MEDYA: Maxim
Hayalet okuyucu olmayın lütfen, oyların yanında yorum da yapın :)
"Yıldız çiçeğim?"
Şu anda dünyada görmek istediğin en son insanın birkaç adım arkamda olduğunu bilmek neredeyse kusmak istememe sebep oluyordu. Daha ben öğlenki olayın şokunu ve gerginliğini atamadan tekrardan karşıma çıktığında ne yapacağımı kestiremiyordum. Vücudumda çalışan tek organ duyabileceğim kadar hızlı atan kalbimdi.
"Hilal?" Birkaç saat öncekine göre oldukça yumuşak sesine kanmadan elimi yumruk haline getirdim. İhtiyacım olursa diye hazırda tutuyordum ama olası bir tehlikede bunu hatırlayabileceğimden emin değildim. Gerginliğimi belli etmemeye çalışarak omuzlarımı dikleştirip kaşlarımı çattım ve ona döndüm.
"Burada ne işin var senin?"
"Seninle yalnız konuşmak istediğimi defalarca söylemiştim gün ışığım."
"Burada bu şekilde mi olması gerekiyor bunun?"
"Okuldayken de söyledim ama konuşmuyorsun."
"Çünkü seninle konuşmak istemiyorum." Çıkardığım kıyafetleri umursamadan çantamı omzuma taktım ve kapıya ilerledim. Kolu indirdiğimde açılmadı ve o an Boran'ın kilitlediğini hatırladım. "Ver şu anahtarı," dedim yüzüne bakmamaya çalışarak.
Elindeki metal anahtarla kapıya yaklaştığında bir anlığına da olsa heyecana kapılıp umutlanmıştım ama o kapının altına eğilip anahtarı dışarı attı.
"Ben seninle yarın okula kadar burada bekleyebilirim. Ama konuşacağız." Sinirinin yükseldiğini fark edebiliyordum. "Dinle beni!
"İstemiyorum!"
"DİNLE!"
"BIRAK!"
"DİNLE!" Elini hemen yanımdaki dolaba geçirdi. "SADECE DİNLE 2 DAKİKA!" Ondan uzaklaşmak amacıyla birkaç adım geri gittim.
"7. sınıftan beri aşığım sana. Biliyorsun bunu, bile bile oyun oynuyorsun bana. Canımı yakmaya çalışıyorsun. Gidip o herifin elini tutuyordun, ona sarılıyordun." Elini saçlarından geçirdi. "Sadece o da değil. Çevrende bir sürü erkek arkadaşın var. Ben hariç hepsiyle gülüyorsun, şakalaşıyorsun, sohbet ediyorsun. Bunları gördüğüm anda hepsini tek tek boğasım geliyor. Sadece benim çevremde ol, seni sadece ben göreyim istiyorum. Sadece benimle konuş, sadece beni sev istiyorum."
"Boran bu aşk değil," dedim içime kaçmış sesimi ararken. "Bu sadece takıntı. Sen benden hoşlanmıyorsun, sen bana sahip olma fikrini seviyorsun. Böyle aşk olmaz."
"Hayır!" dedi neredeyse kükreyerek. "Bu aşk. Sen de beni seviyorsun. Beni kıskandırmak için bana oyun oynuyorsun. Fark ediyorum bunu. Beni üzüp yanına çekmek istiyorsun."
"Hayır Boran," dedim öncekinden kararlı çıkan sesimle. "Ben seni kıskandırmaya çalışmıyorum. Ben seni üzmeye de çalışmıyorum. Sadece peşimi bırakmanı istiyorum. Ben seni sevmiyorum."
"Hayır, buna inanmıyorum. Buna inanmıyorum."
"Hilal?" Maxim'in sesini uzaktan duymamla beraber içim rahatlar gibi olmuştu. En azından burada tek olmadığımı biliyordum artık.
Boran bana daha da yaklaştı ve kollarımdan tutup yüzüne bakmaya zorladı. O Maxim'i duymamış olacak ki devam etti.
"Senden bir şans istiyorum. Seni çok mutlu edeceğim. Sen de beni ne kadar sevdiğini fark edeceksin."
"Bırak beni!"
"Hilal?!" Maxim'in sesi daha yakından gelmeye başladığında Boran da duymuştu.
"Nereden çıktı bu dalyarak şimdi?" Kendi kendine küfür edip söylendi ve sonra yine bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YİNE YENİ YENİDEN
Teen FictionBunca zaman boyunca aşkla hiç işim olmadı. Bunun kontrol edebileceğim bir şey olduğunu ve istemediğim için birine aşık olmadığımı düşünürdüm. Ama yanıldığımı çok ağır bir şekilde şu an anlıyorum. Kontrol edemiyorum, baskı kuramıyorum, yok edemiyorum...