16

77 11 27
                                    


 MEDYA: Arctic Monkeys- Why'd You Only Call Me When You're High?




"Konuştuklarımızı hatırlıyorsun değil mi?" 

"Evet, Ceylin. Bininci kez söylüyorsunuz."

"Senin hafızanı biliyoruz da ondan!" Dün okuldan eve geldikten sonra olanları baştan sonra Ceylin'e  anlatmıştım. Beni şaşırtarak o da Hayal gibi düşünmüş ve Maxim'e haksızlık ettiğimi söylemişti. Çocuk benim için hiç bilmediği yerde hemen bana ayak uydurmuş da, ricamı kabul etmiş de, kabul etmese ne hâlde olurmuşum da falan filan. Evde sakin kafayla düşündükten sonra ne kadar istemesem de onlara hak vermiştim, Maxim şu anda gerçekten benim hayatımı kurtarıyordu. 

"Tamam sınıfa geldim," dedim kapıyı açarken. İçerisi neredeyse karanlıktı, ışıklar yanmıyordu. Hızlıca göz attım. Yine en erken gelenlerdendim, sadece Maxim vardı. Kollarını sıranın üzerinde birleştirmiş, kafasını da kollarına dayamış şekilde uyuyordu. 

"Tamam öyleyse. Tekrar söylüyorum, çocuğa düzgün davran." 

"Yeter, tamam. Anladım."

"Akşam haberleri bekliyorum."

"Ararım." Başka bir şey demesine fırsat vermeden telefonu kapattım. Maxim muhtemelen sesimize uyanmıştı ama yine de rahatsız etmek istemedim. Arka sıradan dolanıp kendi tarafıma geçtim. Ben duvarla onun arasındaki yere yerleşmeye çalışırken sırayı fazla sarsmış olmalıyım ki hızla gözlerini açtı.  

"Pardon," dedim. "İstemeden oldu." Gözlerini geri kapattı. "Sanırım jetlag etkisi hâlâ sürüyor." Bir şey demeden uyumaya devam etti. Derin bir nefes alıp kendimi hazırladım. Artık konuya girmeliydim.

"Bak, ben üzgünüm. Sen haklıydın, mantıksız davrandım. Bana uyum sağladığın için minnettarım, kabul etmesen ne halde olurdum kim bilir. "  Sonunda gözlerini açıt ve kafasını sıradan kaldırdı. 

"Sorun değil, haklı olan sendin. Her şeyi bilmeme gerek yok." 

"Lütfen bunu daha fazla uzatmayalım. Gerçekten özür dilerim. Merak ettiğin ya da etmediğin her şeyi sorabilirsin. Nasıl davranmak istiyorsan o şekilde davranabilirsin." Tepki vermedi.

"Peki." Tuttuğumu bilmediğim nefesimi gürültülü şekilde bıraktım, sanırım en kötü kısmı bitmişti.  

"Alisa'nın yanına gideceğim, geliyor musun?" Bir süre düşünüp "Olur," dedi. Ayaklanıp sınıftan çıktık. Koridora adım atar atmaz Boran'ı gördüm. Kendi sınıfının kapısının önünde dikilmiş direkt olarak bize bakıyordu. Adımlarımı hızlandırıp yukarı çıkmak üzereydim ki sol elimde başka birinin sıcaklığını hissettim. Sanırım Maxim de Boran'ı görmüştü. Elimi çekmeyip ona uydum. Alisa'nın sınıfına gelene kadar o şekilde yürüdük. 

 Sınıfa girer girmez Alisa gözüme çarptı, diğerlerinin arasında kendini oldukça belli ediyordu. Yanına yaklaşıp önündeki sıraya oturdum. 

"Özür dilerim, dün sorma fırsatım olmadı. İlk günün nasıldı?" 

"İlginç ve oldukça zor. Bilmediğim bir sürü konuda bir sürü şey işlendi. Hangi derse yetişeceğimi bilmiyorum." Abisine baktı. "Gerçekten çok şanslısın. Haftanın çoğunda anladığın şeyleri görüyorsun." Maxim omuzlarını kaldırıp ellerini iki yana açtı.

"Kusura bakma, senin için yapabileceğim bir şey yok. "Alisa homurdanarak kafasını sıraya gömdü.

"Hiç arkadaş edinemedin mi?"

YİNE YENİ YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin