18

69 9 36
                                    

İtalik konuşmalar İngilizce





   Dün gece saat 10.30'a gelirken eve gelebilmiştim. Üzerimi değiştirdikten sonra yatağa girmiş ve hemen uyumuştum. Olağan saatimden erken uyuduğum için de erken uyanmıştım. Saat daha 6 olmamışken ben hazırlanmış, servisi beklemeye başlamıştım. Neyse ki servis de her zamanki saatinden erken gelebilmişti. Şimdi de sınıfta tek başıma oturmuş Ceylin'le konuşuyordum.

"Sen bugün okula gidiyorsun, değil mi?" dedim neredeyse emin olarak.

"Evet, ne oldu ki?"

"Hiç. Staja gitmediğin çok belli oluyor yüzünden."

"Staja başladığımdan beri okula gittiğim günlerde okumak için töreden kaçan Kardelenler gibi hissediyorum da ondan." Benzetmesi beni güldürdü. "Tüm yaz bu staj için mi heyecanlanmışım ben ya. Tek yaptığım masa başında oturup hastalara barkod çıkarmak."

"Sen ne bekliyordun ki? Ameliyata girmeyi mi?"

"İlk aydan değil tabii. Ama dezenfektan kutularıyla oynamak da bana hiçbir şey öğretmeyecek." Sınıf kapısı açıldı ve yorgun olduğu her halinden belli olan Maxim içeri girdi.

"Günaydın," dedi somurturken.

"Günaydın." Eve gitmek için ne kadar yürümüştü acaba? "Eve saat kaçta gittin?"

"Bilmiyorum," dedi esnerken. "Ama yatmadan önce saate baktığımda 11 olmamıştı." Ben eve girdiğimde bile saat 10.30'du.  Çantasını yanıma bırakıp oturdu.

"Emin misin?"

"Evet. Evin yakınlarda olduğunu söylemiştim. Tahmin ettiğimden daha kısa sürdü bulmam."

"Maxim mi geldi?" Suskunluğundan dolayı Ceylin'i unutmuştum bir an için.

"Evet."

"Aranız iyi sanırım."

"Sayılır."

"Ne demek sayılır? Öyle mi değil mi?"

"Şimdilik bir sorun yok. Normaliz."

"Ağzından cımbızla laf alıyorum Hilal." Sıkıntıyla ofladı. "Okula geldim ben, kapatıyorum."

"Kapat kapat," dedim tripli sesimle. "Ben seninle sınıfta konuşayım, sen okul bahçesine girmeden kapat."

"Hilal!" İçeri giren bir kaç kişiye bakma bahanesiyle Ceylin'e cevap vermedim. "Hilal?"

"Tamam kapat hadi."

"Yok başka bir şey söyleyecektim."

"Ne oldu?"

"Dün akşam Melda bana mesaj attı." Şaşkınlıkla yerimden doğruldum.

"Niye?" Melda laf sokma çabaları dışında bizimle doğru düzgün konuşmazdı bile. "Ne dedi?"

"Bir video attı. Gönderdim sana şimdi." İndirme butonuna tıklayıp videonun yüklenmesini bekledim. "Bir de şey dedi: 'İlk başta akşam dayınlara falan gösterir güleriz diye çekmeye başlamıştım, sonra kamera açık kalmış.' "

"Allah Allah. Ne videosuymuş bu böyle?" Video yüklenince üstüne tıkladım. Gördüğüm ilk kareden hangi an olduğunu tanımıştım. Ani şaşkınlıkla ayağa fırladım. "Oha!"

"Ben de aynı tepkiyi verdim görünce."

Maxim'in bakışlarını hissettim. "Ne oldu?" Sorusunu duymazdan gelip Ceylin'le konuşmaya devam ettim.

YİNE YENİ YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin