Günün ikinci bölümü çiçekler diğerini atlamayalım. İyi okumalarr.
Kedinin tüm ihtiyaçlarını karşılamış şimdi ise eve gidiyorduk.
Arabada oturmuş sakin sakin yolculuğun geçmesini beklerken duyduğum ses yine heyecanlanmama neden olmuştu.
"İsmini ne koyacaksın?" Diyen bedene dönerek dudaklarımı büktüm.
"Bilmem ki"
Mavi mavi gözlerin dudaklarımda oyalanmasıyla hemen kafamı çevirerek ceketime sardığım tüylü şeye baktım. Veteriner yıkadığı için bembeyaz tüyleri daha da belli olmuştu. Pamuk gibi duruyordu şimdi şerefsizin kedisi.
"Sütlaç olsun mu?" Dememle küçük bir kıkırtı çıkarmıştı dolgun dudaklarından.
"Neden olmasın?" Dediğinde içten bir gülümseme sunarak tekrar kediye dönmüştüm.
"Sütlaç mı olmuş benim kızımın ismi" diye karnını severken elimi yakalamaya çalışıyordu küçük şey.
Evimde bir kedi olacak lan çok heyecanlı.
Fazla bir şey almamıştık kedi için çünkü ne kadar Mavi Mafya'nın parasını sonuna kadar harcayacağımı söylesem de yapamamıştım.
Veteriner, arkadaşı olduğu için para almayı reddetmiş ve mis gibi bakmıştı benim kızıma. Marketten de mama ve bir kaç küçük oyuncak almıştık, onları da ne kadar engellemeye çalışsa da ben ödemiştim. Hatta son ısrarlarından dolayı marketten kaçıyordum.
Ha sanmayın ki canım yanmadı tabiki yandı hem de cayır cayır. Sonuçta az para değildi ama bu aralar fazla birikmişim vardı ve harcayacak yerim yoktu, bu kafasını ısırdığıma da feda olsundu paralarım zaten.
"Bana geçelim mi?" Diye soran bedene yavaşça dönerek sakince baktım.
"Hayır. Beni evime bırak sonra da ne yapıyorsan yap" dediğimde bıkkın bir nefes verip önüne dönmüştü.
Hadi ama seni o kadar çabuk affedemezdim değil mi? Hem de bu kadar şeyden sonra.
"Tamam senin evde konuşalım o zaman"
"Seninle konuşmak istemiyorum" dememle arabayı kenara çekmişti kendisinden beklenmeyecek bir sakinlikle.
"Bak Gündüz haklısı-"
"Evet haklıyım o yüzden konuşmak istemiyorum" diyerek kucağımda uyuklayan Sütlaç'a döndüm.
"Ama ben seni bu kadar çabuk kaybetmek istemiyorum"
"Bunu önceden düşünecektiniz Barış Bey! İkimizin de hataları vardı kabul ediyorum ama kendinle çelişmedin mi yeterince? Ya hadi her şeyi geçtim dört gün lan dört gün! Her dakika acaba bana bir şey der mi diye telefonu kontrol ettim! Gece uyurken dahi bir gözüm açıktı kapı çalar da kaçırırım diye! Ama sen ne yaptın!? Bir kere arayıp sormadın! Nasılsın demedin! O kadar merak etseydin, kaybetmek istemeseydin beni, ilk dakikada dibimde biterdin be!" Sinirle bağırmamdan dolayı Sütlaç uyanmış ve korkuyla göğsüme yapışmıştı.
"Bilmediğin şeyler var, izin verirsen anlatacağım" diyen adamla daha da sinirlenmiştim.
"Merak etmiyorum. Başta anlatacaktın. Ben dediklerine güvendim ve yanıldım bundan sonra da seni dinlemek falan istemiyorum" diyerek eşyaları da alıp kucağıma kediyle dışarı fırlamıştım.
Ne yani alacaktım tabi o kadar para vermiştim bok yoluna gidemezdi onlar.
Benimle birlikte çıkan bedenin arkamdan geldiğini duysam da umursamadan yürümeye devam ettim.
Hem ne akla hizmet ben bu dingille gelmeyi kabul etmiştim ki? Harbi salaktım ya ben.
"Günd-"
"Ya gitsene artık! Bırak peşimi! Daha fazla görmek istemiyorum senin yüzünü ben!" Diye arkamı dönerek bağırdığımda yüzünde gördüğüm o kırgınlık içimde bir şeyleri parçalasa da umursamamaya çalıştım.
Evet ona kısa bir süre içinde alışmıştım, sevmiştim ama bu hayatta beni enayi yerine koyanı da öyle kolay kolay affetmezdim.
İçten içe beliren yanında kalma duygumu acilen yok etmem gerektiğini aklıma not ederek tekrar önüme döndüm ve yürümeye başladım. Bu duygu yüzünden kabul etmiştim zaten onunla gelmeyi.
Kucağımda şaşkınlıkla miyavlayarak bana sokulan Sütlaç'a yaşlı gözlerimle baktım. Yavrum ilk günden neler yaşıyordu.
"Gündüz nerede olduğumuzu bile bilmiyorsun. Gel evine bırakayım bari" dediğinde omuz silkerek yürümeye devam etmiştim.
"Of Gündüz of!" Diye bağırılmasının ve arkamda bir şeye vurulmasının sesini duysam da dönmeden devam ettim. Biliyordum ki dönüp baksaydım kopamazdım ondan.
"Bir kere şans versen olmaz mı?" Diyen ağlamaklı sesle adımlarım bir anda yavaşlamıştı.
Ağlamaklı ses mi?
Dönme Gündüz dönme!
"Lütfen" dediğinde gözlerimi kapatarak yutkunmuş olsam da dönmemiştim.
Yoldan geçen bir taksiyi görmemle elimi sallayıp durmasını sağladım ve hızla bindim.
Tüm yol boyunca aklımdan geçen o sesle kalbime çöken ağırlık ise içten içe tüketmişti beni.
~~~~~~~~~~~~
"Ağlama yüreğim yar gelmez, gelse de artık fark etmez"
Şarkı söyleyerek ağlıyor ve yarım bıraktığım pastamı yapıyordum.
Belki birlikte yiyeceğim bir mafya yoktu ama minik bir kedim vardı yanımda değil mi? O sütünü içerken ben de pastamı yerdim mis gibi.
"Ha döndü dönecek ömür bitiyor, kış ortasında bahar gelmez"
Ağlaya ağlaya yaptığım muhteşem pastamdan sonra Sütlaç ile birlikte küçük koltuğa geçtik. Ben pastamı yerken o sütünü içiyordu minicik diliyle.
Ben yiyecektim bunu artık.
Gerçekten büyük bir şanstı onu bulmam. Yoksa şu anı nasıl atlatırdım hiç bilmiyordum.
Yediğim pastanın pisliğini temizledikten sonra ise yatağıma geçerek uyku pozisyonumu almaya çalıştım. Tabi bu sefer yanımda Sütlaç olduğu için koynuma almıştım onu.
Çok yorulmuştum. Ruhen ve fiziken. Sanki biri kalbimi sıkıyor, kemiklerimi kırıyordu.
Kocaman bir iç çekerek yanımdaki minik kediye daha sıkı sarıldım. Uzun süre sonra birine sarılmak gerçekten iyi hissettirmişti.
Dört günün yorgunluğu üzerime daha da çökmüşken kendimi bırakmıştım artık.
Galiba bugün iyi bir uyku çekecektim.
Selamm.
Medyayı Gündüz ve Sütlaç olarak düşünebilirsiniz. Tam istediğim gibi bir şey bulamadım ama bu da çok tatlı. Bir de bu taksi sahnesi hep hayalimdi sonunda gerçekleşti sjcjsjcs.
Öyle işte, hatalarım varsa affola. Umarım beğenmişsinizdir. Kocaman sarılıyorum size. Görüşürüzzzz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASİYER / GAY
Romance(TAMAMLANDI) Bir mafya ve kasiyerin aşkı. Eğlenceli bir kurgu olmasını umuyorum. *Küfür, cinsellik, şiddet ve argo içerir.