dikleştirip omuzlarımı geriye attım. "Kararını değiştiren şey nedir?" 

"Hiçbir şey. Memnun değilsen tekrardan değiştirebilirim." 

"Hayır, memnunum." Fazlasıyla resmi bir konuşma yapıyorduk şu an.

"Ama benim de bir isteğim olacak." Hiçbir karşılık beklemeden bana yardımcı olması garip gelmişti zaten. Akrep burcu olduğunu neredeyse unutuyordum. 

"Nedir?" 

"Seninkiyle karşılaştırılınca küçük bir rica. Bana Türkçe öğretmeni istiyorum. Zor olmaz, hızlı öğrenen biriyim." Alttan iğnelemeler yapmayı ve küçük bir arada kendini övmeyi nasıl başarmıştı, gerçekten anlayamadım. 

"Neden öğrenmek istiyorsun?" 

"Seni ilgilendirmiyor." İstemsizce geri çekildim. Beklemediğim bir karşılık olmuştu. 

"Doğru, haklısın. Rol yaptığımız süre zarfında öğrenebildiğin kadar öğretmeye çalışırım. Sonrasında çok fazla iletişimimiz olacağını sanmıyorum." 

"Tamam." Dudaklarıma sahte bir gülümseme kondurdum.

"İstersen İngilizce de öğretebilirim."  Yüzünde kendini beğenmiş bir ifade oluştu. 

"Mükemmel şekilde İngilizce konuşabiliyorum." 

"Ya, öyle mi ?" Gözlerimi kısıp doğrudan ona baktım. "Ben İngilizce konuşamıyordun diye hatırlıyordum. Sanırım yanıldım." Kısa bir süre yandan bana baktı ve yüzünü başka tarafa çevirdi.

"Pekala, ne yapmamız gerekiyor?" 

"Ne hakkında?" 

Eliyle ikimizi gösterdi. "Oynayacağımız oyun hakkında. "

"Özel bir şeye gerek yok. Rusya'da çiftler okul sınırları içinde nasıl davranıyorsa o şekilde davranabilirsin."

"Peki." Sağ kolunu bana doğru uzatıp omzumun üzerine bıraktı. Şaşırıp bir ona bir de uzattığı koluna baktım.

"Ne yapıyorsun?" 

"Normal bir çift gibi davranıyorum." Kendimi kolunun altından kurtardım. Birkaç kişi kıkırdamıştı. Bizden uzak mesafede oldukları için ne konuştuğumuzu duymuyorlardı. 

"Tamam, ülkelere göre normal davranış biçimlerini bir kenara bırakalım. İnsanlarla temastan pek hoşlanmam. Sanırım sadece konuşmamız ya da konuşuyor gibi yapmamız veya beraber görünmemiz de inanmaları için yeterli olacaktır." O an aklıma bunun Boran için yeterli olmayacağı geldi. "Yani, bazı anlar dışında."

"Bazı anlar derken?"  Yüzümü buruşturup boynumu kaşıdım.

"Bunu nasıl açıklamam gerektiğinden emin değilim ama sanırım benim için problemli olan kişiyi anladın." Kafasını salladı. "Bu oyun ilk başta sadece onun içindi ama kontrol edemediğim şekilde büyüdü ve herkes öğrendi. Diğerleri sürekli çevremizde olacak ve inanmamaları için bir sebep yok ama onu inandırmak hiç kolay olmayacak. Fazlasıyla ısrarcı biri. Yakın zamanda bu konu hakkında bazı olaylar yaşandı ve bu da onun inanmasını güçleştirecek. 'Bazı anlar'dan kastım buydu."  Nefesini verip oturduğu yerden bedeninin tamamını bana döndürdü. 

YİNE YENİ YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin