17

61 10 24
                                    

MEDYA : Hilal

                Arctic Monkeys - Arabella

İtalik kısımlar İngilizce

+8 oy
Ve alabildiğine yorum 🤗



Tamam, bir konuda anlaşalım.

Korku filmleri, kitapları, oyunları, evleri kesinlikle bana göre değil. İçinde korku barındıran herhangi bir olay veya durumdan hoşlanmıyorum. Ceylin sağ olsun, bu konudaki mazim çok karanlıktı. Süngerbob'daki Squidward'den bile korkmuştum bir süre için!

"Bana sadece kafede oturup yemek yiyeceğimizi söylemiştin." Bizimkilerin birkaç adım önden gitmesine izin vermiş, en arkada Maxim'le beraber zamanı yavaşlatmaya çalışırcasına ağır ağır yürüyorduk. Gerginliğinden anladığım kadarıyla onun da korku evi hakkındaki düşünceleri aşağı yukarı benimkiler gibiydi.

"Benim de haberim yoktu! Söylerlerse kabul etmeyeceğimi bildikleri için benden gizlemişler." Genel olarak belli başlı şeyleri söylemesem de korku filmi tekliflerini daima reddettiğim için korku evini de reddedeceğimi varsaymışlardı sanırım. Eh, ne diyebilirim ki? Doğru sonuca varmışlardı!

"Bu iş gittikçe saçma bir hâl alıyor." Kesinlikle aynı fikirdeydim ama bunu ona söylemedim.

20 dakika kadar sonra herkesin hevesle koştuğu eve geldik. Dışarıdan o kadar da ürkütücü görünmüyordu. Evin dışını kaplayan kahverengi ahşaplardan birkaçı düşmüştü, pencerelerden biri kırıktı. Giriş kapısı da oldukça eskiydi. Bu haliyle daha çok 1900'lerde çekilmiş tarihi bir film karesini andırıyordu.

Ali kapıyı gıcırdatarak açıp en önde içeri girdi ve hepimiz onu takip ettik. Görevli kişiyle birkaç dakika olayların işleyişi hakkında konuştuk. Her şey tamam olunca görevli çıktı ve biz baş başa kaldık. O sırada anlatılanları Maxim'e çevirmekle uğraşıyordum.

"Eveeeeet," dedi Dilara yüzündeki hiç hoşlanmadığım sırıtışıyla. "Bir arada kalıyoruz, ipuçlarını beraber çözeceğiz. Ayrılmak yok-" Kendinden beklenenden çok daha yüksek sesle pencerelerin önüne çekilen siyah perdeler Dilara'nın sesini böldü. Perdeler günışığını birer birer keserken hepimiz olduğumuz yerde kalmıştık. Bu kadar erken başlamasını beklemiyordum doğrusu.

Üst katlardan gelen sesler de kesildiğinde perdelerin tamamen kapandığını anladık. Sanırım artık başlamamız gerekiyordu.

"Başlıyor muyuz?" demem kalmadan odada 4 kişi eksik olduğumuzu gördüm, gitmişlerdi. Sanırım buna şaşırmamalıydım.

"Gitmişler."

"Sürpriz olmadı. Arkadaşların seni çok fazla yüzüstü bırakacak gibi duruyorlar."

"Arkadaşlarımı eleştirmek için uygun zaman değil sanki, ha?" Sözümü tamamlamıştım ki sol taraftan kuvvetli bir rüzgar esip kıyıda köşede kalmış birkaç mumu söndürdü ve etraf tamamen karanlık oldu.

Bir kez daha -ama bu sefer sağ taraftan- rüzgar esti ve eski kapı gürültüyle kapandı. Sesin etkisiyle birkaç adım öne doğru kaçtım. Karanlıkta bodoslama yürümek verdiğim en doğru karar değildi tabii. Uzun bir şeye çarptım. İlk başta çarptığım şeyin duvar olduğunu sanmıştım ama duvar olamayacak kadar yumuşaktı. Sanırım Sanırım Maxim'in sırtıydı. Tişörtünün ucunu kavradım.

"Ne yapıyorsun?"

"Yolumu bulmaya çalışıyorum."

"Ben de yolumu bulmaya çalışıyorum. Eğer izin verirsen gideceğim." Tuttuğum tişörtünü geri bıraktım.

YİNE YENİ YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin