Demek bu adam hem mafya babası hem de bayağı ünlü bir şirketin sahibiydi ha.
İnsanlar neler yapıyorlar Gündüz sen anca götünü devir yat.
Şaşkın bakışlarımı gören Bahadır hayırdır der gibi bakıp ensemdeki elini sıktı.
"Geçen gün markette rezillik yaşadığım adam lan bu. Tamam zengin olduğunu anlamıştım ama bu kadar zengin olduğunu da tahmin etmiyordum."
"Oğlum böyle bir adamın sizin göt kadar marketinizde ne işi vardı lan? Karıştırmış olmayasın sen"
Diyince kafami iki yana salladım.
"Böyle bir yakışıklılığı unutur muyum sence?" Diyerek ona döndüm. O da haklı olduğumu anlayınca kafasını salladı.
"O zaman kardeşim yanında fazla dolaşmıyorsun tamam mıdır?"
"Dibine girecek kadar salak mıyım yavrum ben?" Diye sordum tek kaşımı kaldırarak.
Hüzünlü bir suratla "Evet" dedi şerefsiz.
Sonra ensemdeki elini çekip sırtına vurarak "Haydi koçum çık bakalım şu işten alnının akıyla" diyip gitmişti.
Bense terasta korkuyla bir başıma kalmıştım.
Hareket etmem gerektiğini hatırlayıp önce ellerimdeki teri pantolonuma sildim ardından da yakalarımı düzeltip içkileri mutfaktan almaya gittim.
Tek yapmam gereken şey içkileri bu saydığı isimlerden uzak tutarak dağıtmaktı.
Hadi be koçum yaparsın sen diyerek kendimi gaza getirmiş ve içkileri dikkatle tutarak salonda girmiştim.
Şu an olaylar sakin seyrediyordu. Arada beni çağırıp içkilerini istiyor bazen de yürürken tepsiden alıyorlardı.
Sakin bir şekilde köşelerde geziniyor ve göz ucuyla mavi gözlü adamı izliyordum.
Her bakışımda daha da mükemmel oluyordu sanki. Bir elini masaya dayamış diğer eliyle ise içkisini dolgun dudaklarına götürüyordu. Yine damlıyordu ağzımdan sular.
Geçenki market olayından sonra hala ara ara aklıma geliyordu ve bu buluşma bence bir işaret olmuştu bizim için.
Diye kendimizi kandıralım biraz.
Dalgın dalgın onu izlerken sağ tarafımdan yükselen garson sesiyle kafamı çevirdim.
Siktir. Bulaşmamam gereken insan alarmı.
Bu ismini hatırlamadığım sarışın benim mavi gözlünün sevgilisiydi. Şimdiden içimi bir kıskançlık doldurmuştu.
Bu kız varken sana bakmaz diyen iç sesime kocaman bir nah çekip kadına doğru ilerlemeye başladım.
Kadının sesi çok çıkınca birkaç kafa dönmüştü bize. Buna mavi mafya da dahildi.
Umarım tanımamıştır beni yoksa sıçardım.
Tam kadının karşısında dikilmiştim. Sesimi en nazik tona ayarlayıp konuştum.
"Buyrun efendim"
"İki saattir bekliyorum seni burada bu ne yavaşlık?" Diyen cırtlak sese göz devirmemek için büyük bir çaba harcamıştım.
"Özür dilerim efendim"
"Dileyeceksin tabiki" diyip duraksadı.
Kaşlarımı kaldırarak "Ne istemiştiniz efendim" dedim sakin tutmaya çalıştığım ses tonuyla.
Renkli gözleriyle etrafı süzdü ve yaklaşıp "Sevgilime çok bakmamalısın pis homo" diyerek elimdeki tepsiyi bir anda eğmişti. Tüm içkiler üstüme dökülmüş, bardaklar yere düşerek parçalara ayrılmıştı.
Şokla açılmış gözlerimle düşmüş olan bardakları ve içim o titreten soğukluğu izledim.
Sikeyim ben demiştim uzak durmalıyım diye.
Sinirle nefesimi tutarak hala yere bakıyordum. Hayır Gündüz sus ve uzaklaş buradan sakın sesini çıkarma diye telkinlerde bulunuyordum kendime.
"Yavaş olsana be. Bu ne biçim rezalet? Daha düzgün bir eleman alamadınız mı? Çekin şu beceriksizi şurdan!" Diyen kadına daha büyük bir şokla baktım.
Hala atlatamadığım şokumum üstüne bir de mavi mafya eklenmişti.
Neydi benim bu çilem?
"Ne oluyor burada?" Diyen çatık kaşlı adama bakarak tam ağzımı açmıştım ki benden önce sarı yelloz atladı olaya.
"Aşkım şu beceriksizce bak! Gelip tüm içkileri döktü. Neredeyse benim üstüme dökecekti hepsini. Kovar mısın onu lütfen?" Diye sonlara doğru kısılan sesiyle konuştu.
Ne diyordu lan bu dingil?
Mavi mafya sakince bana döndü. Tam ağzını açacaktı ki yine o lanet ses geldi.
"Gitsene be garson bozuntusu. Hala ne yüzle karşımda dikiliyorsun?"
Diyince kafamı sağa sola sallayarak sabır dileyip elimdeki tepsiyi yere fırlatarak arkamı döndüm.Biraz daha dursaydım kesinlikle o tepsiyi kafasında parçalayacaktım. Arka tarafa geçtim ve Bahadır'ın sorularını dinlemeden üstündeki lanet düğmeli şeyi çıkarıp attım. Şimdi bu sıcak havada daha rahat hissediyordum.
Hiç bir şey demeden geldiğimde çıkardığım ceketi alıp dışarı adımladım.
İçime derin bir nefes çekerek temiz havayı ciğerlerime doldurdum.
Sonrasındaysa adımlarımı evime doğru yönelttim. Dolabımda iki gün önce aldığım altılı bira vardı.Sonuçta bugün rahatlamam için içmem gereken durumlar vardı değil mi? Sinirle gülümseyip yanan parama üzüldüm.
Bu gece de mavi gözlere ve yanan parama içelim be.
Biti bu bölüm de sjfksf.
Hepinize iyi okumalar. Oy ve yorumlarınızı beklemek ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASİYER / GAY
Romance(TAMAMLANDI) Bir mafya ve kasiyerin aşkı. Eğlenceli bir kurgu olmasını umuyorum. *Küfür, cinsellik, şiddet ve argo içerir.